• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Dürtüsel Erozyon (Yineleme) ile Arzusal Erozyon (Yenileme)

Yazar ve alıntılanan site: Işık Barış Fidaner | Yersiz Şeyler

Para ‘ölü başkan’ parçasıdır, yani feda edilmiş ilksel babadan koparılmış lokmalardır [1]. Parası olan kişi ‘müşteri’ konumuna geçer ve meta fetişinin evrensel gücüne dayanarak sizin üzerinizde hak iddia eder. Eğer arzulanır bir ‘ürün’ elinizde hazırda varsa onu verip müşteriyi başınızdan savabilirsiniz. Yok eğer eliniz boşsa, o zaman müşterinin size doğru savurduğu ‘ölü başkan’ parçalarını karşılayabilmek için kendi kendinizden parçalar koparıp ona vermeniz gerekir. ‘Emek-gücünün satılması’ denen bu işlem sonucunda müşteri artık ‘işveren’ olur, siz de onun işçisi olursunuz.

Doğada ’emek-gücü’ diye bir madde yoktur aslında, ’emek-gücünün satılması’ bir çabanın angaje edilmesini belirtir [2]. İşçinin çabası, ‘ölü başkan’ parçaları aracılığıyla geçici ve sınırlı bir müşteri konumu kazanabilmek için bir ‘iş’e angaje edilmiştir. ‘İş’ ve ‘çalışma’ kelimeleri iki farklı anlam üstlenir: İş, kimi zaman (1) herhangi bir çabanın angajmanını belirtir, kimi zamansa (2) ‘ölü başkan’ parçalarına angaje olan bir çabayı belirtir. Bu anlamlardan birincisi özel alandaki genel bir işi belirtirken, daha baskın olan ikinci anlam genel alandaki özel bir işi belirtir. Genel alanda sorulan ‘Çalışıyor musun, ne iş yapıyorsun?’ gibi sorular, kişinin genel angajmanını değil, ‘ölü başkan’ parçalarına yönelik özel angajmanını sorgular. Genel alanda kullanılan ‘çalışma’, ‘proje’ gibi kelimeler yine ‘ölü başkan’ parçaları yoluyla ‘maddi’leşir, resmileşir, şeyleşir. Bu kelimelerin imlediği ilişki ve süreçler ‘kapitalist sistem’ dediğimiz geniş hiyerarşileri oluşturur.

Kapitalist hiyerarşinin en altında ‘ölü başkan’ parçaları karşısında her gün kendinden bir parça koparıp veren işçiler bulunur. Yaşanan bu benlik erozyonunun iki türü vardır: (1) işçi öğrendiği ‘iş’ dürtü ve alışkanlıklarını tekrar tekrar yineleyerek kendini parçalar, buna dürtüsel erozyon diyelim; (2) işçi karşılaştığı ‘iş’lere duyduğu arzuyu her seferinde yenileyerek kendini parçalar, buna da arzusal erozyon diyelim. Dürtüsel erozyon ile arzusal erozyon, kabaca kol işi ile kafa işi arasındaki ayrıma tekabül eder.

İşçinin yeni bir işe ilk yönelişi her zaman arzusaldır, işçinin kendinden kopardığı ilk parça her zaman topluma bir hediye olarak sunulmuştur. Kol veya kafa işi olmasına göre sürecin devamı şekillenecektir.

Eğer kol işiyse arzu geri plana atılacak ve işi yürüten dürtüsel tekrarlama ön plana geçecektir, bu durumda işçiden kopan parçaların ‘ölü başkan’larla mübadelesi kalıcılaşır ve ilk andaki hediye statüsünü kaybeder. Dürtüsel tekrarlamaya dayanan mübadelenin öbür yüzü, kamusal alanda işçilerin haklarının tanınmasıdır ve bu konuda verilen hak mücadeleleridir. İşçilerin dürtüsel erozyonuna tarihte verilmiş siyasal karşılık, komünizm fikridir.

Kafa işinde ise her yeni iş arzuyu yeni baştan harekete geçireceği için asla dürtüsel tekrarlama baskın çıkamaz, sürekli olarak arzuların canlı tutulması ve yenilenmesi gerekir. Kafa işinde oluşan arzusal erozyon, iş ilişkisindeki mübadeleyi kırılganlaştırır, kalıcılaşmasını önler ve işçiyi güvencesizleştirir, onun ‘işçi’ statüsünü bile aşındırır, prekaryayı ortaya çıkarır, hem hakları genel olarak boşa düşürür hem de hak mücadelesine dayanan komünizm fikrini boşa düşürür. Arzusal erozyonda büyük bir ironi bulunur: Her gün kendinden kopardığı parçalarla topluma yeni hediyeler sunmaya devam eden (böylece ‘çoklukların genel zekasına’ (Negri & Hardt) ilham veren) kafa işçisi aslında artık işçi bile sayılamamaktadır [3].

(İngilizcesi)

Işık Barış Fidaner doktoralı (Boğaziçi Üniversitesi) bir bilgisayar bilimcidir. Yersiz Şeyler‘in Admini, Žižekian Analysis’in Editörü, Görce Yazıları‘nın Küratörüdür. Twitter: @BarisFidaner

Notlar:

[1] Bkz “Sacrifice for Dead Presidents”

[2] Bkz “Çaba, angaje emek-gücüdür”“Eril ve Dişil Marksizm”

[3] Her gün topluma yeni bir hediye sunan kafa işçisi derken kapitalist hiyerarşiye yerleşerek bürokratlaşan beyaz yakalıları kastetmiyorum. Arzusal erozyon dediğim kafa işinin paradigmatik örneği çevirmenlerdir, imleyen işçileridir. Bkz “Sahilik Arayışı İmleyen İşçilerine Emanettir”

  
658 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın