• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Caner Taslaman
twitter.com/ctaslaman
Metodolojik bir sorun olarak dini meseleler
02/02/2015

DİNİ MESELELERDE SORUNUN ÖZÜ METODOLOJİK, YANİ FELSEFİ BİR SORUNDUR

Birçok kişi temel sorunu 1-Ezber, 2-Arapça bilgisi olarak sunmaya çalışıyor. Elbette dini metinlerden ezberin olması ve Arapça bilmek önemli, ama temel sorun 3-Metodoloji belirleme sorunudur ve bu da felsefenin ilgi alanındaki bir sorundur. Dini meseleleri sadece fıkıhçı, hadisçi, tefsirci, hatta tasavvufçuların tekelinde görenlere -şimdilik- kısa bir hatırlatma:

1- EZBER
Birçok kişi dini meselelerdeki temel sorunu daha fazla ayet veya daha fazla hadis bilmek gibi ezberle ilgili bir soruna indirgemeye çalışıyor. Hatta bazı kimseleri “büyük alim” olarak sunmaya çalışanlar onların hadis hafızı olmalarıyla bu vasfı kazandıklarını söylüyorlar. Elbette mümkün olduğunca çok hadis bilgisi dini konuları tartışırken avantajdır ama unutmayın ki ufacık bir çipe bütün hadisleri yüklemek ve cebinde taşımak çok kolay; kişi istediği zaman buradan taramayla örneğin abdest veya köpek kelimesinin geçtiği hadisleri inceleyebilir, unuttuklarını gerekirse hatırlayabilir. Oysa asıl önemli olan hadislerin toplanması, aktarılması gibi süreçlerin incelenmesi ve hangi hadisin ne kadar güvenilir olduğu veya “haberi vahid” mertebesindeki hadislerin dindeki otoritesinin ne olduğunu belirlemektir. Bu ise metodolojiyle ilgili bir sorundur. Yanlış anlaşılmasın; metodolojiden kastım sadece Hanbelin, Buharinin, Müslimin metodolojilerinin ne olduğunu ezbere bilmek de değildir. (Bazı hadisçi, fıkıhçı, tefsirciler metodolojileri ezerlemeyi metodoloji değerlendirmesiyle karıştırıyor ne yazık ki.) Fakat bu metodolojileri değerlendirmektir; metodolojileri değerlendirme, kaynakların güvenilirliği ise FELSEFENİN ilgi alanındaki bir konudur, çünkü bu değerlendirmede asıl olan “TUTARLILIK” gibi ve bir kaynağın bilgi açısından güvenilirliği yani “EPİSTEMOLOJİ” gibi felsefi açıdan çok temel hususlarda ne yapıldığıdır.

2- ARAPÇA
Temel dini metinler Arapça olduğu için elbette Arapça bilmek de çok önemlidir. Ama anadili Arapça olanların ehli rey ve ehli hadis, Şii ve Sunni, Harici ve…. diye aralarında ayrıldıklarını unutmayın. Tüm bu ayrılıklarda gerçek sorunun çok az bir kısmı kelimelerin gerçek anlamının Arapçada ne olduğuyla ilgiliydi. Örneğin Hariciler recmin İslamda yeri olmadığını söylerken Arapça bir kelimeye farklı anlam vermekten ziyade Kuran’ın otoritesinin ne şekilde olacağıyla ilgili farklı METODOLOJİK bir yaklaşım benimsemişlerdi. Mutezile de ayrı bir Arapça lügata sahip değildi, fakat aklın dinle ilişkisi gibi konularda METODOLOJİK yani FELSEFEYLE ilgili yaklaşımlarında ayrılıyorlardı.

3- METODOLOJİ
Bugün İslam alemindeki farklı görüşlerde en temel sorunlar hep METODOLOJİK farklı yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. Örneğin İŞİD’in uygulamalarından biri olan mürtedin öldürülmesini veya Peygamberle alay edenin öldürülmesi gerektiği hükümlerini ele alalım. Bu tip gruplar fıkıhta ve hadis literatüründe var olan malzemeden hareketle bu hükümleri veriyorlar. Buna karşı Kuran’da mürtedlere atıf var ve hiçbir yerde mürted olduğu için öldürme yok; ayrıca Ali İmran 186’da alay edenlere sabretme var, başka birçok ayette alay edenlerin yanından uzaklaşma var ama alay edenleri öldürme diye bir hüküm yok. Yani asıl sorun Kuran ile hadis ve fıkıh arasındaki bu farklı gözüken ifadeler arasında kararın nasıl verileceği. Sorun ezberle ilgili değil; bahsettiğim malzemeye karşılık kimse “Kurandaki şu ayeti unuttunuz” veya “ benim hadis ezberimdeki şu hadis görüşleri değiştirdi” demiyor. Kimse de Kurandaki kelimelere farklı bir anlam verip “Kuranda mürtedi öldürme var” veya “Kuranda alay edeni öldürme var” diyemiyor, diyemez…. Veya Peygamberle alay eden Kab b. Eşrefin öldürülmesi hadisindeki şu kelimenin Arapçasını şöyle anlarsanız iş değişir diye kimse bir şey diyemiyor.

Kısacası temel sorun METODOLOJİKTİR (yani "usul" ile ilgilidir) ve bu yüzden TUTARLILIKLA ve ayrıca EPİSTEMOLOJİYLE ilgilidir ve bu yüzden bu sorun bal gibi de FELSEFİ bir sorundur. Bugün ilahiyat camiasındaki en büyük sorun da TUTARLI bir yaklaşımın olmayışı, hatta TUTARLILIK diye bir endişenin olmayışıdır. Bir gün camiasını mutlu etmek için en zayıf bir hadisle, bir gün sistemi mutlu etmek için Kuran’a da hadise de aykırı ama gelenekte mevcut bir uygulamayla (tarihselciliği metodoloji olarak benimseyerek), Fransa suikastinde Kab b. Eşref hadisini hiç “görmeden” Kuran’la ;yani kafasına göre her seferinde birbiriyle çelişik METODOLOJİLERLE hüküm veriliyor. İşin ilginci her seferinde havayı koklayarak ortamın istediği görüşün bu fetvacılarını halk “ciddi din bilgini” zannedebiliyor. .. Evet, buradaki en büyük sorun METODOLOJİYLE ilgili TUTARLILIKLA ilgili ve bu yüzden felsefenin ilgi alanında bir sorun……..

Not: Bu sorunları tespitle ilgili bir yazıdır, yoksa bir çözüm önerisi, yani bir metodoloji savunusu değildir.

Caner Taslaman | Tabusal



1065 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Din Felsefesi Açısından Entropi Yasası - 19/03/2017
Termodinamiğin ikinci yasası, evrenin en temel yasalarından biri olarak kabul edilir ve entropi yasası diye de bilinir. Bu yasa, evrende düzensizliğin sürekli olarak tek yönlü bir şekilde arttığını söyler.
Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında - 29/10/2016
....
Cennette Cinsellik ve Huri Meselesi - 14/03/2016
Hakkında çok konuşulan, din düşmanları tarafından istismar edilen bu konu hakkındaki görüşümü kısaca açıklayacağım. Öncelikle temel yöntemimi ortaya koymalıyım.
İslami Düşüncenin Metodoloji Sorunu - 27/01/2016
İslam tarihi içinde yapılan birçok tartışma, halkın pratik uygulamalarında değişikliğe sebep olmadığı için; zamanında çok ihtilafla, hatta kan dökülmesine sebep olan bu tartışmalar geniş Müslüman kitle tarafından unutulmuştur diyebiliriz.
Tanrı İnancı ve Evrim Çelişik İki İnanç mıdır? - 20/05/2015
Bazı teistler “Tanrı canlıları neden evrim ile yaratsın ki” diye sorabilir ama kanaatimizce hiçbir teist “Tanrı, istese de canlıları evrim yoluyla yaratamaz” diyemez ve “Tanrı canlıları neden evrimle yaratmasın ki” sorusunu da aynı şekilde sormak...
İnsanın Kökeni ve Fosiller - 16/03/2015
Aynı kemik parçalarından yapılan bu farklı çizimler, ‘insanın soyu’ hakkında yapılan çizimlerin ne kadar hayal ürünü olduğunu ve subjektivizmi yansıttıklarını göstermektedir.
Din Felsefesi açısından Entropi Yasası - 24/02/2015
Termodinamiğin ikinci yasası, evrenin en temel yasalarından biri olarak kabul edilir ve entropi yasası diye de bilinir. Bu yasa, evrende düzensizliğin sürekli olarak tek yönlü bir şekilde arttığını söyler.
Cahiliye Şiiri ve Kur'an - 02/12/2014
Kuran’ın cahiliye şiirinden (Kuran vahyedilmeden önceki Arapların şiirlerinden) etkiler aldığına dair iddialara bu yazıda cevap verilecektir.
Kur'an ve Bilim - 11/09/2014
*Kur’an, evrenin ve insanın varlık sebebini açıklayan ve anlamlı kılan Allah merkezli bir ontoloji sunmaktadır. Kur’an’ın -tüm İlahi dinlerle beraber- sunduğu ontolojiye alternatif rasyonel bir ontoloji sunmak mümkün değildir.
 Devamı