• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Günün birinde öleceğim

Abdullah Reha Nazlı

Hayatın buraya kadarki zaman dilimi bu kadar hızla geçtiyse kalanının geçmesi de uzun sürmeyecektir. Hayatta aynı şeyleri tekrarlamaktan korkan, günlerin hızlı geçişine üzülen ve alışkanlıklardan ödü kopan bir insanın bile ömrü bu kadar hızlı geçiyor.

Aslında hayatın bir dönemine kadar geçmiş zamanda yapılabilecek olup da yapmadığım şeyleri düşünmek benim için katlanılmaz olmuştu, nihayet ki günün birinde geri döndürülemeyecek çok büyük bir hata yaptığımda hayatım normale döndü. Artık biliyorum ki defalarca kez hayata gelsem ve her birinde yapmak istediğim büyük şeylerin birini başarsam bile tüm hayatlarım son bulacak.

Umudum şudur ki; öldüğümde de bazı işlerim yarım kalmış olsun. Dostlarım için söylüyorum; eğer iki gün üst üste aynı şeyi yapıyorsam beni ölü sayınız, işi gücü bırakıp yemyeşil bahçesi, kenarında deresi olan bir yerde kafa dinliyorsam beni ölü sayınız, paraya ihtiyacı kalmamış biri olarak mesai bitiminde evinde, yazları tatilde geçiriyorsam beni ölü sayınız.

Bunlar haricinde eğer bedenimin süresi dolmuşsa, kalbim atması gereken kadar atmış, nefesim bana verilen kadar alınıp verilmiş ve artık yıllarca bir arada duran hücrelerim, dokularım, kaslarım, kemiklerim yeniden bileşenlerine ayrılıp başka hayatlar oluşturmak üzere kendi haline bırakılmışsa; biliniz ki çürüyen yalnızca bir bedendir.

Dünya hayatının ne kadar geçici olduğunu her bahar açan, her güz solan yapraklardan anlamayanlar için bir ölüm iyi bir bahanedir. Benim için öyle olur, yaş arttıkça sıklaşan ölüm haberleri ve hatta arkadaşları dahi kaybetmeler sıklaştıkça insan ölümü hatırlar. Yine de kendi ölümünü unutmak için hayata ve hatta dertlere tutunmaya devam eder.

Ölümümden sonra okunması için -bir zamanlar yazdığım hayat hikayemi buraya taşımak isterdim; ama gereği dahi yoktur. Ölmeden önce tüm dostlarıma tavsiyeler adında bir şeyim yoktur, sayfalar dolusu yazabilirim. Benim yaptığım hataları başka kimse yapmasın isterdim. Ama buna da gerek yok.

İnsanların değişebildiğini çok az gördüm.

Konu nerede, hangi şartlarda doğduğumuz, nasıl yetiştirildiğimiz, neler yaşadığımız, nasıl imkanlara sahip olduğumuz ve neler başardığımız değil. Dünyaları fetheden biri de olsak, sıfırdan dünya devi teknoloji şirketi kuran biri de olsak öleceğiz.

Şuandan itibaren yeterli hafızam olsa ve ömür boyu aklıma gelen yapmak istediğim şeylerin listesini yazacak olsam ve onları yazarken aklıma gelecek fikirleri de yazmaya niyetlensem, ben yazmayı bitirmeden zaten ölmüş olurdum.

Her şeyi yapamayacağımı kabullendim, herkes olamayacağımı kabullendim. Ben benim; “Abdullah”. Hayatta yaptığım şeyler çok büyük başarılar olsun diye değildi, ya da ben öyle olması amacıyla yola koyuldum, ve sonra aklıma başka şeyler de geldi. Çok bölündüm ama pişman değilim. Belki elimdeki imkanlarla çok farklı şeyler yapılabilirdi, belki tek bir alanda çok daha faydalı olunabilirdi ama ben yine de başka sebeplerden dolayı bölünmeyi sevdim.

Hayatımız 900 sene olacak olsa; elde ettiğimiz başarıların öldükten sonraki sonsuz hayat için payı olsa; dünyada en çok çabalayan insan ben olurdum. Ama hayatım bu kadar değil ve Allah için olanlar dışında çabalarımızın bir önemi yok.

Çok arkadaş ve dostum oldu. Çok kavga ve küslüğüm oldu. Şu satırları yazana kadar geçen zaman diliminde; aramızda küslük olan kişilerle tüm derdimiz birbirimizi fazlaca tanımamızdan ibarettir. Yine de işin içine gurur girince; birbirimize hakkımız geçmiştir.

Hayatta yeterince uzun yaşarsak sonumuzu iyi düşünemeyiz. Bir tek; erkenden ve vakitsizce ölmeyi, tüm dostlarımız henüz birbiriyle iletişim halindeyken ölümümüzü herkesin öğrenmesini, üzülmelerini ve tüm tanıdıklarımızın haklarını helal etmelerini umabiliriz.

Az tanıdığım insanlara sesleniyorum; sizleri hep çok iyi bildim. Nedendir bilinmez, az tanıdığım kimseleri çok severim, birkaç kez selamlaşmış bile olsak gözümde tanıdığımda çok seveceğim, yeterince vakit geçiriyor olsak çok iyi anlaşacağımız bir kimse olarak görürüm.

Dostlarım dediğimde onlar hep kendilerini bilirler, bazıları ile birkaç kez konuşmuşuzdur, bazıları ile hiç gündeme getirmemişizdir ama dost olduğumuzu biliriz.

Düşmanlarımı da severdim. Düşman dediğime bakmayın, Türkçe’de doğru karşılığı yoktur. Birbirimizin kusurlarını birbirimize söylerdik; ki böylece hemen düzeltirdik. Hallerimize gülerdik, birbirimize bakıp kendimizi düzeltirdik. Bazen dosttan daha yakındık.

Herkesin beni affetmesini umamam. Suçlarım öylesine durduk yere affedilse suçluluğum artar. Kendimi dahi affetmediğim kabahatlerim olmuştur. Bunlar ben ölmeden bana hatırlatılır ve tamamen düzeltebilirim veya cezamı bu hayatta çekebilirim umuyorum.

Hiç vakit geçirmek için kitap okumadım, dünya turuna çıkıp en ilginç yerleri görmek istemedim, günlük hayatın zorunlu alışkanlıklarına alışamadım; hayatın bunlara vakit ayıracak kadar uzun olmadığını düşündüm. Hayattan keyif almadım anlamı çıkmasın; keyif için güneşin doğumunda kalkıp gün boyu düşünerek ve çalışarak gecelere kadar çalışmanın keyfini yaşadım, bir de bunların getirilerinin keyiflerini.

İyi özelliklerimin gündeme gelmesine ihtiyaç duymadım, sahibi olmadığım bir özelliğim varmış gibi hissetmeye çalışmadım, övgüleri ve hakaretleri hareketlerimi değiştirecek kadar umursamadım; tek ihtiyaç duyduğum farklı biri olduğumun ve kendimi böyle hissettiğimin bilinmesi idi.

Ben öldüğümde; internette hakkımda bir sürü döküman kalacak. Üzgünüm. Arkadaş listenizde artık durum güncellemesini kendi yapamayacak olan, istemediği fotoğraflarda etiketlendiğinde kaldıramayacak olan, gördüğünüzde içinizde bir gariplik oluşup size de ölümü hatırlatacak olan bir isim olacak.

Ne yapmış olursam olayım, kendim veya başkaları için ne ifade edersem edeyim; orada sadece bir isim kalacak. Üzgünüm.

Ama karamsar değilim; çünkü benim gitmem belki de içinizden bazılarını o güne kadar yapmadıkları şeyler yapmaya teşvik edecek ve dünya hayatının geçici, ölüm sonrasının kalıcı olduğunu hatırlayarak bakmaya başlayacaklar.

Adına “ölüm” demiş olsak bile; belki de ölüm onların tüm sıkıntılarının bitiverdiği günler olacak, başarmak istediği her şey öldükten sonra gerçekleşecek, tüm sevdikleriyle hiçbir zaman ayrılmamak üzere bir arada olacak; ve buna aracı, sadece aracı olarak benim ölümüm de birilerinin işine yaramış olacak.

Evet, günün birinde öleceğim.
Ellerim kollarım tamdı, sağlıklı idim, aklım ve gözlerim vardı, ailem ve dostlarım vardı, barış dolu yıllar, imkanlar içinde okullar, raflar dolusu kitaplar gördüm.
Bunların her biri gelip geçici idi; işte gördüğünüz gibi, sonunda ben de öldüm.
@tabusal.com
  
1561 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın