Din ile teskin etmeye çalışanların, dine rağmen teskin olmamaları; ya afyonu fazla kaçırmış olmalarından ya da karşılarındakilerin sürekli afyon istemelerinden kaynaklıdır. Sorunlara akılcı ve kalıcı çözümler sunması gerekenlerin en çok başvurdukları kaynağın din olması, bu kavramın doğru tahlil edilmesi ve iyi okunup araştırılması gerektiğini kaçınılmaz kılar.

İslam Dininin en temel kaynağı olan Kuran; doğruluk, adalet, merhamet, empati ve samimiyet kavramları üzerinde defaatle durmasına rağmen, ona inananlar tarafından en çok ötelenen, görmezden gelinen ve gündem dışı bırakılan erdemler olmuştur.

Bu erdemlerin; merkezinden koparıldığı ve devre dışı bırakıldığı siyaset, din ve tarih ne yol buldurur ne teskin eder ne de felaha erdirir. Bu yüzden dinin, milliyetin, tarihin ve siyasetin afyon olarak satıldığı metalar haline gelmesi bu erdemlerin geçer akçe olduklarına rahmeti çoktan okutmuştur.

Birey veya toplumların hak ve adalet arayışlarında, dinin bu hakları talep edenlere karşı kalkan olarak kullanılıyor olması o dinin gerçekliğini sorgulamayı gerektirir. Çünkü evrensel olduğu kabul gören bir din, hak ve adalet üzerinden hiçbir birey, toplum veya milliyeti kayırmayacağı gibi herkes için hak ve adalet idealini düstur edinir.

Dinin merkezinde olan adaletin varlığına iman edip “Hak Bana Rabbena Hep Bana” demek haramdır, günahtır ve aleni yalandır. Bu doğrultuda; belli bir din üzerinden, elde ettiklerini kendilerine meşru görenlerin, başkalarının aynı idealler üzerinden elde etmeye çalıştıkları haklarına şiddetle karşı olmaları; savundukları dinin afyon olduğunu gösterir. Dinin afyon halinden sakınmanın en vazgeçilmez yolu ise okumaktır, sorgulamaktır ve araştırmaktır. Bu yüzden;

Din üzerinden kazanılmaya çalışılıyorsanız dininizi, milliyetiniz üzerinden kazanılmaya çalışılıyorsanız milletinizi ve her durumda siyaset üzerinden kazanılmaya çalışılıyorsanız siyaseti; iyi okuyun, iyi sorgulayın. Bu esaslar dünya dinlerini, dünya milletlerini ve dünya siyasetini tanımanıza da yardımcı olacaktır. İyi bilinmelidir ki; bilgisizlik ve cehalet, birey ve toplumları yönetilmeye değil güdülmeye götürür.

Suat Kaynakçı @tabusal.com