• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Zeki Coşkunsu
Tanrım, Sen Hep Tecelli Hâlinde misin?
27/09/2020

TANRIM;

SEN HER AN (YENİ-SIRADIŞI/FENOMENOLOJİK) BİR İŞ,

HER DEM (YENİ-SIRADIŞI/FENOMENOLOJİK) BİR TECELLÎ HÂLİNDE MİSİN?(1)

 

Her şey akış hâlindedir.

Ne Tanrı ne de âlem,

Statik bir tamlığa ulaşır.

Her ikisi de nihaî metafizik planın,

Yeniliğe giden Yaratıcı ilerlemesinin içindedir.”(2)

 

     Tanrım; yine “sesli” düşünüyor, ilgim ve merakımdan soruyorum; “Sen her an (yeni-sıradışı/fenomenolojik) bir iş, her dem (yeni-sıradışı/fenomenolojik) bir tecellî hâlinde misin? Her seferinde, Kendini bambaşka(şaşkınlık verici) bir yolla mı ifade edersin?

     Tanrım; “Sen, hiç mi hiç ‘değişmeyen bir Tanrı(God as the Unchanging)’ mısın, yoksa bir yönüyle ‘değişmeyen’, aslî bir ‘bil-fiil şey(Actual Entity)’ ama aynı zamanda, diğer yönüyle de ‘değişen’ ve [‘statik varoluş(existence)’ veya ‘varlıktan(being)’ ziyade] ‘oluşan(becoming)’ bir Tanrı mısın? (*)

     (*)[(UYARI): Sevgili okur; bu değişen yön, aslî yönle yani, İslâmî ifadeyle “Tanrı’nın Zatı”yla ilgili değildir! Çünkü bu, örneğin, Tanrı’nın dünya ya da, dünyanın Tanrı olduğu anlamına gelmez! Burada dünya tam olarak Tanrı ile ilişkilidir ve Tanrı dünyadan tamamen bağımsızdır! Tanrı-dünya ilişkisi Tanrı için salt “dışsal bir ilişki”dir. Bu nedenle de “değişmeme”, “tutkusuzluk” ve “Mutlak olma”, aynı şeyi söylemektedir.]

     Değilse diyorum; Senin ilahlığına ve ilgili tüm sıfatlarına halel gelir, gölge düşer! Dahası, hem “kozal evren”imizin, hem de “akozal evrenler”in ayakta duruşunu sağlayan “Kuantum Zeno Efekt’i(**) devre dışı olur; öyle değil mi, yanılıyor muyum Tanrım?

     (**)[Kuantum Zeno Efekt’i: Tanrı; evreni sürekli olarak gözlem altında tutmak suretiyle, sistem kendi hâlini muhafaza edebilmekte, evren “süperpoze(üst üste bindirilmiş)” hâline dönmeden, Tanrı tarafından tekrar tekrar gözlemlenmesi sonucu, klasik domende, “dekoherans(eşevresizlik)” hâlinde tutulmaktadır...! “Tanrı’ın; evrenin devamı için, ‘eksternal(dış) gözlemci’ oluşunun yanı sıra, aynı zamanda bir ‘enternal() gözlemci’ olarak da devrede oluşu” ilmî literatürde,“Kuantum Zeno Efekt’i” olarak adlandırılmıştır. Yoksa Allah; Aristo’nun sandığı gibi, bir kereliğine evreni yaratıp, gerisin geri çekilerek, tahtına kurulmuş, seyreden bir ilah değildir! O, her an devrededir! Yaratmaya devam etmektedir! (Bkz: (55/29), (29/19), (35/41), (6/59), (30/26-27), (51/47-49), (32/5-6), (13/2), (59/23), (39/62) vb. ayetlere…)]    

     “… O(ALLAH), her an (yeni-sıradışı/fenomenolojik) bir işte/her dem (yeni-sıradışı/fenomenolo-jik) bir tecellî hâlindedir!/Her seferinde Kendini bambaşka(şaşkınlık verici) bir yolla ifade eder!” (55/29).

     Bu mesajla Tanrım; Sen, biz kullarına (yukarıdaki saptamalarıma/çıkarsamalarıma ilaveten), hep “aynı” olanı tekrar yaratmadığını, “tarih-dışı”na da imkân tanıdığını mı söylemek istiyorsun? En azından ben böyle olduğunu düşünüyor, bu tür bir çıkarsamada bulunuyorum.

     Bitmedi Tanrım!

     Dahası, böyle yaparak biz kullarına da (“enplisitolaraktan, yani îmâen-örtük bir biçimde), insan ölçeğinde Senin sıfatlarınla sıfatlanarak/ahlâkınla ahlâklanarak, “tarih-dışı” bir yürüyüş sergilememizi öngörüyor/salık veriyorsun; değil mi Tanrım? Elbette Senin, biz kulların için öngördüğün, “evrensel ed-Din” bağlamında “sabit/değişmezler”in var; bu tamam. Ancak Senin “değişen” ve/veya “yeniden-kurulan değişkenler(içtihad-tecdid)”inin de, diğer bir ifadeyle, İlhami Güler’in kavramsallaştırdığı gibi, “sabit din, dinamik şeriat(form)”(3)ının da var olduğunu, düşünüyorum. Tıpkı II. Halife Ömer’in düşündüğü gibi… O kulun ki, düşünmekle kalmamış, meseleyi ciddiyetle kavramış ve gereken adımları da [örneğin; fethedilen Sevad arazisini(Irak topraklarını) savaşa katılan mücahitlere ‘ganimet’ olarak dağıtmayı reddetmesi, ‘müellefe-i kulub’a hazineden para vermeyi kaldırması ve kıtlık yıllarında ‘sirkat haddi’ni(hırsızlık suçuna ilişkin cezayı) askıya alması vb.] kendi tarihselliği içinde atma cesaretini göstermişti. Tarihî süreç içinde “şeriatlar(formlar)” tarzında tezahür eden ilahî dinin formunun değişmesini zorunlu kılan husus, Nietzsche’nin “tarih-dışı” dediği “değişen” şey de bu değil midir zaten Tanrım?

     Nietzsche’ dedim de aklıma geldi, anmadan geçmeyeyim onu da Tanrım! O kulun da, ilgili ayet (55/29) hakkında aynı minval üzere düşünüyor olsa gerek ki, insan için potansiyellerin “ebedî dönüş” içinde gelecekte aktüelleşeceği kanaatindedir. “Bu nedenle bugünkü ‘insan’ı ara bir aşama olarak görür ve ‘üst-insan(übermench)’in yolunu hazırlamaya çalışır. Bu bağlamda, her zaman tarihte gerçekleşmiş ve tekrar edenin dışında ‘yeniyi’ ifade eden bir ‘tarih-dışı’ vardır.(4) O kulun, bu konuda şöyle diyor:

     Şurası bir gerçektir ki, insanın düşünerek, düşünüp taşınarak, kararlaştırarak, ayırıp birleştirerek o ‘tarih-dışı’ öğeyi sınırlandırmasıyla, o ortalığı kuşatan sis bulutlarının içinde aydınlık, parlak bir ışığın doğmasıyla, (imdi, ancak geçmişi yaşam için kullanmak ve olup bitenlerden yeniden tarih yapmak, yaratmak gücüyle), insan insan olabilir; ama tarihi aşırı olarak kullanınca da insan yeniden tükenir; tarih-dışı olanın o örtüsü olmadan da insan hiçbir zaman hiçbir şeye başlayamayacaktı ve başlamaya da cesaret edemeyecekti!(5)

     Evet, bir kez daha yineliyorum sorumu: Bu mesajınla Tanrım; Sen, biz kullarına (yukarıdaki saptamalarıma/çıkarsamalarıma ilaveten), hep “aynı” olanı tekrar yaratmadığını, “tarih-dışı”na da imkân tanıdığını mı söylemek istiyorsun? En azından ben böyle olduğunu düşünüyor, bu tür bir çıkarsamada bulunuyorum; ne dersin?

     Bu bağlamda, sözlerimin sonuna yaklaşmışken, kulun Alfred Nort Whitehead’i de anmadan geçmeye gönlüm el vermiyor Tanrım:

     Ne Tanrı ne de âlem, statik bir tamlığa ulaşır. Her ikisi de nihaî metafizik planın, yeniliğe giden yaratıcı ilerlemesinin içindedir.(6)

     Her şey akış hâlindedir!

     Abide with me; Fast falls the eventide:(Benimle kal! Çabuk çökmektedir akşam.)”(7)

     Tanrım; Senin bizlere vermiş olduğun tabir caizse, o “plastik güc”ü (vicdan, akıl, irade) güçlendirerek, geçmişten seçimler yapabilmek ve geleceği yaratmak gerektiğini düşünüyorum! Değilse, tarihin salt “tekerrür” olduğuna inanarak, tarihi yapanların nesnesi olmak istemiyorum Tanrım; haksız mıyım?

     Ve “düşünsel üst-sistemin temel değeri” olan “Tanrı”, yine devreye girer, (“devreye girerdediysem, o sözün gelimi; O zaten hep devrededir. Devre dışı olduğu bir an bile yok!) ve son mesajında, sözlerinin; “toplumsal-siyasal dinamikliği”ne dikkatleri çekerek şunları der:

     Her dönemin ayrı bir hükmü vardır!” (13/38).

     Diğer bir okuyuşla;

     Her çağa özgü (ecel) ayrı bir hüküm vardır! Allah (önceki mesajlardan) dilediğini yürürlükten kaldırır/iptal eder, dilediğini de sabit bırakır/daimî kılar! Çünkü ilahî mesajın (hükümlerin) kaynağı O’dur!” (13/38-39).

     Onlar sözü dinler ve en iyisine uyarlar!” (39/18).

 

(1) Bkz. COŞKUNSU,  Zeki;  Tanrım Konuşmalıyız;  Lütfen,  Mümkünse Hemen!”, - Monolog - ss.

    92-95, ÇizgiKitabevi Yay., Konya, 2015.

(2) Bkz. WHITEHEAD, Alfred Nort; “Process and Reality, An Essay in Cosmology”, pp. 318, 529,   

    Sixth Printing, The Macmillan Company, New York, 1967.

(3) Bkz. GÜLER, İlhami(Prof. Dr.); “Sabit Din Dinamik Şeriat”, Ankara Okulu Yay., Ankara, 1999.

(4) Bkz. GÜLER, İlhami(Prof. Dr.); “Kur’ân’ın Ahlâk Metafiziği”, s. 118, Ankara Okulu Yay.,

    Ankara, 2013.

(5) Bkz. NIETZSCHE, Friederich; “Tarih Üzerine”, çev. Nejat Bozkurt, s. 67, İstanbul, 1996.

(6) Bkz. WHITEHEAD, Alfred Nort; Process and Reality, An Essay in Cosmology, p. 529, Sixth

    Printing, The Macmillan Company, New York, 1967.

(7) Bkz. a.g.e; p. 318, Sixth Printing, The Macmillan Company, New York, 1967.

Zeki COŞKUNSU



651 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ!
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ?
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM)
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor!
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!?
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!”
 Devamı