• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Mustafa Yıldırım
-
İslam dünyasının gelişmesi için gereken üç benimseyiş
24/01/2017
Orta Çağ karanlığının, bataklığın, gelişmeyişin, acı ve gözyaşının içerisindeki İslam dünyasının kurtuluşu için, ben üç tane benimseyiş gerekli olduğunu düşünüyorum.
 
Bu benimseyişler yabancı bir yerden değil, İslam’ın ana kaynağı ve kutsal kitabı Kuran’dandır.
 
Gereken üç benimseyişi başlıklar altında belirteceğim:
 
*
 
BİR:
 
Maun Sûresi’ne göre yaşamaktır birinci benimseyiş.
 
Maun Sûresi’nde, sosyal duyarlılığı olmayan ama namaza önem veren Müslümanlar lanetlenir, namazlarının hiçbir değeri olmadığı söylenir.
 
Eğer bu sûrede vurgulanan sosyal duyarlılık, Müslümanların namaza önem verdiği düşkünlükle eşitlenirse, işte o zaman gelişme yolunda büyük bir adım atacaktır İslam dünyası.
 
Müslümanların bir kısmı namaz kılmaz, kılanların ise %98’i Maun Sûresi’ne uymaz. Kılmayanlar için Kuran’da vaad edilen bir ceza yazmaz, ama kılıp da sosyal duyarlılığı olmayanlar ağır bir şekilde eleştirilir.
 
Bizim Müslümanlar da şöyle bir algı vardır: İşleri rast gitmeyen biri olduğunda, ‘Sen namaz kılmazsan böyle olur’ derler. Yani bütün aksaklıklar namaz kılmamaya bağlanır. Namaz kılıp da sosyal duyarlılığı olmayana hiçbir eleştiri yapılmaz. Halbuki, kutsal kitapta yerden yere vurulur.
 
Bizim Müslümanlara bir nâkize yapayım, yani bildiklerinin tam tersini söyleyeyim: İslam dünyası bataktaysa, bunda birinci rol namaz kılanlarındır; çünkü çoğunluğu Maun Sûresi’ni yadsır.
 
*
 
İKİ:
 
“Leküm dîniküm ve liye dîn” Türkçe’si: “Senin dinin sana, benim dinim bana”
 
Yani, Kâfirun Sûresi’nin son ayetini, Müslümanlar anlayışlarında, karakterlerinde, din algılarında sindirmelidir, adı gibi bellemelidir; ikinci gereken budur.
 
Müslümanların en büyük sorunlarından biri de kendisinden başkasına saygı göstermemesidir. Farklılığa tahammülsüzlüğüdür. Başkalarının hayat tarzına karışmasıdır.
 
Halbuki bu ayet benimsense, ‘Senin dinin sana, benim dinim bana’ denilebilse, işte o zaman ‘İslam hoşgörü’ dinidir deyişleri gerçek bir anlam kazanacak, ama nerede!
 
*
 
ÜÇ:
 
Yunus Sûresi’nin 100. ayetin ikinci cümlesi şöyledir:
 
‘Allah, aklını kullanmayanları pisliğin içerisine atar.’
 
Üçüncü benimseyişte bu ayete uymaktır.
 
Müslümanların en büyük sorunlarından biri de aklı çöp tenekesine atmalarıdır. Ve ilahi uyarı hemen gerçek olur: Yüzyıllardır pisliğin içerisinde kulaç atmaktadırlar.
 
İslam dünyasında ilk 300-400 yıl gelişmeler yaşanmıştır; Mezopotamya gibi, Türkistan gibi coğrafyalarda akla önem veren pek çok ilim adamı çıkmıştır Sonrasına yaşanan büyük savaşlar, büyük zulümler insanları akıl mefhumundan uzaklaşıp dini daha bir sıkı benimsemelerini sağlamıştır. Bu benimsenen din de kutsal kitapın anlayışından çok Arap kültür ve âdetlerini benimseyiş şeklinde olmuştur.
 
İslam dünyasının gelişmesi, akla gerekli önemi vermesiyle olacaktır.
 


800 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019
Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir.
Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019
Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi....
Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018
....
Basitlik Güzeldir - 01/02/2018
..
Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017
...
Reenkarnasyon, aşıklar için olsaydı keşke - 01/08/2017
...
Kadın her yaşta güzeldir ama… - 22/04/2017
‘Kadın her yaşta güzeldir’ klişesi vardır, ama ben bir erkek olarak buna katılmam.
İsminin konup durulmasına şaşırmıştım - 14/10/2016
Moğolların tarihi lideri Cengiz Han’ın adı koyulmuş olan ne çoktur aramızda, değil mi?
İlk Müslüman - 06/06/2016
Muhammed Peygamberin Mekke’de geçen hayatı geçekten hayranlık uyandırıcıdır. Çocukluğu, gençliği, evliliği, dürüstlüğü, eminliği, yoksulun, mazlumun ve mağdurun yanında yer alışı bir insanlık örneğidir.
 Devamı