• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Bilmiyorum

Chandra Mohan Jain


Ve aynı şey her şeyde olur. Upanishad'lar ya da Lao Tzu ya da İsa ya da Buda; onların hepsi bilginin işe yaramadığını öğretir. Sadece daha çok ve daha çok bilgili...


Bilgili hale gelmenin pek bir yardımı olmaz. Çok faydası olmamakla kalmaz, bir engel halini alabilir. Bilgiye ihtiyaç yoktur ama bu cahil kalmalısın demek değildir. Cehaletin gerçek olmayacaktır.

Yeterince bilgi edindiğinde ve onu attığında o zaman cehalete erişilmiştir.

O zaman sen gerçekten cahil olursun; Sokrat gibi birisinin söyleyebildiği gibi: "Sadece bir şey biliyorum bu da hiçbir şey bilmediğimdir." Bu bilgi yahut bu cahillik — ona istediğin ismi verebilirsin— bütünüyle farklıdır, niteliği farklıdır, boyutu değişmiştir. Hiçbir zaman herhangi bir bilgiye sahip olmadıysan sadece basitçe cahilsen, cehaletin bilge olamaz. O bilgelik olamaz; o sadece bilginin yokluğudur. Ve özlem içeride olacaktır: Nasıl daha çok bilgi edinmeli? Nasıl daha çok bilgiye sahip olmalı?

Çok fazla bildiğinde —kutsal kitapları bildiğinde, geçmişi, geleneği bildiğinde, bilinebilecek her şeyi bildiğinde— o zaman birden hepsinin gereksizliğini (burada ilahi sözün gereksizliğine değil, öğrenme motivasyonunun arkasındaki mekanikliğe vurgu yapılıyor) fark edersin, ansızın bunun bilgi olmadığını fark edersin. Bu ödünç alınmıştır.

Bu senin kendi varoluşsal deneyimin değildir, bu senin bilmek için geldiğin şey değildir. Başkaları onu bilmiş olabilir, sen basitçe onu elde et. Senin elde edişin mekaniktir. O senin içinden çıkmamıştır, o bir gelişim değildir. O sadece başka kapılardan edinilmiş çöplüktür, ödünç alınmış, ölüdür.

Unutma, bilmek sadece sen bildiğinde, o senin doğrudan, dolaysız deneyimin olduğunda canlıdır. Fakat sen başkalarından bildiğinde bu sadece hafızadır, bilgi değil. Hafıza ölüdür. Çok topladığında —etrafındaki tüm kutsal kitaplar, bilgi zenginliği, kütüphaneler zihninde sıkışmıştır ve birden sen başkalarına ait bir ağırlığı taşıdığını fark edersin, hiçbir şey sana ait değildir, bilmiyorsundur— o zaman onu bırakabilirsin, tüm bu bilgiyi bırakabilirsin.

Bu bırakma ile içinde yeni türden bir cahillik ortaya çıkar. Bu cehalet cahile ait olan cehalet değildir. Bu bilge bir adam, bilgelik böyledir.

Sadece bilge bir adam, "Bilmiyorum" diyebilir. Ancak "Bilmiyorum" derken o, bilgi için yanıp tutuşmuyordur, o sadece bir gerçeği dile getiriyordur. Ve sen tüm kalbinle, "Bilmiyorum" diyebildiğinde, tam o anda gözlerin açık hale gelir, bilmenin kapıları açılır. Bütünüyle "Bilmiyorum" diyebildiğin an bilmeye muktedir hale gelmişsindir.

Derleyen: Ensar Üzümcü

  
1475 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın