İnsanın en çok neye ihtiyacı vardır?
İnsanın en çok dine ihtiyacı vardır.
Durun durun, din sahipleri sevinmesin, din karşıtları da karşı çıkmasın hemen, açıklayacağım.

İnsanın ne milliyetçiliğe, ne bayrağa, ne vatana, ne ideolojiye, ne paraya, ne mala mülke ihtiyacı vardır. Evet, hepsine az da olsa ihtiyaç duyar, ama en çok dine ihtiyacı vardır.

İnsan dinsiz yaşayamaz, çünkü psikolojik yapısı çok zayıftır.
İnsan ölümlüdür, çoğu şeye karşı aciz ve çaresizdir. Yarına çıkacağı konusunda bihaberdir. Doğada gücünün yetmediği deprem gibi, sel gibi, yıldırım gibi pek çok olayla iç içedir. Ve bir gün ölecektir; bu insan için korkunç bir şeydir; çünkü ölüm, belirsiz bir olaydır; ölümden sonra başa ne gelecektir, ne olacaktır, nasıl bitecektir, hep belirsizdir.

Bu sonu belirsiz ölüm, yaşadığı doğa olayları, aciz olması, pek çok şeye karşı çaresiz kalması, insan ruhunu aşırı bir şekilde zedelemiş, sarsmış ve yaralamıştır. Son baharda dökülen yapraklar gibi esrik ve zayıf hale getirmiştir.

Bir de kainatta bir yücelik ve muhteşemlik vardır; bu durum insanı korkuttuğu gibi onu hayran da bırakmıştır.

Tüm bu psikolojisini zayıflatan durumlar ve kainata duyduğu hayranlık, insanı arayışlara sevk etmiştir. Biz bu arayışlara din diyoruz.

Bu arayışlarla insan kendine tanrılar, kutsal kitaplar, peygamberler, çeşitli ritüellerden oluşan tapınmalar icat etmiştir.

Tarihin neresinden bakarsak bakalım, dinlerin insan hayatındaki etkisi barizdir; Çatalhöyük'ten günümüze...

10 bin yıl önce yaşamış olan Çatalhöyüklüler'in yaşamlarında Ana Tanrıça baya bir etkin konumda. Evlerinin odaları bile inek kafası putlarına ayrılmış köşelerle doludur. Hatta ölenin cenazesi, yaşadığı odaya gömülür.

3 bin yıl önce yaşamış olan Hititler'in yaşamına baktığımızda dinsel inançlarının ne kadar güçlü olduğunu görürüz. İnanışları o kadar güçlüdür ki bin tane tanrısı olan bir dine inanmaktadırlar.

Gene 3 bin yıl önce yaşamış Mısırlılar'da Tanrısal hakikate ulaşmak, gerçeği bulmak için, bugün bile nasıl yapıldığı bir soru işareti olan devasa piramitleri matematiksel bir mimariyle inşa etmişlerdir.

Orta Doğu kaynaklı dinler, Mezopotamya uygarlığının sahip olduğu inanışların evrimleşmiş halidir.

Amerika kıtasında yaşayan Maya, İnka, Aztek gibi uygarlıkların yaşamlarındaki dinin etkisi açıktır.

2014 yılı olmuştur, ama dinlerin insan hayatındaki etkisi hâlâ devam etmektedir.

Bir çoğunun yaşama nedeni çocuk yaşta benimsemek olsa da, din insan ruhunun bir ihtiyacıdır.

Tabii bu ihtiyaç, devreden çıkarılabilir; ama bu herkesin harcı değildir.
Dini devreden çıkarmak için, insanı kamil, yani olgun insan olmak lazımdır.
Olgun insan olmadan dini devereden çıkaranlar, yalnız çıkarttığını sanır; din putunu yıksa da, kendine sövgü putları edinir, ama haberi olmaz.