• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Tuba Çiçek
Avrupa’da Bir Ülke, İzlenimlerim
31/01/2023

30.05.2009                                                                  

Saat: 20.32 Stuttgart Almanya

Şu an trendeyim, karşımda eğitim için Almanya ya gelmiş kız kardeşim, elimde not defterim gezip gördüğüm ve şimdi geride kalan bir şehrin bende bıraktıklarını kendimce analiz ediyorum.

Bu şehir üzerimde neler bıraktı veya bana neler anlattı, kafamda oluşan resmin kritiğini yapmak istiyorum kendimce ve yine kendime.

Burasıda Almanya'nın diğer şehirleri gibi gelişmiş ekonomisiyle, sanayisiyle, mimarisiyle, sokak ve caddelerinin düzeni, temizliği ile gelişmişlik nasıl olur onu gözlemliyorum.

Bunların dışında en önemlisi de insanların tavır ve davranışlarındaki rahatlık, sadelik. Genel anlamda baktığımda eğitim düzeyinin ileri seviyede olması insanların tavır ve davranışlarına yansımış.

Bu ülke gibi bu şehrin insanları da “çarpık” değil gibi. Bu durumdan sunu çıkarıyorum: çarpık kentleşme diyoruz ya bazı şehirlere bakarken ve sonra o şehrin- kentin yöneticilerine, idarecilerine, halkına-insanlarına genel bir göz atiğimiz zaman insanları da tıpkı şehirleri gibi tavır ve davranışlarıyla çarpık.

Yâda muhteşem bir nizama sahip olan bir şehirde ise hukuk, eğitim, ekonomi adalet muhteşem bir düzen içinde, ülkenin yöneticileri de bu düzenin bir memuru gibi mutedil, halkada sirayet etmiş bu adil iklim.

Buradan su sonuca varabiliriz; bir ülkede o ülkenin şehirlerini gözlemlerken o şehir yâda ülkenin yönetenleri ve hatta insanları hakkında da bilgi sahibi oluruz.

Çarpık bir şehirden nasıl düzgün düşünen, hareket eden yöneticiler, mimarlar, mühendisler, halk- insanlar bekleyebiliriz ki istisnalar hariç. “Görünen köy kılavuz istemez” misali her şey ayan beyan bir şehrin siluetine serilmiş iken.

Eleştirmeden önce çarpık şehirlerdeki çarpıklaşmış insan davranışlarını,  ülkeyi, kenti o ülkenin ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal, sanatsal sermayelerini öğrenmek lazım.

Bir ülkede bu sermayeler, fırsatlar halka adaletlice yayılmamışsa ve insanlar sınıfsal ayrıma tabi tutuluyor ise o ülke insanlarını suçlayamayız suçlar isek insafsızlık olur kanaatindeyim.

“İnsani yasat ki devlet yaşasın” insanın müreffeh yaşayamadığı bir ülkede devlet nasıl yasayabilir ki.

Bu anlamda Almanya” ya baktığım zaman düşünsel (felsefi) anlamda dünyaya mal olmuş birçok filozofun çıktığı bir ülke burası felsefenin adeta kalesi.

 

Düşünce sarraflarının yasadığı ülke burası ve bu Felsefeci filozofların Örneğin; Marx, Kant, Hegel, Shiler, ve aklıma gelmeyen onlarca filozof ve düşünür, entelektüel bunlar sadece teori üretmekle yetinmemişler. “Ütopya” demişler, “Güneş Devleti” demişler ve ben şuan Almanya” da bu düşünürlerin ütopyalarının birçok manada gerçekleştiğini görmekteyim.

İnsanların özgür, rahat kimsenin bir başkasının en basit anlamıyla giyim tarzına, konuşmasına aldırmadan ve kendilerine sunulan yasama adeta şükür getirerek ve bu durumu benimsemiş olarak yasadıklarını görüyorum.

Bu ekonomik refah, toplumsal düzen, sosyal devlet ilkesinin adilce dağılımı ve siyasetçilerinin dahi memur mantığıyla hareket etmesi nedeniyle tüm üçüncü dünya ülkeleri yâda geri kalmış veya gelişmekte olan ülke insanları bu ülkelerde yasayabilmek için her yolu deniyorlar. Çarpıklığa izin vermeyen, sıkı, denetimli yasalarının verdiği güven nedeniyle.

Çoğu yasa tanımaz ülkeler ve onların vatandaşları ise sınırları zorlayarak bu ülkelerde yasamak için çok caba sarf ediyorlar.

Ve ben bugün bu filozoflardan birinin evine gittim. Hegel Felsefe tarihinde yer edinmiş unlu bir isim. Onun evini gezerken müthiş etkilendim. Çünkü 18 yüzyıl da yasamış bu filozofun dünyaya yayılan fikirlerinin üretildiği evini görmek beni çok etkiledi.

Ve bende onun gibi, onlar gibi aydınca bir vizyon ile düşünmek istedim.

O yeteneğe ve o sabra sahip olmak ve hatta onları bile aşmak istedim.

Ülkem adına bir ütopya yazıp, onun gerçekleşebileceği hayallerine daldım tren bizi menzilimize taşırken…



391 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bu Toprağın Üzerinde ve Bu Zindani Gökyüzünün Altında - 12/05/2023
“İnsan kendisini bu toprağın üzerinde ve bu zindanı gökyüzünün altında yalnız ve yabancı görüyor. Bu evin kendi evi olmadığını biliyor.’’
Ortaya Karışık: Müslümanlık, Çağdaşlık, Milliyetçilik - 25/05/2022
Tıpkı Ömer Hayyam’ın dizelerinde ifade ettiği günlerdeyiz. Bir elde kadeh bir elde kuran bir helaldir işimiz, bir haram şu yarım yamalak dünyada ne tam kâfiriz ne tam Müslüman
Çocuk Yaşta Evliliğe İlahî Hikmet Kılıfı ve Talak Sûresi 4. Âyet - 08/08/2020
Çocuk Yaşta Evliliğe İlahî Hikmet Kılıfı ve Talak Sûresi 4. Âyet
İnsanın Bitmeyecek Sorgusu - 07/10/2019
....
Bir Ortadoğu Tasavvuru - 01/09/2019
Erdemli şehrin yöneticisinin amacı; kendisine ve halkına gerçek mutluluğu vermektir. Zenginlik ve zorbalıkla yönetmek, erdemli yönetimin özelliklerinden değildir.
Derin Devlet Fosillerinin, Ayak takımını Diriltişine Dair - 23/04/2019
Fosil kelimesinin mecaz anlamı: Düşünce, yaşayış biçimi bakımından çağın gerisinde kalmış, örümcek kafalı, yeniliği kabul etmeyen, edemeyen kimselere söylenir.
Çürümüşlük ve İslamofobi Stigması - 18/03/2019
...
Aydınların Issız Yolculuğu - 15/03/2019
Kurulu düzeni, egemen siyasi düşünceyi ve onların güç ardına sığınarak uyguladıkları zulmü, haksızlığı aydınlatıcı felsefi düşünceye dayanan cümleleriyle yerle bir eden filozoflar, âlimler, bilim adamları diğer bir tabir ile aydınlar yüzyıllar...