• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
İdeal Ben, Ben ideali, Üstben, Arzu Yasası...

Yazı Yersiz Şeyler sitesinden alınmıştır.

Özneyi etik davranmaya iten fail için Freud üç ayrı terim kullansa da –ideal ben’den (Idealich, ideal ego), ben ideali’nden (Ichideal, ego ideal), ve üstben’den (Überich, superego) söz eder– kural olarak bu üçünü birleşik düşünmüştür (birçok yerde Ichideal oder Idealich (ben ideali veya ideal ben) ifadesini kullanır, ve Ben ve O‘nun üçüncü bölümünün başlığı şöyledir: “Ben ve Üstben (Ben İdeali)”). Lacan ise bu üç terimi kesin olarak birbirinden ayırır: “İdeal ben”, öznenin idealleştirilmiş öz-imgesini temsil eder (nasıl olmak istiyorsam öyledir, başkaları beni nasıl görsün istiyorsam öyledir); ben ideali, ben-imgem ile etkilemeye çabaladığım faildir, bana nezaret eden ve beni elimden geleni yapmaya iten büyük Öteki’dir, takip ettiğim ve gerçellemeye çabaladığım idealdir; üstben ise aynı failin kinci, sadist, cezalandıran tarafıdır. Bu üç terimin altında yatan yapılandırıcı ilkenin Lacan’ın üçlemesi İmgesel-Simgesel-Gerçek olduğu nettir: İdeal ben imgeseldir, Lacan ona “küçük öteki” der, ben’imin idealleştirilmiş ikiz imgesidir; ben ideali simgeseldir, simgesel özdeşim noktamdır, kendimi gözlemlediğim (ve yargıladığım) büyük Öteki noktasıdır; üstben gerçektir, asla tatmin olmayan bu acımasız fail beni imkansız taleplere boğar ve bu talepleri karşılamayı beceremedikçe benimle alay eder; “günahkar” güdülerimi baskılayarak üstben’in lüzumlarına layık olmak için ne kadar çok çaba gösterirsem, üstben’in gözünde o kadar suçlu olurum.

Bu kesin ayrımların sonucu olarak, Lacan’a göre, üstben’in “en mecburi talepleri bakımından ahlaki vicdanla hiçbir alakası yoktur.” (Seminer 7) Üstben, aksine, etik-karşıtı faildir, etik ihanetimizin damgalanmasıdır. O halde esas etik fail, diğer ikisinden hangisidir? Kimi Amerikalı psikanalistlerin önerdiği gibi, “iyi” (akılcı-ılımlı, özenli) ben ideali’ni “kötü” (akıldışı-aşırı, acımasız, kaygı uyandıran) üstben’in karşısına koyarak hastayı “kötü” üstben’den kurtarıp “iyi” ben ideali’ne mi ulaştırmalıyız? Lacan bu kolay çözüme karşı çıkar – ona göre, esas fail dördüncüsüdür, Freud’un üçlü listesinde bulunmaz, Lacan buna bazen “arzu yasası” der, bu size arzunuza uygun davranmanızı söyleyen faildir. “Arzu yasası” ile ben ideali (öznenin eğitim ile içselleştirdiği toplumsal-simgesel norm ve idealler ağı) arasındaki ayırı çok önemlidir. Lacan’a göre, ben ideali, bizi ahlaki büyüme ve olgunluğa götüren iyicil bir fail gibi gözükse de, varolan toplumsal-simgesel düzenin “makul” taleplerini benimseyerek “arzu yasası”na ihanet etmeye bizi zorlar. Üstben, aşırı suç hissiyatı ile, aslında ben ideali’nin zaruri öbür yüzünden ibarettir: “Arzu yasası”na ihanet etmemiz adına üzerimizde dayanılmaz bir baskı uygular. Kısacası, Lacan’a göre, üstben’in baskısı altında hissettiğimiz suçluluk hissiyatı yanılsama değil gerçeldir – “insan ancak kendi arzusundan taviz verdiği için suçlu olabilir,” ve üstben’in baskısı, arzumuza ihanet etme suçunu gerçekten işlediğimizi gösterir.

Slavoj Žižek’in Kayıp Davaları Savunarak (2008) kitabından

Türkçesi: Işık Barış Fidaner

Yazı Yersiz Şeyler sitesinden alınmıştır.

  
780 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın