Uğur Karaca
Allah Nerede?
06/06/2016 Uğur KARACA Peki ala herbirimizin Allah’ı niye farklı farklı? Kiminin Allah’ı dualara karşılık veriyor, kiminin Allah’ı birilerinin ricasını kırmıyor, kiminin Allah’ına göre öldürülmesi gereken çok insan var, kiminin Allah’ına göre belli bölgede yaşayanların Cennete gitme ihtimali daha yüksek veya tam tersi… Allah’ı tanımak mı zor, yoksa insanlar işlerine geldiği gibi mi tanımlıyor? Eğer Allah’ı tanımak zor ise, Allah kendini gizlemiş ve bize zulmetmiş olmaz mı? Farklı farklı Allah algısının sebebi, saplantılarla/dar çerçeveden bakarak Allah’ı tanımlamaya çalışmamızdır. İyiniyetli ve istekli biri, doğayı gözlemleyerek Allah’ın kurallarını anlayamaz mı?. Allah içimize, iyiye onay veren, kötüyü veto eden, vicdan diye bir mekanizma yerleştirmiş. Buna göre hırsızın yüzü kızarır ve hiç kimse hırsızlığı övemez. Hırsızlık ve namussuzluk gibi şeylerin kötü olduğunu savunmak için bir kitaptan okunması mı lazım?. Apaçık olan şeyleri bir başka delille desteklemeye neden gerek duyalım? Kahrolası ruhbanlar, Allah’ın tanınabilmesi için kendilerinin gerekli olduğunu söylerler. Amaçları sağlıklı bir Allah inancı ortaya koymak değil, bir meslek erbabı olarak halkın sırtından yaşamaktır. Ruhban, idarecilerin istediği şekilde halkı uyutur ve buna karşılık avantadan geçinir. Ruhbanlar, ellerindeki kalın ve dili ağır kitaplarla; “Bakın bunca eseri okuyup anlayacak vaktiniz yok, biz sizin için bunları okuyoruz!” diyerek halkı kendilerine mahkum eder. Ruhbanın olduğu yerde halk, itaat eden sürüden ibarettir, sorgulayamaz ve itiraz edemez. Peşin hüküm ile inanılan, yani ölçüp biçip değerlendirmeden benimsenenler dogmadır. Dogmatik olmak istemeyip gerçek Allah’ı arayanın, evrenin kurallarını gözlemlemesi yeterli, zira Allah yarattığı evrene değişmez kurallarını yerleştirmiştir. ALLAH’IM ÖZRÜMÜ KABUL ET! Bizleri robot gibi yaratmayarak ne güzel yapmışsın. Sen ne güzel bir Yaratıcı’sın.
ALLAH İNANCININ TARİHİ
Allah inancını ve toplumun yaşadığı çelişkileri net bir şekilde ortaya koyup, insanları bununla yüzleştiren uyarıcılara Peygamber denmiş. Tarih içerisindeki Allah inancı, en genel manada Peygamberler tarihi olarak karşımıza çıkar. Sondan başa doğru bir tarih sıralaması izleyerek, (1) Bahaullah, (2) Muhammed, (3) İsa, (4) Musa, (5) İbrahim, (6) Budha ve (7) Konfiçyüs hakkında kısa değerlendirmeler yapıp, Allah hakkındaki tarihsel süreci ve temel yaklaşımları ortaya koymaya çalışacağız.
‘Akıl çerçevesinde Allah nasıl tanımlanabilir? Gözlem ve değerlendirmelerle Allah’ı nasıl kavrarız?’ sorusunun cevabını, “Aklımızla tespit edebileceğimiz, hayatın değişmez 8 kuralı” başlığında değerlendireceğiz. Allah inancı, bir şiir veya beste gibidir. “En iyi şiir veya beste, geçmişteki filan kişinindir ve daha iyisi olamaz!” diyebilir miyiz? O şiir veya besteyi bilmeyen iyi şiir ve beste yapamaz diyebilir miyiz? İnsan gönlünü açık tutup, saplantı ve zaaflardan arınarak gerçek Allah inancına ulaşabilir. Tarihsel bilgiler, kutsal olarak tanımlanmış metinler, örnek tarzda yaşamış veya yaşayan kişiler veya birçok değişik yöntem bizi hakikatlere götürebilir. Yüzlerce alternatifi arayıp tarayıp, ölçüp biçip karar vermek mi kolay, yoksa akli delillerle direkt durum değerlendirmesi yapmak mı? Hırsızlığın, sarhoş edici madde kullanmanın, evlilik dışı cinsel ilişkinin, dürüst olmayan davranışın, gücüne dayanarak haksızlık yapmanın, kötü olarak değerlendirilmesi için, bir kitapta yazıyor olması şart mı? Gülümsemenin, çocuk sahibi olup onları iyi insan olarak yetiştirmenin, güzel ürünler üretmenin ve fazla olanları paylaşmanın iyi olduğunu söylemek için bir kitaptan okumak mı lazım? İyi olanları, geçmişten gelen binlerce bilgi arasından ayıra ayıra bulmak mümkün. Bu çerçevede ruhbanlar, bilgilerin geçmişte saklı olduğunu ve kendilerinin bu bilgilere yoğun uğraşlarla ulaştığını söyleyerek bu konuda itibar görmek isterler. Bir dakikada söylenebilecek gerçekler için bir ömür tüketip, buna rağmen de net olarak da bir şey söyleyemeyen ahmaklara niye itibar edeyim ki? Hakikatleri her yerden bulup çıkarabiliriz. Tarihten süzülen bilgileri okuyup karşılaştırarak, bilge insanları dinleyerek ve hatta bir karınca kolonisini yakından izleyerek de hakikatleri tespit edebiliriz. Hakikat su gibidir ve hakikatlere ihtiyacımız var. Taşın içinde de, havadaki nemde de su var, lakin gürül-gürül akan bir su kaynağının dibindeki insanın, taşın arasındaki su taneciklerini biriktirerek susuzluğunu gidermeyi düşünmesi saçmalık olur. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Siyaset ve Aydın İnsan - 04/12/2018 |
Sorun çözme yetisinde olup, sorunlara kayıtsız kalmayan insana AYDIN derim. |
Peygamberler birer politikacı mıydı? - 20/03/2018 |
.......... |
Allahsızlık - 04/01/2018 |
.... |
Allah insan ilişkisi; bir bakıma din... - 16/07/2017 |
.... |
Yaratılış Bir Dayatma mı? - 08/10/2016 |
Yaratıcı bize sormadan yarattığı gibi; cinsiyet, ırk, görünüm, konum ve zenginliklerimizi de keyfince belirleyerek, bir oldu-bitti şeklinde insanları yaratmış. |
Devlet Anlayışındaki Doğu ve Batı Farkı - 01/10/2016 |
Doğu halklarının sermaye ile baş etmesi daha zor, zira bu gerçek düşmanla muhatap olabilmesi için, önce sahte kurtarıcılardan kurtulması gerek. |
Ruhsuzluk - 04/05/2016 |
Ey ruh, sen nelere kâdirsin! |
Ey II. Elizabeth - 25/01/2016 |
63 yıldır Güneşin batmadığı ülkede kraliçelik yapan, tecrübeli ve yetkili insan Elizabeth! |
FELSEFE VE ATEİZM - 05/09/2015 |
Tüm bunlardan sonra felsefecilerin doğru bir Tanrı tanımlaması yapması beklenirken, Tanrı yoktur anlayışına girmeleri bir kaçıştır. |
Devamı |