![]()
Tuba Çiçek
Bu Toprağın Üzerinde Ve Bu Zindani Gökyüzünün Altında
12/05/2023 Dr. Ali
Şeriati derki: “İnsan kendisini bu toprağın üzerinde ve bu
zindanı gökyüzünün altında yalnız ve yabancı görüyor. Bu evin kendi evi
olmadığını biliyor.’’ 2009 yılı
Almanya trendeyim, çoğu kişi hayatin varlığını sorgular. Ben de bazen bu derya”ya
dalarım su an öyle anlardan birindeyim. Devam edelim
varoluşu düşünüp, tartışmaya… Hayat biz
insanlara verilen armağan midir? Yoksa bir ceza mı? Hayat; biz
insanlara verilen nereden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi bilmediğimiz iki
uclu (karanlık) bir serüven. Bize verilen
bu serüveni kim verdi? Birçok kişi
bu soruyu okuyunca bir yaratıcıya inanıyor ise kendi dilinden; Allah, Tanrı,
Huda, Rab, God der muhtemelen. Madem Allah Kâinatı;
insanları, dünyayı yarattı, neden kelimeler dışında ona ulaşamıyor, konuşamıyor
ve dokunamıyoruz? Kendimizce
anlamlar yükleyerek yasamaya çabalıyoruz. Yaşamı, ölüm
gibi bir gerçekliği telakki edersek karşımıza birçok düşünce çıkar mesela; “ebedi uykunun” (ölüm) varlığını düşünerek
dünya yaşamına çok bağlanamayız. Diğer taraftan ise ebedi uykuyu düşünerek
kendimizce bir şeyleri elde edememiş olarak yakınırız, bu yakınma durumu
kişilerde anksiyete (endişe, kaygı, korku) ye sebep olur. O nedenle
hayat zor ve kısa metrajlı bir zanaat, tabi anlayana. Önce farkındalık kazanıyoruz
çocuğuz, sonra birey olduğumuzun farkına varıyoruz. Birey olmak; ayaklarının
üzerinde desteksiz durmayı, bağımsız düşünmeyi gerektiren zorlu bir süreç. Aile
kültürümüz, sosyal çevremiz, kişiliğimiz ve hatta İçinde bulunduğumuz toplumun
hali pür melali de bizim hayat güzergâhında hangi yola sapacağımızı gösteren
bir pusula gibidir. Tabi bireyin
dışlandığı bir toplumda mecburen “Ben”i bırakıp biz oluyoruz. Tıpkı
bireyselleşmiş bir toplumda “Biz” in devre dişi kaldığı gibi. Sonra zaman
eskitiyor insanları, tıpkı eşyalar gibi; olgunlaşıyoruz. Merdivenin son basamağında
yaşlılık var, bir sure sonra dünyaya veda etme zamanımız gelmiş, kapıya dayanmıştır.
Bu minvalde,
Bab”Aziz / filminden kısa bir diyalog ile doğum, yasam ve ölüme dair devam
edelim. “ölüm sonsuzlukta düğünümüzdür!” “Hassan…
Seni bekliyordum.” “Beni mi bekliyordun?” “Ölümüme
şahit olman için.” “Neden ben?
Ben ölümden çok korkarım…” “Biliyorum.
Anne karnında karanlıktaki bebeğe denseydi ki: Dışarıda aydınlık bir dünya var,
yüksek dağlarla dolu, büyük denizleri olan, dalgalanan düzlükleri olan,
çiçekleri açmış güzel bahçeleri olan, dereleri olan, yıldızlarla dolu bir
gökyüzü ve alevli güneşi olan… Ve sen, bu mucizelerle yüzleşmek yerine,
karanlıkla çevrilmiş oturuyorsun… Doğmamış
çocuk, bu mucizeler hakkında hiçbir şey bilmediği için, hiçbirine inanmayacaktır. Tıpkı ölümü karsılarken
bizim gibi. İste bu yüzden korkarız. Ölüm nasıl olur da son olur Hassan oğlum,
benim düğün gecemde mutsuz olma. Sonsuzlukta olan evliliğimin zamanı geldi.” Tıpkı
Mevlana Rumi’nin ölümü bir düğün
gecesine (Şeb-i Aruz) benzettiği gibi. Tren
bizi rotamıza ulaştırdı ve ben kalemimi, not defterimi çantama bıraktım;
düşüncelerimle birlikte yola koyuldum. Hayat
devam ediyor… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Avrupa’da Bir Ülke, İzlenimlerim - 31/01/2023 |
Şu an trendeyim, karşımda eğitim için Almanya ya gelmiş kız kardeşim, elimde not defterim gezip gördüğüm ve şimdi geride kalan bir şehrin bende bıraktıklarını kendimce analiz ediyorum. |
Ortaya Karışık: Müslümanlık, Çağdaşlık, Milliyetçilik - 25/05/2022 |
Tıpkı Ömer Hayyam’ın dizelerinde ifade ettiği günlerdeyiz. Bir elde kadeh bir elde kuran bir helaldir işimiz, bir haram şu yarım yamalak dünyada ne tam kâfiriz ne tam Müslüman |
Çocuk Yaşta Evliliğe İlahî Hikmet Kılıfı ve Talak Sûresi 4. Âyet - 08/08/2020 |
Çocuk Yaşta Evliliğe İlahî Hikmet Kılıfı ve Talak Sûresi 4. Âyet |
İnsanın Bitmeyecek Sorgusu - 07/10/2019 |
.... |
Bir Ortadoğu Tasavvuru - 01/09/2019 |
Erdemli şehrin yöneticisinin amacı; kendisine ve halkına gerçek mutluluğu vermektir. Zenginlik ve zorbalıkla yönetmek, erdemli yönetimin özelliklerinden değildir. |
Derin Devlet Fosillerinin, Ayak takımını Diriltişine Dair - 23/04/2019 |
Fosil kelimesinin mecaz anlamı: Düşünce, yaşayış biçimi bakımından çağın gerisinde kalmış, örümcek kafalı, yeniliği kabul etmeyen, edemeyen kimselere söylenir. |
Çürümüşlük ve İslamofobi Stigması - 18/03/2019 |
... |
Aydınların Issız Yolculuğu - 15/03/2019 |
Kurulu düzeni, egemen siyasi düşünceyi ve onların güç ardına sığınarak uyguladıkları zulmü, haksızlığı aydınlatıcı felsefi düşünceye dayanan cümleleriyle yerle bir eden filozoflar, âlimler, bilim adamları diğer bir tabir ile aydınlar yüzyıllar... |