• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Mustafa Yıldırım
-
Ulus Baker’e Ziyaret - 3
16/12/2025
Ulus Baker’e Ziyaret - 3
kapıyı saçı başı dağınık biri açtı
hemen tanıdım
bu, Ulus Baker’di
esneyerek, ‘Buyurun
kime baktınız?’ dedi
‘Ulus Baker’e bakmıştım,’ dedim
‘ta kendisiyim, ne istemiştiniz?’ dedi
gülümseyerek, ‘Ulus Bey
sizi ziyarete gelmiştim
müsait misiniz?’ dedim
‘buyurun, müsaidim,’ dedi
ve kapıyı ardına kadar açtı
tam bu sıra fark ettim
iki kara kedisi de ayaklarına dolanmıştı
ayağıyla hafiften iterek
kedileri uzaklaştırdı
ayakkabılarımı çıkardım
yere koyduğum poşetlerin
tutamaçlarından tutup kaldırdım
‘merhabalar,’ diyerek içeri girdim
‘mutfak nerede
poşetleri koyayım,’ dedim
eliyle mutfağı işaret ederken
‘niye zahmet ettiniz,’ dedi
‘ziyarete gidilirken eli boş gidilmez
âdettendir,’ dedim gülümseyerek
poşetteki bira paketini görünce
‘kahvaltı yerine bira içerim genelde
evde bira tükenmiş
ben de bira almak için çıkacaktım
Hızır gibi yetiştiniz,’ dedi gülerek
poşetleri mutfak tezgâhının üstüne koydum
eliyle oturma odasını işaret ederek
‘siz oturma odasına geçin
beş dakikaya geliyorum,’ dedi.
oturma odasına doğru yürüdüm 
odadaki üçlü kanepenin kıyısına oturdum
elinde iki bira
yüzünde hoş bir gülümseme
ve dudaklarında bir soruyla
geldi, Ulus Baker
‘dostum, siz kimsiniz ya?’ dedi
elime biranın birini tutuşturup
oturduğum kanepenin diğer köşesine oturdu
‘bütün sevdiğim şeylerden almışsınız
Psinoza’larımı bile düşünmüşsünüz
çok teşekkür ederim
sizi daha önce hiç görmedim
görmüşsem de hiç hatırlamıyorum
beni bu kadar iyi tanıyor olmanız
merakımı celp etti
yakın bir dostumun arkadaşısınız galiba,’ dedi
öksürerek boğazımı temizledim
‘hayır, Ulus Bey
size gerçeği söyleyeceğim ama
şaşırmamanı istirham ediyorum
ben bir zaman yolcusuyum, Ulus Bey
-birasından birkaç yudum almıştı bu sıra
zaman yolcusu olduğumu duyunca
aldığı yudumu püskürttü-
‘şaşırmamanızı söylemiştim ama
fazla öteden değil
on dokuz yıl sonrasından
yani, 2025 yılından geliyorum
adım Mustafa
memleketim, Konya’nın Ilgın ilçesine bağlı
bir bozkır köyü
yarı sosyolog ve tarihçiyim
çok da edebiyatçı
tam bir okuryazarım
kitaplarla içli dışlıyım
edebiyat bana bir lütufta bulundu
‘al sana bir zaman âleti
sevdiğin yazarı, şairi ve filozofu
ziyaret et onunla,’ dedi
sizi ziyaret etmek 
aslında plânımda yoktu
sizinle tanışamamış olmanın
pişmanlığını yaşayan bir hocam
sizi ziyaret etmemi istedi
iyi ki de istemiş
sizi araştırıp öğrenince
ben de çok sevdim
şimdi de gerçekleştiriyorum
işte karşımdasınız,’ dedim gülerek
gözbebekleri büyümüş bir şekilde 
beni dinliyordu
elindeki bira şişesini
yanındaki sehpaya koydu
ve ayağa kalktı
elimden hafifçe asılıp
beni de ayağa kaldırdı
bir yakınına sarılır gibi
samimi bir şekilde sarıldı bana
ben de ona sarıldım
‘hoş geldiniz
iyi ki geldiniz,’ diyordu sarılırken
içten bir tınıyla
‘biranız öyle duruyor
ben bitirdim bile
bir tane daha alıp geliyorum,’ dedi
ve odadan çıktı
Psinoza’lar da peşinden gitti
beş dakikaya geldi
bir elinde tepsi vardı
diğerinde kedilerin mama tabağı
tepsiyi sehpaya koydu
tepside bira şişesiyle
kuruyemiş dolu bir kâse vardı
mama kabında da
aldığım mamalardan biri vardı
mamayı açıp, mama kabına dökerken
‘Mustafa dost, sizi de düşünmüş
Psinozalar, hadi size afiyet olsun,’ derken
bana bakıp gülümsedi
ben de ona gülümsedim
kediler mama kabına
saldırırcasına koşuştular
bitirmeleri birkaç dakikayı bulmadı
yerine gelip oturdu
tepsideki kâseyi aramıza koydu
birasını eline aldı 
ve ağzını açtı
ben de beklerken biramı açmış
birkaç yudum yuvarlamıştım
‘kediler iyi acıkmış galiba
başlamalarıyla tüketmeleri neredeyse
bir oldu,’ dedim
‘sanırım, arkadaşlar mama dökmeyi unuttu
erken çıktıkları için
mama dökmeyi unutmazlar
galiba dalgınlıklarına geldi
ben de mamaları verildiğine 
güvendiğim için pek aldırmamıştım
açmış garipler,’ dedi gülümseyerek
bira şişelerimizi kaldırıp
şerefe çekerek tokuşturduk
başımıza dikip birkaç yudum aldık
söze girdi, Ulus Baker
‘seminerlerimi kayıt ederlerdi arada
izlemiş olmalısınız
seminer gibi olmasın bence, sohbetimiz
biraz resmiyet var sonuçta seminerlerde
daha çok siz anlatın
ben sizi dinleyeyim
sorularınıza cevap vereyim
ne dersiniz?’ dedi tebessüm ederek
‘doğrusu pek sevmem derinlemesine felsefeyi
ve resmiyeti
hayat bu kadar ciddi değildir
ben de sorgularım, sorgulamaz değil
daha çok tarihi
doğru belletilen yalanları
aymaz toplumu
toplumun dayattığı inançları
bunlara da sıkıcı diyenin
aklından şüphe ederim
o insanın kendisi sıkıcıdır
tamam, dediğiniz gibi olsun
genelde sizin hakkınızda konuşacağım
bir mahsuru yok, değil mi?’ dedim
‘yok, tabii ki,’ dedi
‘ODTÜ, Türkiye’nin en kaliteli üniversitesi olabilir
ama size çok büyük bir haksızlık yaptı
sizi işsiz bırakarak
sizin adınız bile, kadro vermeleri için yeterliydi
sadece, üniversitenin kadrosunda bulunmanız bile
üniversitenin kalitesini artırırdı
bir filozofu en verimli çağında
kapı dışarı etti, akılsız herifler
sizi işsiz bırakmalarının sebebi
galiba biraz uyumsuz ve disiplinlerine
pek uymuyor oluşunuzmuş
yemin ediyorum ki kendimi zor tutuyorum
uyum ve disiplin yalnız sıradan insanlardan beklenir
siz sıra dışı bir insandınız
tek başına beşeri ilimler fakültesiydiniz
sıra dışı bir insandan uyum ve disiplin beklemek
akıl tutulmasından başka bir şey değildir
görende fenni çalışmalar yapan bir merkezde çalışıp
icatlar yapıyordunuz da uyumsuz hâllerinizle
düzeni bozuyorsunuz
icadın yanlış yolda ilerlemesine
sebep olduğunuz için
bu yüzden kapı dışarı edildiniz sanır
sosyal bilimcileri anlamıyorum bazen
kendilerini pozitif bilimlerle uğraştığını sanıyorlar
kuzum yöntemleriniz farklı sizin
o nesnelken, siz öznelsiniz
sizde disiplin biraz sırıtıyor 
daha çok askerliğe benziyor
-güleceğim diye bira yudumunu püskürttü-
disiplin olmasın demiyorum asla
rayında ve gelişerek bir şeyin işleyebilmesi için
disiplin şarttır
ama sıradan insanlar için şarttır
pozitif bilimler haricindeki alanlarda
disiplin gevşetilmeli bazen
tabii herkes için değil
özel durumu olan insanlar için
sizin sıra dışı bir insan olmanız
özel bir duruma sahip olduğunuzu gösterir
verimliliğinizden, derinliğinizden, filozofluğunuzdan
haberleri yok muydu bu adamların
kusurlarınızı yirmi yıl sonra mı keşfettiler
ayaklı bir üniversite olan insanı
uyumsuz hâlleri yüzünden 
kapı dışarı ettiler yani
yazık tek kelimeyle
mide bulandıran bir anlayış
aslında, ODTÜ’ye en güzel cevabı
Boğaziçi verebilirdi
ama vermedi, akıl fukaraları
ikisi de kalite bakımından at başı giden üniversitelerimiz
Ankara’daki ününüz, İstanbul’da da geçerliydi
filozofluğunuzdan onlar da haberdardı illâki
ama çağdaş Spinoza’ya sahip çıkmayı
akıllarına bile getirmediler
İstanbul Bilgi Üniversitesi sahip çıkmış ama
ne kadar sahip çıkmak denir ki buna
bir-iki ders vermenizi sağladılar
düzenli bir maaş yok yani
ders ücreti sadece
bu kadarını Ankara Üniversitesi de yapmış olmalı
bilgiye önem veren
elit ensesi kalınlar da bilmedi kıymetinizi
aydınlık âdeta küsmüş bu topraklara
Avrupa’da yaşayan biri olsaydınız keşke
öncelikle bu durum başınıza gelmezdi
hadi geldiğine ihtimal verelim
Avrupa’nın ünlü üniversiteleri
sizin için kapılarının ardına kadar açarlardı
sonra biz neden gelişemiyoruz derler
suçluyu dışarıda ararlar
tek suçlu var, o da ta kendinsin
cehaletin, iş bilmeyişin, kıymet vermeyişin
dört yüz küsur sene önce
Takiyuddin’in rasathanesini yıktırmıştın hani
dört yüz küsür yıl sonra da
bu toprakların Antik Yunan filozoflarından sonra
çıkardığı en iyi filozofu kapı dışarı ettin
ekonomik sıkıntıların içine attın,’ dedim
gözleri buğulanmıştı
ayağa kalkıp, bana doğru yürüdü
kalkmam için elini uzattı
elinden tutup ayağa kalktım
ayağa kalkınca bana sımsıkı sarıldı
birkaç kez hıçkırdığını duydum
sessiz sessiz ağlıyordu
ben de sımsıkı sarıldım ona
‘üzülmeyin siz, can filozofum
kesinlikle onlar kaybetti
Sisifos’ların diyarı bu topraklar,’ dedim
yerlerimize oturduk
‘kusura bakmayın, lütfen
aslında kendini düşünen biri değilim
sadece siz anlatınca duygulandım
Sisifos’lar diyarı olmamıza
sayın siz,’ dedi
‘estağfurullah efendim, ne kusuru
ağlamak, son derece insani bir duygu
biliyorum, kendini düşünen biri olmadığınızı
sıra dışı olan yönleriniz gibi
yüreğiniz de yüce,’ dedim
( devam edecek)


43 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ulus Baker’e Ziyaret - 2 - 26/11/2025
kahvecinin garsonundan bir çay daha istedim biraz yorgun kuleyi izledim
Ulus Baker’e Ziyaret - 1 - 20/11/2025
...
‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019
Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir.
Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019
Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi....
Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018
....
Basitlik Güzeldir - 01/02/2018
..
Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017
...
Reenkarnasyon, aşıklar için olsaydı keşke - 01/08/2017
...
Kadın her yaşta güzeldir ama… - 22/04/2017
‘Kadın her yaşta güzeldir’ klişesi vardır, ama ben bir erkek olarak buna katılmam.
 Devamı