• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Cesim Taş
Tarih, Tahakküm, Disiplin ve Kışlalar-1
27/02/2015

İnsan, egemen olmak istedikçe, hapsetmek istedikçe, doğa, canlı üzerinde tahakküm kurmak istedikçe kendisi tahakküm altına alındı ve egemen olundu.



Özellikle tahılı ıslahı ve tahılın tarladaki tek tipleşerek insan karşısındaki hazrola geçişi insanda ciddi anlamda bir egemen olma iştahı kabartacaktı. Tahıl onu eken tarafından adeta bir askeri disiplin ve itaat sürecine tabi tutularak kendi doğal ve özgür yaşamından alınarak tahakküm altına alınmıştır. Bu tahakkümden karlı çıkan insan, özellikle de kendisine itaat eden tahılı kendi hapishanesine doldurduğu andan itibaren ilk kölesi karşısında zaferini kazanmış olacaktı. Hapishanede (tarla ve depolar) insana yenik servet taneleri yan yana, alt alta üst üste yatmaktadır. İstediği zaman yemekte insan, istediği zaman satmakta veya rüşvet olarak, hediye olarak kullanmaktadır.

Tahılın insana boyun eğmesi, bir kışla disiplini ile sonuçlanması, bitkiler üzerinde etkili bir egemenliğin kurulduğu deneyiminin ardından sıra hayvan üzerindeki egemenliğe gelecektir. Yerleşik yaşam öncesi, dolaysı ile tarım öncesi insan hayvan ilişkisi av ve avcılık temelindedir. İhtiyacı kadar avlar gerisine dokunmazdı. Âmâ tahılın kışla disiplini ile dize getirilip yerleşkelerin kurulması ile beraber, bir bolluk süreci yaşanmış ve bu bolluk süreci ile beraber “artık ürün” belirmeye başlayacaktı. Artık ürün ve çiftçinin yedek mahsulüne yapılan hapishaneler(depolar) ın benzeri hapishaneler(ahırlar) hayvanlar için kurgulanıp yapılmaya başlanmış ve bundan itibaren ihtiyaç fazlası hayvan yakalanma ve ıslahına gidilerek köleleştirilmiştir hayvanlar. Hem taşımacılık ve savaşlarda kullanmış, canı istediğinde kesip yemiş, canı istediğinde besleyip satmıştır.

Bireyin doğa üzerinde deneyimleri yolu ile edindiği tahakküm keyfi giderek boyutlanıp disiplin teknolojilerini içinde barındıran bir iktidar kurma gerçekliğine dönüşecekti. Avcılık –toplayıcılık sürecinde birey, kendi dışındaki canlıya(av) gereksinimlerini karşılayacak şekilde yaklaşmış ama tarım süreci ve elde ettiği devasa artık ürünle beraber artık doğa üzerinde parselleyerek, çitleyerek sahiplenme ve kendi egemenliği doğrultusunda disipline etmeye gitmiştir. Disiplin teknolojileri geliştikçe insanın doğa ve canlıya yönelimi daha tahripkâr ve yıkıcı olmaya doğru evrilecektir. Hayvanların disipline edilerek ahır denen hapishanelere tıkılması ile beraber hem stok halinde et, deri, boynuz sahibi hem de tarlada, bağda kullanılan işgücü ve de ulaşımda daha etkin kullanım olarak sömürü boyutlandı. Mülkiyete dayalı biriktirme ve çitleme doğanın birey karşısında disipline edilerek hizaya girmesi ve kendisine itaati, bireyi daha fazlasına sahip olma babında daha bir hırslandırıp saldırtmıştır doğaya. Daha fazla toprak elde edilmeli, daha fazla toprağa tecavüzle ıslah ettiği tohumlardan artık ürün almalı ve daha fazla hayvan sahibi olmalıydı.

Mülkiyete dayalı saldırganlıkla doğa ve canlıya yönelim hızlı bir değişim ve dönüşümü de dayatacaktı. Hızla gelişen, daha donanımlı yerleşkeler ve hızla gelişen sermaye birikimlerine bağlı olarak toplumda katmanlaşmaya dayalı bir toplumsal doku ortaya çıkmakta idi. Bu toplumsal dokunun ana merkezinde tapınak ve tapınak yöneticileri, çevresinde ise bu kast”a yakın olan servet sahibi ayrıcalıklılar oluşacaktı. Toplumsal artık ürün tapınak ve tapınak yöneticileri tarafından kontrol edilmeye ve topluma dağıtımı yapılarak fazlası tapınak depolarına kaldırılacaktı. Bu bir yandan toplumu ciddi anlamda itaat altına almış bir iktidar gücünün varlığı bir yandan da bu iktidar gücünün yönlendirmesi ile toplumsal bir üretimin kontrol altına alınarak toplumsal çark döndürülmüş olmakta idi. Dönen bu çark bir yandan tapınak ve yöneticilerini ve o kast” yakın olanları ihtişamlı bir yaşama kavuştururken toplumu da askeri anlamda bir kışla disiplini ile çalışmaya ve üretmeye sevketmişti. Özellikle ekim dikim işlerinden daha fazla verim alabilmek ve kurak geçen süreçlerde açlıkların yaşanmaması için daha fazla ürünün kaçınılmaz olduğu gerçeği sulama tekniklerinin daha hızlı bir şekilde devreye sokulmasını gereksindirmiştir. Sümer’de başlayan bu kapsamlı toplumsal döngü, toplumun bir bütün olarak tapınak etrafında kenetlemiş ve bu birlik ruhu ile beraber sulama kanalları başta olmak üzere, tapınak inşa etmeleri gibi işleri askeri bir nizam içerisinde yerine getirmişlerdi. Rahiplerin emri altında kışlada disipline edilen bu toplumsal askeri ruh ile sulama teknikleri geliştirilmiş ve doğaya, suya müdahale ile ıslahsal yığınla sonuçlar elde edilecekti. Sulama teknikleri ve suyun disipline edilerek akışına yönelen insan, tarladan daha fazla ürün kaldırmış, Rahipler ve çevresindekiler daha fazla sermaye biriktirmeye başlamışlardır.

Biriken daha fazla sermaye, toplumu daha fazla ıslaha tabii tutmaya ve toplumun da doğa ve canlıyı ıslah ederek daha fazla artık ürün elde etmeye yöneltecekti. Daha fazla tahıl, daha fazla hayvan, daha fazla vergilendirme için bir yandan kentleşmeye doğru adımlar atılacak bir yandan da yerleşkeler arasındaki mesafeleri kısaltmak ve hızlı iletişim sağlayarak tapınak kastının istediği ürünlerin daha hızlı tapınağa akışını sağlamak için hızlı yol açmalar ve özellikle at ve araba ile hızlı bir ağ kurularak tapınağa uzak yerleşkelere ulaşılmış ve o yerleşkelerden akıtılmıştır servetler merkeze. Yolların ıslah edilerek insan emrine girmesi ve tapınak çevresinde başlayan kentleşme ile beraber daha komplike bir toplumsal doku da belirecek ve daha fazla güvenlik, daha fazla disiplin, daha fazla itaat. Bunları sağlamak üzere tapınak ve çevresindeki yönetici kast durmadan mitolojilerden örülü tanrısal buyruklar iletecek topluma ve toplumdan itaat sağlanacaktı. Kentlerin kurulması ile beraber doğa daha fazla disiplin altına alınmış olacaktı çok doğal olarak. Güvenliği saplamak üzere kent çevresinde kazılan hendekler, çekilen duvarlar, kaleler, şatolar ve tapınaklar bu işlerin başında gelenlerdi. Doğanın ıslahı ile beraber ciddi bir korucu ağına da gereksinim duyulmakta idi. Dışardan gelen hayvan veya barbar birtakım unsurların saldırılarından bunca servetleri ve yapıları korumak kaçınılmazdı. Tapınak ve sarayları, Kaleyi korumak. Bu koruma görevi için avcı kültüre sahip erkek uygun görüldü. Silahlı olan avcılardan oluşan ilk kent koruma ordusu işte bu minval üzere işe başlayacaktı. Dışardan gelebilecek her türden saldırıya fiziki gücü ve oku, yayı mızrağı ile karşı koyacak güçlü ,kuvvetli bir ordu idi bu. Bu ilksel ordu kent çevresinde koruma başladıktan sonra çok doğaldır ki fazlaca zaman ayıramayacaktı avlanmaya veya ekim dikim işlerine. Bundan dolayı bu kesimler kentten, kendileri için gereksinimlerini karşılamalarını talep ettiler. Talepleri kabul edildi, ve bu kesim artık profesyonel bir tetikçi grup olmuştur. Toplumun koruma ordusu. İlk askeri anlamda örgütlü işlev bu kesimce yerine getirilmiş olacaktır.

Buraya kadar insan ve doğa ilişkisinin tecavüz-ıslah ve tahakküm altına alma şeklinde sürüklendiği gerçeğini görmeye çalıştık. Toprağın tecavüzle ıslah edilip ekilip dikilmeye uygun hale getirilmesi ve itaat altına alınması. Tohumların ıslah edilerek disiplin altında tarlada insan karşısında askeri nizamda olduğu gibi hazrola geçmesi ve insanın iktidarına boyun eğmesi. Hayvanların tüm doğal koşullarına yapılan sistematik tecavüz ve disiplin altına alınarak köleleştirilmesi, tutsak edilerek insanın hizmetine sunulması. İlk sermaye odaklarının belirmeye başlaması ve bu odak tarafından toplum ve doğanın disiplin edilmeye çalışılması. İlk askeri unsurların boy göstermesi ve toplumu, yaptıkları görev karşılığında haraca bağlayarak günümüz modern orduların ilksel işlevlerini yerine getirmeleri.

Mezopotamya’da boy veren ilkellikler ışığında çıkarsayabildiklerimizi, bilimsel birtakım araştırmalar, tarihsel doküman ve arkeolojik bulgularla elde ediyoruz elbette ki. Bu arkeolojik bulgular içerisinde yer alan Sümer tabletlerinin çözümlenmeleri ile beraber bu karanlık süreç hakkında bir nebze de olsa fikir edinmiş oluyoruz. Sümer yapılanması ve tapınak kültü ile beraber kurumsallaşan askeri nizam toplumunun ilksel evreleri hakkında az çok bir açılım yapmıştık.

Toprak-tohum-hayvan üzerinde kurumsallaşan disiplin ve tahakkümle beraber uygulamaya konulan askeri koruma. Servet ve sahiplenme hırsı ile başı dönen insan durmadan bulunduğu konumlanmanın sahasını genişletiyor ve daha fazlasını talep ediyordu doğadan. İhtişamlı yaşama kavuşan tapınak ve saray efradının bu gereksinimlerini karşılamak üzere başka coğrafyalardan ithal ürünlerin kaçınılmazlığı ilksel ciddi anlamda tahripkâr, yıkıcı ve yayılmacı savaşları da gündeme getirecektir. Özellikle Sargon döneminde bu gereksinim üst boyutlara ulaşmış ve Sargon komutasında yaklaşık 4.500 savaşçı uzmanlık olarak savaş sanatı ile uğraşmaya koyulmuş, kentlere yapılan saldırılar kent yıkımları ve ciddi katliamlarla sonuçlanmıştır.

Cesim Taş | tabusal



1045 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kent-Küreselleşme -Dijital Hapishane - 15/09/2018
“Kendini öne çıkaran iktidar,bireyin oluşmasını engellemiştir;oysa karanlıklara çekilen modern iktidar herkesi bireyselleştirmek istemektedir;çünkü bireyselleştirmek,gözetim altında tutmak ve cezalandırmak,yani egemen olmak demektir”.
Tarih, Tahakküm ve Eğitim -3- - 19/11/2015
SUMMERHILL OKULU
Tarih,Tahakküm ve Eğitim -2- - 16/08/2015
EĞİTİMDE ÖZGÜRLÜKÇÜ ARAYIŞLAR
Tarih, Tahakküm ve Eğitim -1- - 09/04/2015
Ortaçağda Hristiyanların etkisiyle eski Yunan ve Roma’nın eğitim anlayışı değişmiştir. Romalılarla Hristiyanların anlaşamadıkları noktaların bulunması, kilisenin kendi okullarını açmasına neden olmuştur.
Tarih, Tahakküm, Disiplin ve Kışlalar-2 - 19/03/2015
KIŞLA DİSİPLİNİ VE KİŞİLİKSİZLEŞTİRME