• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
yapay tarih ve gerçeküstü kölelik

yapay tarih efsaneleri

tarih yanıltıcıdır. insanlık tarihi, insan hafızasının eseri; geriye kalan tarih ise efsane ve tatminkar duyuların birebir yansıması halindedir.

tarihin tek inandırcı noktası yine tarihsel anekdotlardır. anekdotlar yakın tarihi içerdiği için insanı ve güncel sosyal hayatı birebir ilgilendirir. bu bağlamda insanı ve sosyalitesini ilgilendirmeyen sadece milliyetçi, anlaşılmaz duyguları tatmine dönük olan hikayeci, efsaneci, bağdaşımcı tarihin insanlık için pek bir faydasının olduğunu söyleyemeyiz. sözüm ona kendinden binlerce yıl önce yaşamış ya da yaşadığı varsayılan bir topluluğu kendisiyle bağdaştırma alışkanlığı, toplumlar için resmi bir hastalıktan başka bir şey değildir. böyle bir eylem veya düşünce o bağdaştırılan toplumun geçmişine, şimdisine ve geleceğine hiçbir katkı sunmaz. sadece yalancı ve anlaşılmaz bir tatmin duygusu bırakır. bu milliyetçilik olarak isimlendirilen egosal zihniyetin mantık dışı işlediğinin bir resmi olarak çıkar karşımıza.

hal böyleyken tarihin sömürgeci yanının henüz tarihsel ve toplumsal bağlamda toparlanamamış halklar üzerinde etki yaymasını da anlaşılır bulamıyorum. bu bulaşıcı hastalığı, o tarih sömürgecisi zihniyet adeta görünmez bir şırınga ile bulaştırır hedef topluma. bu sayede alt edemediği düşmanını kendine benzeterek düşmanın farklı yönlerini egale eder, onu etkisizleştirmeye çalışır.

oluşturan her yapay anekdot, bir toplumun kendi gerçeğinden uzaklaşmasının birer kanıtıdır. bu bakımdan rivayet ve hikaye tarihinin toplumlara basit egosal duygular dışında hiçbir fayda sağlayamayacağını aksine zarar vereceğini belirtmekte fayda var.

gerçeküstü fikir köleliği

insanı diğer canlılardan ayıran yegane özelliği yeni fikirler üretme konusundaki yaratıcılığıdır. bu özellik aynı zamanda insanı sadece canlılardan değil diğer insanlardan ayıran bir özelliktir. bu bakımdan her insanın bir fikir üretme altyapısına sahip olduğunu söylemek haksızlık olmaz herhalde.

insanlık tarihi ise aslında fikirler tarihidir diyebiliriz. fikirlerin çatışması, bağdaşması, reddi, kabulü, basitliği, karmaşıklığı, gelişmesi insanlık tarihini birebir ilgilendiren baş etmenlerdir. insan doğası gereği hep daha iyiye ulaşma isteği içindedir. tarih boyunca elde edilen dokümanlarda, tarihsel kalıntılarda insanlığın devamlı yeni arayışlar içinde olduğunu görebiliriz. 

görebildiğimiz tarihe baktığımızda ise insanların fikir bazında oldukça farklı olduğunu, kutuplaştığını ve bunları bir üst duygu anlamında kabul ettiğini farkedebiliriz. insanlar fikir üretme konusunda bir sıkıntı yaşamaktadır. ve bu sıkıntıyı kendinden öncekilerin fikirleri ile giderip kendi fikir özürlerini kapatmak için o fikrin sahiplerini tanrılaştırma, o fikirleri tabulaştırma endişesine düştüklerini görürüz. günümüz toplumlarında iyi, kötü, yararlı, zararlı tüm fikirler için bu bir kural haline gelmiş durumda.

bugün birçok ideolojik akıma baktığımızda, bu fikir akımlarını oluşturan değişmez etkenlerin hep var olduğunu ve bu fikirlerin monarşik veya oligarşik kişiler ekseninde olduğunu görebiliriz. kendi fikir yürütme ve yaratma yetisini bastıran topluluklar, bu tür gizlenmelerle kendi tabusal tanrılarını oluşturup değişmez ayinler gibi fikri mücadele içine girişirler. kahraman yaratma psikolojisi aslında fikir özürlülüğünün bir sonucudur.

oysa ki bir fikri, bir mücadeleyi savunmak için bir kahramana ihtiyaç yoktur. somut veya soyut olsun insan ve toplumsal hayat her biri değişken birer faktördür. bu faktörleri basitleştirerek, kişiye veya bir fikre indiregeyerek bir gelişim elde edilemez. fikirler alınsa bile, bu fikirlerin sahiplerini fikrin kendisi ilan ederek bir çözüm elde edilemez. unutulmamalıdır ki fikirleri üreten insan değil, toplumsal hayat ve şartlardır. ve bu şartlar devamlı değişmektedir. bu bağlamda fikirler de insanlar gibi ölebilir ve değişebilmektedir. hayat nasıl ki kendini her an yeniliyorsa fikirler de aynı şekilde yenilenmelidir.

insanların hayran kaldığı, anlamadığı şeyleri veya kişileri putlaştırma, kahraman ilan etme hastalığı tarihler boyunca sürmüştür; korkarım ki son ana kadar devam edecektir. lakin bize kalan cebimizdeki, bahçemizdeki, masamızdaki putları yıkıp tamamen kendi fikir üretkenliğimizi kullanarak bu fikir köleliğinden kurtulmaya çalışmaktır. ancak o zaman gelecek için umutlu bir söylemde bulunabiliriz.

mahmut tarık | tabusal @2011

 

  
1647 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın