• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
mahmut tarık
mahmuttarik@tabusal.com
herkes peygamber
24/10/2020
“…gün güne söz söyler, gece geceye bilgi verir.
ne söz geçer orada, ne de konuşma, duyulmaz sesleri
.” Mez. 19: 2-3

ve toprak, hiç bitmeyen bir ölüm çağı...


işte…
şu özenle dizilmiş mezarlara bak. her biri, kalıntılarında koca bir yanılgının uykusunda şimdi.

azığı ziyan olmuş bir bedevi gibi uzanmışlar kızgın kumda. başkalarının onlar hakkında iyi temennilerine kulak tıkamış, derin boşluğun sınırlarına doğru süzülürken tüm kadim anıları.

ve unutulmuş hepsi. bir sonraki ölüyü hatırlayamayacak ve unutulacak bir topluluğun hafızası gibi.

sırayla dizilmiş bu taş yığınının altında kalmış nice krallar, bilgeler, katiller, iyiliğin ve kahramanlığın timsalleri; yoksullar, çaresizler, soytarılar ve esamesi hiç okunmayanlar…

belki içlerinden biri unutulmuş bir elçi. kuytularda saklanırken yorulmuş kibirli tanrısını kullarına anlatmaktan.

belki kınamaktan ve kınanmaktan bıkmış bir topluluğa düşmüştür yolu. gidip kendi elleriyle tanrısının verdiği cezalara günahlar yontmuştur bir bir. belki de tanrısı öyle istemiştir, kendi elleriyle büyüttüğü.

derken onu, kolundan tutup kenara atmıştır, son olduğunu iddia eden sayısız elçiden yalnızca biri. anlaşılan utanmıştır ondan, sıkılganlığından, yorgunluğundan...

oysa insanlar hep en yücenin peşindeydi. yani her insanın gönlünde her konunun mutlak bir en iyisi olmak zorundaydı. atların en dirisi, kralların kralı, güzellerin güzeli, katillerin en acımasızı, en dayanılmaz acı, en afili mutluluk… işte tanrı kabul ettiği de en iyilerin en iyisi olmalıydı. öyle olmasa bile… öyle anlatılmalıydı. işte bir elçinin işi bu olmalıydı. bunu tüm şevkiyle yapmalıydı, yunus’un kırgınlığıyla değil.

ve tanrının kucağından düşürdüğü tüm peygamberleri. onlar, küskün birer elçi edasıyla yürüdüler. yunus’a darıldılar, eyyub’a sustular; onların kendilerine çizdiği acı yazgıya göz yumdular. aldattılar, aldatıldılar. yine de tanrının gazabını anlatamadılar.

ve anlatamıyorlar çünkü biz eksiğiz. tamamlanmamışız. yolumuz eski, heybemiz yırtık, azığımız bayat bir acıdan ibaret. o eski yolumuzda aç sefil yürürken yorulmayan tek uzvumuz kibrimiz…
attığımız her adım bir öncekinin katili. her ayak izinde yitik bir saltanatın acı su birikintisi… her birikintide çaresiz bir peygamber, bir helak ve ruhsuz bir kıssa…

oysa herkes peygamber, kendi yolunun pîri… arzularının, hırsının ve kibrinin buyurganı.

ve tanrı… herkeste, her ân ve biçimde.

olmasa bile…

yaşamın kıyısına vurmuş bir ölüm felsefesini yaratıp duruyor merhamet sarılı ellerinde.

ve tanrı öğreniyor, öğretebileceği her şeyi.

mahmut tarık | 2020



796 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

     11/06/2023 21:11

Hepsi de şimdi karanlığın hazinesinde ve en geniş yerleri mezarlarında geldikleri yerin koynunda,o öğrenmedikleri sonsuzluğun ödülününü beklemedeler saf saf.
Abbasali Oğuz

Yazarın diğer yazıları

zaman eskicisi - 26/03/2024
upuzun yürüyoruz ben ve yalnızlığım. sigara uzatıyorum uzunca, çakmağı unutmuş birimiz.
lay lay lay - 05/05/2023
şimdi uzat sesini çürümüş etine tanrının; yakılmış, tütsülenmiş, dağlanmış etine öylece. senin kelimlerindir ona can veren, onu hoşnut eden, kızdıran…ve sen… bir gürültüsün, bir görüntüsün bu kargaşada.
tanrının sakalları - 03/06/2022
unutuluyor her şey ve bir delinin belleğine kazınıyor.
inkâr - 24/02/2022
oysa şaşkınlığı yoktur cehaletin. cehalet ki tanrıların mayasıdır. ve inkârdır, sarsılmaz bir imanın her zerresine sinen.
oculus - 05/02/2021
ve kimse görmedi her şeyi gören bir gözün körlüğünü
bir sonraki ölüye ağıt - 04/02/2020
ey aşk, gülüyorsun. oysa ben ortasındayım hüznün. kederiyim tüm bu kalabalığın ve derilmiş tüm çiçeklerin.
işsiz tanrılar için el duası - 17/03/2019
ey yoktan var olan, adının harflerine hapsolan, bilgeliğin sınırına dayanıp tekrarlanan tanrım!
resimli fil tarihi - 03/02/2018
filler ahlaktan yoksundur. çünkü tanrılarını kulaklarında sakladılar.
pas tutmuş bir yara için taşlama - 22/11/2016
zaman istisnaların kesişimidir sevgili masa. hayat dediğin absürd bir kilişedir. bağlaçlar bizi ters çevrilmiş sandalyelere oturtur. sevinçlerimiz, keder eksikliklerimizdir.
 Devamı