Ölüm orucunda mahkûmun bedeni bir savaş alanına dönüşür. Onun üzerinde her türden kuvvet birbiriyle mücadele etmektedir. İşaretin, çağrının, beyanın bedenidir o. Varlığın dokunabileceği, erişebileceği, gezip tozabileceği tek yüzey onun görüntüsü, var olabileceği tek derinlik onun iç organlarıdır

tu masîyeke avêl î | di bêhna xwe de fetisî...

“Pirahaların hayatı benim düşünme biçimimde devrim yaptı. Her şart altında mutlu olmayı öğretti”. Daniel Everett

Ülkemizde 7'den 77'ye uzanan bütün yaşlarda kitap okuma sorunu vardır. Maalesef okumuyoruz; tembelliği, aylaklığı, gevezeliği, TV izlemeyi her şeyden çok seviyoruz. Kitaba köşeye atılmış bir hiç muamelesi gösteriyoruz.

Tam 21 yıl önce bugün, yani 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak otelinde tam 33 aydın hayatını kaybetti.

Yeterince bilgi edindiğinde ve onu attığında o zaman cehalete erişilmiştir.

tekçi anlayışla yapılan her türlü eylemi iyi kötü mazur gören, aksi fikrin ürettiği tüm bileşenleri önyargı ve otomatik reddiye sistemi ile alt eden bir zihniyete özeleştiri...

Ak Parti bizimdir. Bizdendir. Bünyemizin ürünüdür. Kendi canavarımızdır. Halka ve hakka ait olması gereken otoritenin, parti çevresinde yoğunlaşmış bir azınlığın kibirli tekeli haline geldiği, baskın karakteristiği fırsatçılık, ikiyüzlülük ve yağcılık olan ehliyetsiz bir küçük adamlar azınlığının hegemonyasını finanse eden, itirazsız kabul etmeyen herkesin yaşam hakkını zorlayan ve ülke bünyesinin dilini kullanarak bünyeyi sürekli kandıran bir oligarşi piramidi. Kendisinden başka hiçbir Müslüman kurumun ayakta kalmasına izin vermeyen bir piramit.

Aile şiddetinden çocuk işçiliğine, çocuk yaşta evlendirilmekten önlenebilir hastalıklara, beslenme düzensizliğinden insani koşullarda olmayan koşulların yol açtığı kazalara… Çocuklarını öldüren bir sistemin içinde öldürülmemiş çocuklar olarak yaşıyoruz.

Yüzyıl ölümün yüzyılı, ölüm bizzat bize dönük, her bir insanın kırk kez öldürülmesine yetecek kadar imkana sahibiz, silahlarımıza ne yapacağımızı şimdiden bilemiyoruz, binalar artık bize yetmiyor, dağları ayırmaya başladık bile, ölüm araçlarımız toprağın derinliklerine yığılıyor.