• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Prof. Dr. Doğan Göçmen
Karl Marx'ın Dünyasını Yeniden Düşünürken
28/07/2025
KARL MARX'IN DÜNYA TASARIMINI VE TOPLUM KURAMINI YENİDEN DÜŞÜNÜRKEN
Doğan Göçmen
Birinci Dünya Savaşı'nın silahları gümbür gümbür patlayıp, yeri göğü sarsarken, Hegel'in Mantık Bilimi'ni okuyan Lenin'in Das Kapital'de Marx'ın felsefi bakımdan ne yaptığını görünce; 'Marx şimdiye kadar anlaşılmamıştır' dediği söylenir. Böyle benzer bir sözü çoktan beri benim de yeniden söyleyesim var. Özellikle 2 binli yılların başında Saf Aklın Eleştirisi'ni sakin bir kafayla ders amaçlı değil de analamk amaçlı yeniden okuyunca dilimin ucunda böyle bir cümle oluştu ve şimdi söylüyorum: Marx şimdiye kadar ya hiç anlaşılmamıştır ya da yarım yamalak anlaşılmıştır.
20. yüzyıl Marx'ın eleştiri yüzyılıdır. Neredeyse tüm yüzyıl ona yönelik üstü kapalı veya açıkça yapılan haklı ve haksız eleştirilerle doludur. Bu eleştiriler genellikle Marx'ın kavramsal-felsefi arkaplanı ortaya konmadan, hatta sıkça gizlenerek yapılmıştır.
 
Neydi Marx üzerine yapılan tartışmaların odaklandığı konular: Altyapı-üstyapı şeması, tarih felsefesi çerçevesinde formüle edilen belli başlı toplumsal formasyonlar ve nihayet determinizm tartışması. Determinizm tartışması Marx'a dair yürütülen tüm tartışmalara sirayet etmiştir. Bu konunun gerisinde Aristoteles'e kadar takip edilebilecek ve Leibniz ile birlikte yeniden formüle edilen, Kant'ta bir öntanıma ulaşan ve Hegel'de olgunlaşan bütünlük kavramı yatmaktadır. Marx'ın bütünlük kavramına felsefi bakımdan açıklık getirmeden bu konuda yapılan tüm tartışmalar ya yanlış ya da eksik tartışmalardır. Ve neredeyse bir yüzyıl boyunca Marx'a dair tartışıldı fakat bütünlük kavramına açıklık getirilmedi. Daha çok ya sahiplenildi ya da daha sık olarak reddedildi. Aynı şekilde zorunluluk-özgürlük kavramlarının Yeniçağda kazanmış olduğu içerik ve öz-görünüm ilişkisi. Marx'a dair yapılan tüm tartışmalar bu kavramlara felsefi bakımdan açıklık getirmeden yapılırsa onların çok verimli olacağını söylemek pek mümkün olmayacaktır.
Konuyu Engels'in bir belirlemesine getirmek istiyorum. Engels 1882 yılında yaptığı bir belirlemede "biz Alman sosyalistleri yalnızca Saint-Simon, Fourier ve Owen'den değil, aynı zamanda Kant, Fichte ve Hegel'den geliyor olmaktan gurur duyuyoruz" diyor ve bu mirasın muhakkak ortaya çıkarılmasını talep ediyor.
 
Das Kapital okunurken Saf Aklın Eleştirisi bağlamında neye dikkat etmeli? Biri Engels'in diğeri Marx'ın olmak üzere iki belirlemeye işaret etmek istiyorum:
 
1. Bilindiği üzere Engels özellikle modern filozofların felsefe yapma tarzından hareketle felsefenin temel sorusunun varlık bilinç ilişkisi olduğunu belirtir. Tüm Saf Aklın Eleştirisi ve Mantık Bilimi (Tinin Fenomenolojisi ile birlikte) bu sorunun çözümüne ayrılmıştır. Alyapı-üstyapı şeması bu temel yaklaşımın pratik bir soruna uygulanışıdır örneğin. Varlık altyapı, bilinç üstyapı. 
 
2. Bilindiği Marx 'üretim alanı zorunluluk alanıdır, özgürlük alanı zorunluluk alanının öbür tarafında yaptmaktadır' der. Bununla Marx ekonomi politiğin eleştirisi olan Das Kapital'in zorunluluk alanına dair olduğunu söylemiş oluyor. Özgürlük alanı üzerine yazılacak kitap yazılmamıştır. Bu nedenle Marx'ı okurken belki de bilinçli olarak oluşan bu eksiği dikkate alarak okumalı. 
 
Şimdi tekrar Kant'a dönelim ve Marx'ın Das Kapital'i kurgularken nasıl etkili olduğuna işaret edelim. Varlık bilinç ilişkisi bütünlüklü dünya tasarımı için gereklidir. Dünya tasarımı felsefi sistem olarak ortaya konabilir. Kant bu sistemin birbirini tamamlayan, biri diğerinin yarısı olan iki boyutunun olduğunu söylüyor. Bunlardan birisi doğadır, yani zorunluluktur, diğeri ahlaktıri yani özgürlüktür. Marx Das Kapital'i kurgularken Kant'ın bu belirlemesi temel alınır. Aynı şekilde bütünlük teorisi söz konusu olduğunda Kant'ın yine belirleyici olduğunu görüyoruz. Kant'a göre bütün "çoklu bilginin birliği"dir, yani bütün çokluğun birliğidir. Bu konuda Kant, Hegel ve Marx arasında en ufak bir çelişki bulunmamaktadır. Kant'a göre çokluk düzenlenmiş olmalıdır -ki bu ancak birlik ile elde edilebilecek bir şeydir. Kant'a göre birliği olmayan çokluk ancak yığılma olabilir -ki bu çokluk son derece anlamsız bir çokluk olacaktır. Burada Kant'ı aktarırken özellikle Saf Aklın Eleştirisi'nden yararlanıyorum. Öyleyse Das Kapital'i okudum anladım demeden önce kendimize yalnızca Mantık Bilimi'ni ve Tinin Fenomenolojisi'ni okudum mu diye sormamalıyız, aynı zamanda Saf Aklın Eleştirisi'ni okudum mu diye de sormalıyız. 
Tabi bir de Fichte var. Klasik Alman Felsefesi'nde yargı felsefesinden eylem felsefesine geçişi temsil eden filozof. Onun neyini okuduk ki Marx'ı anladığımızı iddia edelim.
 
Tabi bu söylediklerime akademik okuma kavramını temel ediniyorum. Bir sendika üyesi, bir işçinin politik gereksinimleri için Das Kapital başlangıç için tek başına yeterlidir.


15 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kral Marx, Demokrasi ve Faşizm - 18/07/2025
DÜRÜSTLÜK, HAKKANİYET VE FİLOZOF OLMAK - 23/06/2025
Rousseau, Delfi Tapınağı’nın girişindeki gnṓthi seautón yazıtında ifadesini bulan ‘kendini bil!’ buyruğunun, en önemli ve aynı zamanda en zor olan bir buyruk olduğunu belirtir.
İnsan İnsanın Kurdu mudur? - 03/06/2025
(Thomas Hobbes'u doğru kavramak, modern toplumda insanlık halini doğru kavramak anlamına gelmektedir.)