![]()
Prof. Dr. Doğan Göçmen
HEGEL, BİLGİ VE İNANÇ
07/08/2025 Doğan Göçmen Felsefe, en geç Immanuel Kant’tan beri inancın ancak bilgiye dayandırılabileceğini tespit etmiştir. Büyük Alman filozofu Hegel’in insanın ancak bildiğine inanabileceğini belirtmiş olması, felsefenin bu konuda tarihsel olarak ulaşmış olduğu nihai duruşunu ifade eder. Hegel’e göre çağımız artık bilgide kesinlik talebini basit bir şekilde tasavvurda bırakmak istememektedir, tersine kesinliğin düşünülmesi, geliştirilmesi ve bilinmesi gerekmektedir. Zira bilgi ancak o zaman bilgi olma önkoşulunu, yani belli bir şeyin bilgisi olma özelliğini yerine getirebilir. Bilgiye dayanmayan inanç tek başına içeriğin geliştirilmesine, zorunluluğun kavranmasına yetmemektedir. Hegel’e göre bu ancak “bilgi edinimi” (Erkenntnis) ile mümkündür: “Böyle bir zamanın gelmek zorunda olduğu tinin durup kalmayışında yatmaktadır; tinin en üst anı, fikir, kavram kendi hakkını talep etmektedir; tinin en genel olanı, en önemli özselliği onun asıl doğasıdır. İnanç ile bilgi karşıtlığı yaygın karşıtlık olmuştur. Onların ayrı olduğu kabul edilmiş geçerli olandır ve bu nedenle Tanrı hakkında hiçbir şey bilinemezdir. Eğer insanlara Tanrıyı bilmek ve bu bilgi edinimini ortaya koymak istediğinizi söylerseniz, bununla insanları korkutabilirsiniz. Fakat kendi özsel belirleniminde bu fark gerçekten boş bir şeydir. Zira inandığım ne ise, onu biliyorumdur da; bundan eminim; dinde Tanrıya ve onun doğasını yakından açıklayan öğretilere inanılır; fakat insanlar bilir de, bundan emindir. Bilmek demek, bir şeyi nesne olarak bilincinin karşısında bulundurmak ve ondan emin olmak demektir; ve tam da bunun aynısı aynı zamanda inançtır. Buna karşın bilgi edinmek, nedenleri, bilinen içeriğin zorunluluğunu, inancın içeriğinin de, dolaysız olan kilisenin ve duygunun otoritesini bir tarafa bırakır ve diğer taraftan içeriği de onun yakın belirleniminde geliştirir.” Öyleyse inanabilmek için bilmek gerekmektedir. Bilmek için ise bilgi içeriğinin geliştirilmesi ve böylece onun zorunluluğunun kavranması zorunlu bir koşuldur. Ancak böylece bilginin geçerliliği, yani iddia edildiği gibi gerçek olduğu kanıtlanmış olur. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Karl Marx'ın Dünyasını Yeniden Düşünürken - 28/07/2025 |
Das Kapital okunurken Saf Aklın Eleştirisi bağlamında neye dikkat etmeli? Biri Engels'in diğeri Marx'ın olmak üzere iki belirlemeye işaret etmek istiyorum: |
Kral Marx, Demokrasi ve Faşizm - 18/07/2025 |
… |
DÜRÜSTLÜK, HAKKANİYET VE FİLOZOF OLMAK - 23/06/2025 |
Rousseau, Delfi Tapınağı’nın girişindeki gnṓthi seautón yazıtında ifadesini bulan ‘kendini bil!’ buyruğunun, en önemli ve aynı zamanda en zor olan bir buyruk olduğunu belirtir. |
İnsan İnsanın Kurdu mudur? - 03/06/2025 |
(Thomas Hobbes'u doğru kavramak, modern toplumda insanlık halini doğru kavramak anlamına gelmektedir.) |