Mustafa Yıldırım
-
Ulus Baker’e Ziyaret - 2
26/11/2025 Ulus Baker’e Ziyaret - 2 kahvecinin garsonundan bir çay daha istedim biraz yorgun kuleyi izledim Galâta Kulesi’ne ‘yorgun kule’ derdim kolay mı? Sekiz asır olmuştu neredeyse yapıldığı günden beri bir muhafız gibi İstanbul’u gözetliyordu, sabah-akşam neleri görmemiş, nelere şahit olmamıştı ki o yılmadan, usanmadan dikilmiş İstanbul’u gözetlemişti yüzyılların yorgunluğu vardı üstünde ama en güzel hâlini 1940’lı yıllarda tepesine bir çatı yapılınca almıştı iyi ki de bir çatı yapılmıştı çatısız hâli de hani pek bir tipsiz ve patavatsızmış o da çok severdi burasını yorgun kule karşısında çay içmeye bayılırdı çayın kaynarlığı geçince birkaç yudum içtim kalan simitleri de yedim biraz da Ulus Baker’in kişisel hâllerinden bahsedeyim Ulus bir çılgındı desen, değil bir şaşkındı desen, değil bir saftı desen, değil bir meczuptu desen, değil hepsinden bir parça ama hiçbiri değil o, Halil Cibran’ın ‘Ermiş’ adlı kitabından çıkan bilge o, post-modern bir derviş o, Spinoza’nın bir havarisi saçı başı dağınık biraz uzun saçlı kendine hiç bakmayan sağlığını önemsemeyen pek aldırmayan tam bir melâmi dervişiydi o aynı kazağı yıllarca giymiş elbise alırken bedenini önemsemezmiş genelde kendine büyük gelen giysiler alırmış aldığı pantolonların bedeni bazen çok büyük olduğu için giydiğinde, belinden iple bağlarmış tam bir Samsun 216 tiryakisiymiş bazı derslerde bir paket sigara içtiği olurmuş kahve, votka ve rakı da vazgeçilmezleriymiş kahvaltı yerine genelde bira içermiş kafası çok çalıştığı için galiba midesinin isyanını pek duymazmış birisi hatırlatırsa yemek yermiş kendine bakmazmış dedim ya çoğu defe banyo yapmayı bile unuturmuş birisi hatırlatırsa banyo yaparmış kütüphanelerde çok zaman geçirdiği için üstü başı kütüphane kokarmış gözlüğünün camı düşmüş bir keresinde epey bir süre tek camlı gözlükle dolaşmış ‘gözlüğünün camı düşmüş,’ diyenlere ‘o benim sağlam gözüm zaten cam olmadan da görebiliyorum,’ dermiş bazen derslerde camı olmayan gözlüğünden camsız gözünü kaşıdığı olurmuş öğrencilerin dikkati dağılırmış camı düşmüş gözlüğü mü başkası mı, bilmiyorum gözlüğü düşmüş, kırılmış gibi eğilip yamulmuş eliyle düzeltmiş epey bir müddet o yamuk gözlüğü takınmış adamda ego-kibir sıfır değil sıfırın bile altındaymış hakikatli bir derviş tabiatı yani hocasının zorlamasıyla doktora tezini tamamlamış, demiştim biraz ağırdan almış sürüncemede bırakmış hakkında yazılmış bir yazıda okumuştum üniversite bahçesinde tezini yazarken yazdığı yapraklar bazen rüzgardan dolayı uçtuğu olurmuş arkasından gidip toplamaz aldırmaz ve yazıklanmazmış o sayfaları yeniden yaşarmış tam bir âlem adam evinde iki tane siyah siyam kedisi varmış Spinoza sevgisinden dolayı ikisine de ‘Psinoza’ adı vermiş neden ikisine de aynı adı verdiğini sorduklarında ‘ikisi de birbirine çok benziyor hangisinin hangisi olduğunu karıştırıyorum o yüzden ikisini de aynı ismi verdim,’ diyormuş Ulus Baker’in yakın dostları Ulus’un kişisel özelliklerinden bahsetmekten pek hoşlanmazmış iyi de ne var bunda gülüp eğlenilecek mevzuu mu bunlar bazen kusur, kişide bir nişanedir Ulus’un bu garip hâlleri onun bir filozof olduğunun ispatıdır filozof olup da sıradan insanlar gibi normal hâller sergileyen kaç filozof duydunuz çoğu filozofun kusurları vardır ‘delilikle dâhilik arasında ince bir çizgi vardır,’ diye bir söz vardır, bilirsiniz Ulus bir dâhiydi Ulus bir bilgi dünyasıydı böyle birisinden normal hâl beklemek, asıl anormallikti bence Ulus’un dostları Ulus’un garip hâllerinin konuşulmasına değil Ulus gibi bir cevhere neden sahip çıkılmadığına sahip çıkılması için neden ciddi bir kamuoyu oluşturamadıklarına üzülsün sıradan insanlar gibi hayatın zorluklarına katlanmak ekonomik sıkıntılara göğüs germek zorunda bırakılmasına üzülsünler asıl kusur bu Ulus’un saf, temiz, çocuksu hâlleri değil kısaca böyleydi Ulus tertemiz bir yürek bir bilgi deryası hakikatli bir filozoftu kahvecini garsonuna gelmesini işaret ettim beş lira çaylar için on lira da garsona bahşiş verdim sevinçli bir gülümseyişle teşekkür etti garson gidince biraz daha bakındım yorgun kuleye sonra kakıp yürümeye başladım biraz büfe aradım bulduğum ilk büfeye daldım büfeciye istediklerimi söyledim bir şişe yetmişlik rakı iki şişe yetmişlik votka üç paket dörtlü bira bir kilo kahve birkaç paket kuruyemiş iki paket kedi maması bir kilo beyaz peynir iki karton da Samsun 216 kartonlarda yirmi paket sigara olmalı isteklerimi duyan büfeci hem şaşırmış, hem de sevinmişti iyi siftah yapıyorum, diye iki yüz elli liraya yakın bir şey tutmuştu hesap üç şişe bira alamazdın bu paraya ama şimdi neler almıştım neler paradaki değer kaybı müthişti büfeciye üç âdet 100 TL’lik banknot uzattım üstü kalsın, dedim büfeci sevincinden ne yapacağını bilemedi aldıklarımı sağlam iki poşete doldurdu iki poşet de ağzına kadar dolmuştu büfeciye, ‘Hayırlı işler,’ dedim poşetin birini bir elime diğerini de diğer elime aldım yavaş ve dikkatli bir şekilde Ulusgilin evine doğru yürüdüm apartman kapısından içeri girdim< kaldıkları daire üçüncü kattaydı merdivenlerden çıktım poşetlerden dolayı nefes nefese kalmıştım poşetleri yere koyup kapı zilini çaldım -devam edecek- |
|
|
Yorumlar |
| Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
| Ulus Baker’e Ziyaret - 1 - 20/11/2025 |
| ... |
| ‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019 |
| Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir. |
| Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019 |
| Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi.... |
| Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018 |
| .... |
| Basitlik Güzeldir - 01/02/2018 |
| .. |
| Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017 |
| ... |
| Reenkarnasyon, aşıklar için olsaydı keşke - 01/08/2017 |
| ... |
| Kadın her yaşta güzeldir ama… - 22/04/2017 |
| ‘Kadın her yaşta güzeldir’ klişesi vardır, ama ben bir erkek olarak buna katılmam. |
| İslam dünyasının gelişmesi için gereken üç benimseyiş - 24/01/2017 |
| Bu benimseyişler yabancı bir yerden değil, İslam’ın ana kaynağı ve kutsal kitabı Kuran’dandır. |
Devamı |