• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Mustafa Yıldırım
-
Ulus Baker’e Ziyaret - 5
23/12/2025
Ulus Baker’e Ziyaret - 5
termosta su tükenmişti
‘ben biraz daha su ısıtıp
geliyorum,’ dedi, Ulus Baker
odadan çıkarken
Psinoza’lar da miyavlaşak
ardından koşuştu
kahveleri kupa kupa götürmüştü
Samsun 216 da eşlik ediyordu bize
odadaki kül tablalarından birini bana uzatmış
diğerini önüne koymuştu
biri bitmeden diğerini yakıyor
fosur fosur içiyor
harman savurur gibi duman savuruyordu
birkaç tane de ben içtim
alışkın olmadığım için öksürtüyordu
ama değerdi
bir filozofla karşılıklı sigara içmek
bence bir şerefti
beş dakikaya geldi
bir elinde termos
diğerinde açılmadık bir paket sigara
ve arkasında miyavlaşan iki Psinoza
‘kediler acıktı galiba
arkanızdan koşuştuklarına göre,’ dedim
‘onların huyu bu
ev içinde nereye gidersem gideyim
peşimden ayrılmazlar,’ dedi
gülümseyerek karşılık verdim
sohbetimize devam edebiliriz
çok keyif verici,’ dedi
‘size keyif verebiliyorsam
ne mutlu,’ dedim
‘etnik müzikler de ilgi alanınızdaydı
özellikle, Çingene müzikleri üstünde
bir çeşit uzmandınız
müziğini bilen kültürünü de iyi bilir
kültür zaten sizin alanınız
toplumların bir çeşit ruhudur, kültürler
bir kitap kurdu olarak
Osman Cemal Kaygılı’nın
‘Çingeneler’ adlı romanını
okumuş olmalısınız, mutlaka
Sait Faik bir başyapıt olarak
nitelemişti bu romanı
zamanıma göre yazılalı
seksen beş yıl oldu ama
edebiyatımızda, Çingeneler üstüne yazılmış
tek roman özelliğini korumaktadır
Osman Cemal de üretken bir yazarımızdı
pek kıymeti bilinmeyenlerden
Osman Cemal’i de ziyaret ettim
-‘sahi mi?’ dedi-
çok şaşırdığı büyüyen gözbebeklerinden belliydi
gülümseyerek başımı salladım
‘1942 yılına giderek gerçekleştirdim ziyaretimi
çok güzel ve renkli bir ziyaretti
Osman Cemal 1942 yılında
‘Kovuk Palas’ın Esrarı’ adında
bir romanı tefrika edilmişti
bu romanı bilemeyebilirsiniz
adını duysanız bile
okumadığınızı düşünüyorum
tefrika edilmiş çoğu romanın 
kıymeti bilinmedi
gazete köşelerinde kaldı gitti
gazetelerin tozlu arşivlerine terk edildi
‘Kovuk Palas’ın Esrar’ı da onlardan biriydi
yazarın ölümünden yetmiş yıl sonra
vârislerin telif hakkı bitiyor ya
kamuya açılıyor ya
böylelikle gazete arşivlerinde mahsur kalmış
tefrika edilmiş romanlar
kitap olma şansını buldular
‘Kavuk Palas’ın Esrar’nı okuma şansı 
elde ettim bu sayede
İstanbul’daki tarihi surlar dibinde bulunan
bir kovuğun adıdır, Kovuk Palas
bu kovukta, Hacı Derviş Balaban adında
bir adam yaşarmış
yoksul yaşamından çok memnun
Diyojen felsefesini benimsemiş
kendine Âşık Diyojen ismini takmış
kovuğunda kadın dostuyla yaşayan
kovuğunda son derece sırlı olayların döndüğü
bir zat-ı muhteremmiş, Âşık Diyojen
Osman Cemal pek çok işte çalışırmış
onu nerede bulacağımı kestiremedim
Kovuk Palas’a gitmeye karar verdim
Osman Cemal’i bulamazsam
ben de Âşık Diyojen’in konuğu olurum
kovuğunun sırrına ererim diye düşündüm
Yedi Kule Zindanları yakınlarındaki kovuğa gittim
tesadüfe bakın ki, o gün
Osman Cemal arkadaşı Mahmut Yesâri’yi
Kovuk Palas’a gezmeye getiriyormuş
Mahmut Yesâri de iyi bir yazarımız
kovuk yakınlarında karşılaştık
ve tanıştık
hep beraber konuğu olduk
Âşık Diyojen’in
samimiyetle karşıladı bizi
çok güzel ağırladı
Neyzen Tevfik iyi dostuymuş, Âşık Diyojen’in
kovuğa o da geldi
neyiyle bizi büyüledi
sonra, kovuğun sırrı gerçekleşti
bu sır, tayyi mekân-tayyi zamanmış
tayyi mekân-tayyi zaman nedir, bilirsiniz
mekân ve zaman gözetmeyen yolculuk yani
kendimizi Atina’da gerçek Diyojen’in yanında bulduk
fıçısında mışıl mışıl uyuyordu
Neyzen Tevfik de Diyojen’in yanına kıvrıldı
Neyzen’in şiddetli horlamasından Diyojen uyandı
Diyojen’le biraz sohbet ettik
sonra, kovuğa geri döndük
Âşık Diyojen’den müsaade isteyip, kalktık
kovuğun yakınlarına gizlediğim zaman âletini
Pierre Loti tepesine kadar ittik
Osman Cemal, Mahmut Yesâri ve ben
Pierre Loti tepesinde sohbet ettik
Pierre Loti’den, onlardan, her şeyden
efkârlandılar, rakımsadılar
yani, canları rakı içmek istedi
oradan ta Balat’taki Agora Meyhanesi’ne gittik
Ayvansaray’a kadar onlar ittim benim zaman âletini
Ayvansaray’dan Balat’a kadar da 
sokak çalgıcılığı yapan Çingene gençler
tabii, ben zaman âletimden hiç ayrılmadım
bir tarafına zarar vermesinler diye
Agora Meyhanesi’nde oturduk biraz
sonra, vedalaşıp zamanıma döndüm
işte, kısaca böyle, Osman Cemal ziyaretim
gerçi çok da kısa olmadı
kafanızı ağrıttıysam, affola,’ dedim
dalgınlığından sıyrılıp
oturduğu yerden bana alkış tuttu
‘estağfurullah, dostum
bilâkis çok memnun oldum
bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti
diğer ziyaretlerinizde böyle renkliyse
güzel sinema filmleri çıkar, diye tahmin ediyorum
neden olmasın,’ dedi
şaşırdım ve çok mutlu oldum
sinema üstadı olan filozofun
böyle söylemesi
büyük şeref ve mutluluktu
‘sizden böyle güzel şeyler duymak
insana onur veriyor
çok teşekkür ederim
bu ziyaretlerimi
dönünce yazıyorum
düzyazı olarak değil de
şiir formunda yazıyorum
anlatı türünde
edebiyata da katkım var az buçuk
yazdığım anlatılar roman kadar hacimli değil ama
bence roman kadar tesirli
film çıkabileceğini ben de düşündüm
hatta, çizgi roman da çıkar
çizgi romanların bazıları var ki
içerik olarak bomboşturlar
bunlar çizgi roman olduysa
benim ziyaretlerden hakikatlisi çıkar, derim
en büyük sorun, ortada bir çizer yok
çizer ne bir arkadaşım, ne de bir tanıdığım var
kendimi övüyormuş gibi oldu
ama bir durum tesbiti yapıyorum
meselâ, sizde övgüyü pek sevmiyormuşsunuz
övgü yapan tanıdıklarınıza kızıyormuşsunuz
sizi övüyormuş gibi ifadelerim oldu
ama övmedim, sadece durum tespiti yaptım
övgü, boş beleş abartı, bir yalakalık
sizin için söylediklerim bir hakikat,’ dedim
‘Diyojen hakkında ne düşünüyorsunuz bilmiyorum artık
bence filozofların en onurlusuydu, Diyojen
zor bir yaşamı benimseyen felsefesine
kimi kinik dedi, kimi sinik, kimi de köpeksi
asıl köpeksi olan, köpeksi diyenler
köpeksi diyenlerin çoğunluğu
güç sahibinin karşısında el pençe divan dururlar
ne yapacağını bilemezler
ama o büyük adam
Büyük İskender’e, ‘Gölge etme
başka ihsan istemem,’ demiş
kibarca siktir çekmiştir
köpeksiymiş, böyle diyenlerin
ruhları köpeksi kesinlikle
tıp dünyası mikroptan çok aşırı çekinir
onu yeme, bunu yeme, şunu yeme der
tıp dünyasına en güzel cevabı
Diyojen vermiştir
mikrop, kir, pas ve konforsuz bir hayat içinde
doksan yaşına kadar yaşadı
hem de çakı gibi
farkında mıydınız, bilmiyorum
Diyojen’le bazı yönleriniz birbirine çok benziyor
evet, onun gibi çok konforsuz bir hayatınız yok
ama sizinkine de konforlu denilemez ki
-karşılıklı gülümseriz-
giyim kuşama hiç önem vermemeniz
tek camı düşmüş gözlüğü kullanmaya devam etmeniz
hayatın sıkıntılarını hiç önemsemeyişiniz, aldırmamanız
boyun eğmeyişiniz,
onurlu duruşunuz
Diyojen’den en büyük farkınız
onun fıçıda yaşaması
şimdi fıçıda yaşamaya başta belediyeler izin vermez
ardından iklim
sonra, Diyojen de bu toprakların çocuğu
Sinoplu
anneniz babanız Kıbrıslı
İstanbul’da doğup büyüdünüz
yirmi küsur yıl Ankara’da yaşadınız
dört bir tarafınız Anadolu
bilmiyorum artık
Diyojen’le aranızda çok benzerlik olduğunu
size hiç söyleyen olup olmadığını
Derviş Balaban, Âşık Diyojen olmuştu ya
sizden de Bilgin Diyojen olur bence,’ dedim
Ulus Baker’in yüzü güleceğim diye
güle kesmişti
(devam edecek)


62 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ulus Baker’e Ziyaret - 4 - 20/12/2025
birasını bitirmişti, Ulus Baker ‘beş dakika ara verelim
Ulus Baker’e Ziyaret - 3 - 16/12/2025
kapıyı saçı başı dağınık biri açtı hemen tanıdım bu, Ulus Baker’di
Ulus Baker’e Ziyaret - 2 - 26/11/2025
kahvecinin garsonundan bir çay daha istedim biraz yorgun kuleyi izledim
Ulus Baker’e Ziyaret - 1 - 20/11/2025
...
‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019
Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir.
Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019
Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi....
Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018
....
Basitlik Güzeldir - 01/02/2018
..
Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017
...
 Devamı