• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Mustafa Yıldırım
-
Kürtlere mülteci muamelesi çekmek
22/03/2015

-Canım dostum Yasemin’e ithafımdır.-

Mülteci: Savaş, iç karışıklık, doğal afet, yoksulluk gibi olumsuz durumlar sebebiyle vatandan başka bir yere göçenlere, sığınanlara denir.

Mültecinin tanımına bakarak kime mülteci diyebiliriz? Örneğin Suriyeli göçmenler bir mültecidir. IŞİD ve Saddam’ın zulümlerinden kaçıp Türkiye’ye sığınan Iraklı ve Suriyeli Kürtler birer mültecidir. 90’lı yılların başında Türkiye’ye sığınan Bulgaristanlı Türkler birer mültecidir. Türk-Yunan mübadelesi sonucu, Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Türklerin durumu bir mülteci halidir. Balkan savaşları sonucu Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Balkanlarda yaşayan Türklerin hali birer mülteciliktir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucu Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Kafkasların ve Gürcülerin halleri birer mülteciliktir.

Mültecilik tanımı şimdi daha çok yasal olmayan yollardan Avrupa’ya göç etmek isteyen yoksul zenci ve orta doğululara yapılmaktadır.

Peki Türkiyeli Kürtler? Onlarda mı mülteciydi de, ulusçuluk zırvası adı altında her şey Türklere mal edildi?

***

Türkiyeli Kürtler bu topraklara sonradan gelip yerleşmedi.
Türkiyeli Kürtler bu topraklara yeni gelip sığınmadı.
Türkiyeli Kürtler bu toprakların çocuklarıdır.
Türkiyeli Kürtlerin ataları bu topraklardaki medeniyetin temelini atanlardır.

Türkiyeli Kürt, Türkiyeli Türk kadar bu toprakların sahibidir.
Türkiyeli Kürtler,Türkiyeli Türklerle tam bin yıl boyunca beraber yaşamış, komşu olmuş, soyu soyuna boyu boyuna karışmış iki halktır; beraber gülmüş beraber ağlamış, yurdunu toprağını vatanını beraber savunmuş iki millettir.

Bu topraklardaki egemenliğin sahibi olan Türk hanedanları, Kürtleri bazen gocundurup bazen ezse de, iki halk kardeşçe yaşamayı sürdürmüştür ta ki 100 yıl öncesine kadar.
100 yıl önce dünya savaşı çıkmış, ve Osmanlı hanedanı bu savaştan yenik çıkmıştı. Yenilginin ardından galip devletler, bu iki halkın yaşadığı Osmanlı topraklarını üleşip işgal eder. Türk ve Kürt halkı omuz birliği edip işgalcileri yurttan kovar, yeni bir halk devleti kurarlar, adı Türkiye Cumhuriyetidir.

İki halkın emekleriyle kurulan yeni devlet büyük bir hatanın içerisine düşer. Zaferi yalnız Türk halkına pay eder. Bu halkı över, göklere çıkarır. Türklüğü benimsemenin insanı mutlu ettiğine dair propagandalar yapar. Türklüğü yüceltir; çalışkan, akıllı ve onurlu olduğuna dair destanlar yazdırır. Yeni kurulan devlet keşke bunlarla kalsaydı, ama kalmaz. Anadolu’da Türkler’den sonra en büyük halk kitlesi olan Kürtler’e de dayatır bu şeytani övgülerini. Benimsemeyene, isyan edene zulüm eder; Kürt halkına karşı inkâr politikası izler.
Her insanın, her halkın adaletsizliğe isyan etmesi nasıl doğalsa, Kürtler de bu adaletsizliğe isyan etmiştir. Zafer de payı olsa da, bunun yalnız Türk halkına mal edilmesi onları alındırmıştır; devletin Türk halkını övmesi, göklere çıkarması, allayıp pullaması onları kısmen küstrmüştür; bunlarla kalmaz devlet, Türk halkının milli özelliklerini bütün Anadolu halkına dayatır; diğer halkları yok sayar, inkar eder, ‘ama bende varım’ diyenin başına demir yumruğunu indirir, Kürt halkını sabrın son raddesine getirir devlet ve ardı ardına isyanlar patlak verir.

*

Yeni kurulan halk devletinin ulusçuluk zırvası adı altında, Anadolu’daki bütün benlikleri yok sayması, inkar etmesi ve herkese Türklüğü dayatması, kabullenmek zorunda bırakması gibi yanlış politikaları, yeni devletin sonradan gelen yöneticileri eliyle, sanki bir ilahi hüküm gibi kutsanmış ve hiç sorgulanmadan, artırılarak devam ettirilmiştir. Ordu eliyle, cumhurbaşkanları eliyle, hükümetler eliyle…

‘Ne mutlu Türküm diyene!’ gibi, ‘Türkiye Türklerindir’ gibi, onlarca söz, Anadolu halklarının âdetâ zihnine çakılmış, ağzına kenetlendirilmiştir devlet eliyle. Bu faşizme isyan edenlere ise, derin devlet ve bazı aklı evvelerce ‘Ya sev ya terk et’ denilerek faili meçhuller düzenlenmiş, köyler yakılmış, insanlık dışı eylemler gerçekleştirilmiştir.

Kürtçe şarkı söylemek, şarkı dinlemek, devlet dairelerinde Kürtçe konuşmak, devlet tarafından neredeyse yasaklanmış ve aşağılanmıştır. Kürtçe televizyona 30 yıl boyunca izin vermemiştir devlet, başta ordu ‘Bölünmeye neden olur’ diyerek şiddetle karşı çıkmıştır.

Devletin zulümlerine isyan eden Kürtler ‘Yeter be! Bıktım beni mülteci olarak görmenden’ deyip, devlete karşı silahlı mücadelenin içerisine girmiştir. Devletse saçma uygulamalarını yaşatmak için bu isyan hareketine ‘terör’ adını vererek karşı bir mücadelenin içerisine girer.
Tam 30 yıl sürer bu mücadele. Çok kanlıdır. İki taraf için de binlerce cana mal olur. Devlet ekonomik olarak da büyük harcamaların içine girer.
Devlet aptalca saçmalıklarını devam ettirebilmek için on binlerce canın kaybına sebep olmuş, yüzlerce miyar dolarlık masrafların içerisine girmiştir.

Peki kazanç ne? Hiçbir şey. Ülke belki toprak olarak bölünmedi, ama devletin faşistliği yüzünden koskoca bir halk ruhen bölündü. Hem yürekleri dağlandı Anadolu halkının, hem de milyar dolarları çöpe atıldı. Ne için? ‘Ne utlu Türküm diyene!’ söyleminin yaşaması için. Ne için? Devletin faşist uygulamaları yaşaması için. Ne için? Eğer Kürtlere demokratik haklar verilirse ülke bölünürmüş (!) Ne için? Anayasadaki Türk tanımının Türkiyeli yapılmaması için…

*

‘Ne mutlu Türküm diyene!’ dayatması tarih oldu. Kürtlerin isteklerine kulak verilip demokratik adımlar atıldı, siyasette temsiliyetleri tanındı.Kültürel istekleri yer yer yerine getirildi.
Ne oldu peki? Devletin paranoyakça endişelerinin ne kadar yersiz olduğu anlaşıldı. Ne ülke bölündü, ne de başka bir şey oldu. Ancak on binlerce kayıp ve yüzlerce milyar dolarlık masraflar devletin yanına kâr kaldı.

*

Kürt sorunun çözümü için baldıran zehri içmeye hazır olduğunu söyleyen devletlu, geçenlerde devletin faşist mantıklarına bürünüp ‘Kürt sorunu yoktur’ dedi ve Kürtlerin de istediğini olabildiğini söyledi.
Bu siyasetçiler neden böyledir? Milliyetçi oyları kaybetmemek için, yıllardır çözüm için uğraştığı sorunu inkâr etmeye hazırlar. Hani baldıran zehri içmiştin? Ama inkâr edilemeyecek bir gerçek var ki, ‘Kürt sorununun çözümü için en büyük adımlar bu devletlu döneminde atıldı. Ama siyaset denilen iki yüzlü oyun, yılların sorununu inkâr etmeye çok müsait. Öyle de oluyor. Bir kitlenin oyunu tutabilmek için ne gerek var inkârcılığa? Hani sen hizmet adamıydın? Hani sorunun çözümü için başını koymuştun? İktidar ne kadar hoşunuza gitti değil mi? Kaybetmemek için elinizden geleni yapıyorsunuz.

Anayasa hâlâ Türk tanımlarıyla doluyken, her şeyi, herkesi Türk diye tanımlarken ve Anayasa metni gün gibi meydandayken, sen çık ‘Kürt sorunu yoktur’ de, ‘başbakan oldun, cumhurbaşkanı oldun, askeriyede yükseldin’ diyerek faşist devletin eskiden yaptığı akıl yürütmeyi tekrardan dillendir. Mantığa bak, hizaya gel! Ne yani, Obama ABD başkanı oldu diye zenci sorunu bitmiş mi oluyor? Mantık buna benziyor.

***

Başlıkta ‘Kürtler mülteci muamelesi çekmek’ dediğimden dolayı, mülteciler için dayatmalar normaldir der gibi anlaşılmasın lütfen. Mülteci diye hiçbir insan eşitlik dışı tutulamaz, demokrasiden yoksun bırakılamaz. Bizim devletin, ‘Türkiye Türklerin babasının malı’ der gibi söylemi ve inancı olduğu için, ‘Kürtler mülteci muamelesi çekmek’ başlığını attım ve mülteciliği tanımlayarak, mültecilerden günümüzden eskiye doğru örnekler vererek gittim.

Evet, Türkiye en az Türkler kadar da Kürtlerindir. O halde, kardeşçe bir arada yaşamak için demokratik ilerlemelere ve kapsayıcı ve eşitlikçi, benlik dayatması olmayan yeni bir anayasa için, iyi dileklere ve tüm demokratik mücadelelere devam…

Mustafa Yııldırım @tabusal



1131 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019
Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir.
Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019
Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi....
Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018
....
Basitlik Güzeldir - 01/02/2018
..
Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017
...
Reenkarnasyon, aşıklar için olsaydı keşke - 01/08/2017
...
Kadın her yaşta güzeldir ama… - 22/04/2017
‘Kadın her yaşta güzeldir’ klişesi vardır, ama ben bir erkek olarak buna katılmam.
İslam dünyasının gelişmesi için gereken üç benimseyiş - 24/01/2017
Bu benimseyişler yabancı bir yerden değil, İslam’ın ana kaynağı ve kutsal kitabı Kuran’dandır.
İsminin konup durulmasına şaşırmıştım - 14/10/2016
Moğolların tarihi lideri Cengiz Han’ın adı koyulmuş olan ne çoktur aramızda, değil mi?
 Devamı