• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Bugün bir Ortadoğu uzmanına haddini bildirelim.

Mehmet Efe

Dünyamızı kuşatan kabusun yegane sorumlusu uzmanlardır diyebilir miyim emin değilim, ama kabus derinleştikçe sayıları en çok artanlar, gözleri en çok parlayanlar, sesi en çok duyulanlar onlar. Uzmanlar.

Kabustan beslenenler ödüllendiriyor bu uzmanları. Sistemin uzman diye ödüllendirip önümüze sürdüğü bu otoritelerin, bu uzmanların geliştirdiği ekonomi en çok bankalara yarıyor mesela. Bu uzmanların şekillendirdiği eğitim sisteminin ürünleri ayrı bir külliyat konusu.

Maslahata, reel-politiğe ikna olduktan sonra mı kuruldu bu uzman devşirme çiftlikleri yoksa önce mi, önemli değil. Hakikati bırakıp gerçeklerle yetinmeye başladığımızdan beri, uzmanlığın da liyakatla ehliyetle bir ilgisi kalmadığı hepimize malum olmadıkça, devşirilmeye devam edecek bu uzmanlar.

Uzmanları besleyenler sadece bir konunun bankamatiği gibi kullanmıyor uzmanları; o konuda  aykırı sesleri susturmak veya en azından gürültüye boğmak için de kullanışlı oldukları açık.

Türkiye’de son zamanlarda sesleri en çok çıkan uzman türü Ortadoğu Uzmanları.

Bu uzmanlar coğrafyamızın her karesine yayılan ve derinleştirilen kaostan besleniyor. Ve kaosun sadece İsrail’e, Körfez krallarının ve onları destekleyenlerin eşkiya düzenlerini devam ettirmeye yaramadığını kim iddia edebilir? Bu kaosun en azından yavaşlatılması için barış ve İslam birliği’ne vurgu yapan ve bu vurguyu Hükumetin uzantısı olmamaya özellikle özen göstererek yapan her mesajı, cılız bile olsa her sesi ve destekleyenleri linç etme çağrılarında bulunuyorlar. Bölge ülkelerinin sorunları çözmek için bir araya gelmesi, mesela Suriye konusunda Türkiye ve İran’ın gerekirse KARŞILIKLI tavizler verip savaşı durdurmaya yoğunlaşması çağrılarını bile, kendilerine cömertçe verilmiş kürsü, köşe, mikrofon ve sitelerden akıl almaz bir linç goygoyculuğuyla boğmaya çalışıyorlar.

Bir özellikleri daha var: Düzeyleri onları besleyenlerin düzeylerinden daha iyi değil. Ellerine verilen pahalı fırça ve boyalarla ressam olduğunu sanıp horoz resmi yaparken yaptığına benzemiyor diye mahalledeki bütün horozları kesmek isteyen kötü ressamlar gibiler.

Bu uzmanları kolayca tanıyabilirsiniz: İktidarın pozisyonu ne ise oradan konuşurlar. Pozisyon bir öncekinin tersi de olsa. Ve en kahramanca konuşanlardır onlar. En duygulananlar. Sözün hakikisi onlardaymış gibi konuşurlar. Katliam resimleri paylaşır, kendilerinden başka herkesin sessiz korkaklar olduğunu iddia ederler. Poz verirler cihad bölgelerinden.

Paramparça sokaklara dağılmış paramparça canları, geleceğimizden ve yüreğimizden söküp alınmış ve bir daha asla geri gelmeyecek delik deşik kubbeleri, zerafetin kabusuna dönmüş minareleri ve ah biçilmiş fidanlardan dökülen yapraklar gibi pıhtı pıhtı serilmiş cansız küçük melekleri, bin yıllık bahçelerin tuzla buz çiçeklerini ve bahçelerden geriye kalan kanlı yıkıntıları; hepsinin resmini çekip duruyor, tüm anlamı katledilmiş rakamlara indirgiyor ve gözlerimizin içine sokuyorlar. Şehvetle bastırıyorlar gözlerimize, kafatasımıza kazımak istercesine; ‘ümmet’ diyor kimi, kimi halk diyor, strateji, bahar. Devrim ve Diktatör. Dilimiz tutuluyor.

Gökleri yıkası, yürekler patlatası, arsızlığı çatırdatası bu resimler, sağanaklar halinde çullanıyor üstümüze. Yanıma oturup benimle ağlamasından başka bir şey yapması havsalam almayan, türedi uzmanlar, bayrak yapıp dağıtıyorlar bu resimleri ve ‘en iyi biz ağlarız’, ‘kurtuluş bizde’ diyorlar, ‘filan hadis ve Kuran’. ‘Büyük uzmanlar olacağız’ diyorlar, ‘bizi dinleyin, tahammül edip susun, göreceksiniz’.

‘Ama’ diyen ‘nasıl’ diyen herkese, ‘biz biliyoruz sen bilmiyorsun’ diyorlar.

Yağma düzeninin katlettiklerinin çığlıklarını da duymuyoruz artık sadece bu uzmanlar ve onların filtrelerinden geçen görüntüleri kardeşlerimizin, insanlarımızın. Uzmanlar ve katiller. Hangisi tarif edilmesi daha imkansız bilmiyorum.

Resmi gazeteyi bir kurtuluş manifestosuna çevirmeye çalışan kötü bir reklam metni gibidir yazdıkları ve güvenli eylemlerde haykırdıkları. Alıntıladıkları ayetleri ve dil fukarası düşük cümlelerin arasına serpiştirdikleri çocuk ölümlerini ve savaşçı resimlerini geçince, düzeylerinin hooliganlardan daha ileri olmadığını siz de göreceksiniz: Onlar devrimci, diğer herkes Baas’çı, Sisi’ci, hatta asıl Amerika’cı NATO’cudur. Onlar gibi konuşmayan herkes cahildir, sabotajcıdır, haindir, karanlık güçlerin oyuncağı, emperyalizmin uşağıdır. En çok da sanki çok güçlü bir işgal ordusunun sayıları milyonları geçen düşman askerlerinden sözeder bir üslupla, ‘bazı Müslümanlar, bazı İslamcılar, bazı gazeteciler, bazı solcular, bazı şunlar, bazı bunlar’ diye başlayan battaniye cümleler kurmayı severler. Düşünce, analiz ve sorguya düşmandırlar. Yazdıklarına bedel ödeyen söze kıymet verenlere düşmandırlar. Sanata düşmandırlar, yeteneği kıskanırlar, slogan atmayan şiiri küçümser, has olandan korkarlar. Onlar kendileriyse zaten hep doğrusunu yapmaya çalışmışlardır. Çelişkileri yoktur. Herşeyi başından beri bilmektedirler. Değerli ve iyi maaşlı bir yalnızlıktan bile dem vurabilirler.

Oturduğu sokağı bile anlamaktan aciz, sıkıcı, cahil, küçük; bırakın kendine has bir cümle, bir saat bile olsun kurmamış, bir insanı kaldırıp ahvalini sormamış, sevmemiş, inanmamış, secdede hıçkırmamış; ne tarih, ne siyaset, ne hikmet, ne insan, ne toplum üstüne bir tane hakiki kitap okumamış, seyyar satıcı olacak kadar bile ölçüp tartmamış, ekmeğini bir kez olsun kanter ile hakederek tatmamış, hiç yara sarmamış bu müsveddeler, bu mezar soyguncuları ne zaman kuruldu ufuklarımıza?

Bu şaklaban güruhu ne zaman Bağdat’ın, Mescid-i Aksa’nın, Şam’ın, İstanbul’un,  Mekke’nin köşe kapmaca oynayan uzmanları oldular emin değilim ama çirkin seslerinden başka her sese nefes almayı haram etmeye kararlı oldukları belli ve gitttikçe arsızlaşıyorlar.

Ya çıldıracağız, ya onlara katılacağız ya da yadsıyacağız, sıra bize gelene kadar. Ya da yağmaladıkları ölülerimizi gömmeye başlamadan önce, bu uzmanları tükürüklerimize gömeceğiz.

Bunlardan başlayabiliriz diye düşündüm bu sabah. Uzmanlardan. Bu uzmanlara birer tükürük uydurabiliriz. Zor değil. Bugün bir Ortadoğu uzmanına ‘kes sesini de kardeşlerimizin çığlıklarını duyabileyim’ diyebiliriz. Sonra gidip boğmaya çalıştıkları cılız bir sesi duymaya, kötüledikleri işsiz bir yazarı okumaya çalışabiliriz. Böyle başlarsak belki kısa süre sonra kalkıp yürümeye de başlayabiliriz oradan. Onların seçtikleri ve servis ettikleri resimleri bir yana itip hakikati görmeye gidebiliriz. Gidip Adeviyye’de, Gazze’de, Halep’de oturabiliriz. ‘Kesin ateşi de çocuklarımızı gömelim’ diyebilir ve ateş kesilene kadar orada kalabiliriz. Ve sonra lanetlemeye doymadıkları diktatörlerine tükürmeye gideriz. Sesimizi bu şarlatanlar keseceğine, gerçek kurbanlarla birlikte olmayı seçtiğimiz için kahpe bir kurşun kessin daha iyi.

Mescid-i Aksa yıkılırken, diktatör katliamları üzerinden hepimizi küçük adam hırslarının goygoycularına indirgemek isteyen bu türedi uzmanların Mekke’yi de yıkmalarına engel olabiliriz.

Bugün, bu liyakatsizlere,katliam taciri, ağzı klişelerle köpüren her uzmana, her şarlatana, küçük hırslarının bize ödettiği bedelleri tevil üstüne tevil eden sistem uzantılarından birine her rastladığımızda, iki kelimeyle karşılık verip, okumadan, dinlemeden geçebiliriz. Hatta bir dua okumakla değerlendirebileceğimiz hayatımızın artık hiç bir dakikasını onlara harcamadan geçebiliriz. Sadece iki kelime söylemek, ya da yazılarının, tivitlerinin, paylaşımlarının altına sadece iki kelime yazmak için duraksayıp geçebiliriz:

Yıkılın karşımızdan!

http://mehmetefe.com/ortadogu-uzmanlari/

  
1580 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın