Mustafa Yıldırım
-
Ulus Baker’e Ziyaret - 5
23/12/2025 Ulus Baker’e Ziyaret - 5 termosta su tükenmişti ‘ben biraz daha su ısıtıp geliyorum,’ dedi, Ulus Baker odadan çıkarken Psinoza’lar da miyavlaşak ardından koşuştu kahveleri kupa kupa götürmüştü Samsun 216 da eşlik ediyordu bize odadaki kül tablalarından birini bana uzatmış diğerini önüne koymuştu biri bitmeden diğerini yakıyor fosur fosur içiyor harman savurur gibi duman savuruyordu birkaç tane de ben içtim alışkın olmadığım için öksürtüyordu ama değerdi bir filozofla karşılıklı sigara içmek bence bir şerefti beş dakikaya geldi bir elinde termos diğerinde açılmadık bir paket sigara ve arkasında miyavlaşan iki Psinoza ‘kediler acıktı galiba arkanızdan koşuştuklarına göre,’ dedim ‘onların huyu bu ev içinde nereye gidersem gideyim peşimden ayrılmazlar,’ dedi gülümseyerek karşılık verdim sohbetimize devam edebiliriz çok keyif verici,’ dedi ‘size keyif verebiliyorsam ne mutlu,’ dedim ‘etnik müzikler de ilgi alanınızdaydı özellikle, Çingene müzikleri üstünde bir çeşit uzmandınız müziğini bilen kültürünü de iyi bilir kültür zaten sizin alanınız toplumların bir çeşit ruhudur, kültürler bir kitap kurdu olarak Osman Cemal Kaygılı’nın ‘Çingeneler’ adlı romanını okumuş olmalısınız, mutlaka Sait Faik bir başyapıt olarak nitelemişti bu romanı zamanıma göre yazılalı seksen beş yıl oldu ama edebiyatımızda, Çingeneler üstüne yazılmış tek roman özelliğini korumaktadır Osman Cemal de üretken bir yazarımızdı pek kıymeti bilinmeyenlerden Osman Cemal’i de ziyaret ettim -‘sahi mi?’ dedi- çok şaşırdığı büyüyen gözbebeklerinden belliydi gülümseyerek başımı salladım ‘1942 yılına giderek gerçekleştirdim ziyaretimi çok güzel ve renkli bir ziyaretti Osman Cemal 1942 yılında ‘Kovuk Palas’ın Esrarı’ adında bir romanı tefrika edilmişti bu romanı bilemeyebilirsiniz adını duysanız bile okumadığınızı düşünüyorum tefrika edilmiş çoğu romanın kıymeti bilinmedi gazete köşelerinde kaldı gitti gazetelerin tozlu arşivlerine terk edildi ‘Kovuk Palas’ın Esrar’ı da onlardan biriydi yazarın ölümünden yetmiş yıl sonra vârislerin telif hakkı bitiyor ya kamuya açılıyor ya böylelikle gazete arşivlerinde mahsur kalmış tefrika edilmiş romanlar kitap olma şansını buldular ‘Kavuk Palas’ın Esrar’nı okuma şansı elde ettim bu sayede İstanbul’daki tarihi surlar dibinde bulunan bir kovuğun adıdır, Kovuk Palas bu kovukta, Hacı Derviş Balaban adında bir adam yaşarmış yoksul yaşamından çok memnun Diyojen felsefesini benimsemiş kendine Âşık Diyojen ismini takmış kovuğunda kadın dostuyla yaşayan kovuğunda son derece sırlı olayların döndüğü bir zat-ı muhteremmiş, Âşık Diyojen Osman Cemal pek çok işte çalışırmış onu nerede bulacağımı kestiremedim Kovuk Palas’a gitmeye karar verdim Osman Cemal’i bulamazsam ben de Âşık Diyojen’in konuğu olurum kovuğunun sırrına ererim diye düşündüm Yedi Kule Zindanları yakınlarındaki kovuğa gittim tesadüfe bakın ki, o gün Osman Cemal arkadaşı Mahmut Yesâri’yi Kovuk Palas’a gezmeye getiriyormuş Mahmut Yesâri de iyi bir yazarımız kovuk yakınlarında karşılaştık ve tanıştık hep beraber konuğu olduk Âşık Diyojen’in samimiyetle karşıladı bizi çok güzel ağırladı Neyzen Tevfik iyi dostuymuş, Âşık Diyojen’in kovuğa o da geldi neyiyle bizi büyüledi sonra, kovuğun sırrı gerçekleşti bu sır, tayyi mekân-tayyi zamanmış tayyi mekân-tayyi zaman nedir, bilirsiniz mekân ve zaman gözetmeyen yolculuk yani kendimizi Atina’da gerçek Diyojen’in yanında bulduk fıçısında mışıl mışıl uyuyordu Neyzen Tevfik de Diyojen’in yanına kıvrıldı Neyzen’in şiddetli horlamasından Diyojen uyandı Diyojen’le biraz sohbet ettik sonra, kovuğa geri döndük Âşık Diyojen’den müsaade isteyip, kalktık kovuğun yakınlarına gizlediğim zaman âletini Pierre Loti tepesine kadar ittik Osman Cemal, Mahmut Yesâri ve ben Pierre Loti tepesinde sohbet ettik Pierre Loti’den, onlardan, her şeyden efkârlandılar, rakımsadılar yani, canları rakı içmek istedi oradan ta Balat’taki Agora Meyhanesi’ne gittik Ayvansaray’a kadar onlar ittim benim zaman âletini Ayvansaray’dan Balat’a kadar da sokak çalgıcılığı yapan Çingene gençler tabii, ben zaman âletimden hiç ayrılmadım bir tarafına zarar vermesinler diye Agora Meyhanesi’nde oturduk biraz sonra, vedalaşıp zamanıma döndüm işte, kısaca böyle, Osman Cemal ziyaretim gerçi çok da kısa olmadı kafanızı ağrıttıysam, affola,’ dedim dalgınlığından sıyrılıp oturduğu yerden bana alkış tuttu ‘estağfurullah, dostum bilâkis çok memnun oldum bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti diğer ziyaretlerinizde böyle renkliyse güzel sinema filmleri çıkar, diye tahmin ediyorum neden olmasın,’ dedi şaşırdım ve çok mutlu oldum sinema üstadı olan filozofun böyle söylemesi büyük şeref ve mutluluktu ‘sizden böyle güzel şeyler duymak insana onur veriyor çok teşekkür ederim bu ziyaretlerimi dönünce yazıyorum düzyazı olarak değil de şiir formunda yazıyorum anlatı türünde edebiyata da katkım var az buçuk yazdığım anlatılar roman kadar hacimli değil ama bence roman kadar tesirli film çıkabileceğini ben de düşündüm hatta, çizgi roman da çıkar çizgi romanların bazıları var ki içerik olarak bomboşturlar bunlar çizgi roman olduysa benim ziyaretlerden hakikatlisi çıkar, derim en büyük sorun, ortada bir çizer yok çizer ne bir arkadaşım, ne de bir tanıdığım var kendimi övüyormuş gibi oldu ama bir durum tesbiti yapıyorum meselâ, sizde övgüyü pek sevmiyormuşsunuz övgü yapan tanıdıklarınıza kızıyormuşsunuz sizi övüyormuş gibi ifadelerim oldu ama övmedim, sadece durum tespiti yaptım övgü, boş beleş abartı, bir yalakalık sizin için söylediklerim bir hakikat,’ dedim ‘Diyojen hakkında ne düşünüyorsunuz bilmiyorum artık bence filozofların en onurlusuydu, Diyojen zor bir yaşamı benimseyen felsefesine kimi kinik dedi, kimi sinik, kimi de köpeksi asıl köpeksi olan, köpeksi diyenler köpeksi diyenlerin çoğunluğu güç sahibinin karşısında el pençe divan dururlar ne yapacağını bilemezler ama o büyük adam Büyük İskender’e, ‘Gölge etme başka ihsan istemem,’ demiş kibarca siktir çekmiştir köpeksiymiş, böyle diyenlerin ruhları köpeksi kesinlikle tıp dünyası mikroptan çok aşırı çekinir onu yeme, bunu yeme, şunu yeme der tıp dünyasına en güzel cevabı Diyojen vermiştir mikrop, kir, pas ve konforsuz bir hayat içinde doksan yaşına kadar yaşadı hem de çakı gibi farkında mıydınız, bilmiyorum Diyojen’le bazı yönleriniz birbirine çok benziyor evet, onun gibi çok konforsuz bir hayatınız yok ama sizinkine de konforlu denilemez ki -karşılıklı gülümseriz- giyim kuşama hiç önem vermemeniz tek camı düşmüş gözlüğü kullanmaya devam etmeniz hayatın sıkıntılarını hiç önemsemeyişiniz, aldırmamanız boyun eğmeyişiniz, onurlu duruşunuz Diyojen’den en büyük farkınız onun fıçıda yaşaması şimdi fıçıda yaşamaya başta belediyeler izin vermez ardından iklim sonra, Diyojen de bu toprakların çocuğu Sinoplu anneniz babanız Kıbrıslı İstanbul’da doğup büyüdünüz yirmi küsur yıl Ankara’da yaşadınız dört bir tarafınız Anadolu bilmiyorum artık Diyojen’le aranızda çok benzerlik olduğunu size hiç söyleyen olup olmadığını Derviş Balaban, Âşık Diyojen olmuştu ya sizden de Bilgin Diyojen olur bence,’ dedim Ulus Baker’in yüzü güleceğim diye güle kesmişti (devam edecek) |
|
|
Yorumlar |
| Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
| Ulus Baker’e Ziyaret - 4 - 20/12/2025 |
| birasını bitirmişti, Ulus Baker ‘beş dakika ara verelim |
| Ulus Baker’e Ziyaret - 3 - 16/12/2025 |
| kapıyı saçı başı dağınık biri açtı hemen tanıdım bu, Ulus Baker’di |
| Ulus Baker’e Ziyaret - 2 - 26/11/2025 |
| kahvecinin garsonundan bir çay daha istedim biraz yorgun kuleyi izledim |
| Ulus Baker’e Ziyaret - 1 - 20/11/2025 |
| ... |
| ‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019 |
| Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir. |
| Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019 |
| Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi.... |
| Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018 |
| .... |
| Basitlik Güzeldir - 01/02/2018 |
| .. |
| Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017 |
| ... |
Devamı |