Kapitalizm, kapitalizm...

Her toplumda her bireyin günah keçisi, sıkıştıklarında eleştirdiği konu kapitalizm oluyor.

İnanların, her suçu günahı şeytana atıp kendini temize çıkardığı gibi.
İnanan ve inanmayanların da her durumda saldırdığı konu kapitalizm olmuştur.

Kapitalizm bana göre bir devletin bir bireyin bir liderin ürettiği ortaya koyduğu bir yöntem ya da çözüm değildir.

Kapitalizm bana göre direk yaratılış ve fıtratı bir durum, kendiliğinde ortaya çıkmıştır.

İnsanlara düşen ise bunu biraz düzenlemektir.

Dindarların en çok eleştirdiği kapitalist düzenin asıl temelini yine dinler oluşturuyor.

Dinler, kapitalizm düşüncesini daha kemikleştirip ve keskin hale getirmiştir; daha da görünür hale getirmiştir.

Kapitalizm sadece para, mal karşılığında başka bir mal ile takas olayı değildir.
Bana göre cennet ve cehennem de en büyük kapitalizmdir.

Huriler, sınırsız içkiler, türlü meyveler, köşkler, saraylar, hizmetçiler kapitalizm değil mi sizce?

Aldığımız kazandığımız paralarla da bunları yapmıyor muyuz zaten?

Bir ülkede yaşayan herkesin hiç çalışmadığı halde açlık sınırını aşmak için belli yardımlar yapılması ve eğitim sağlık hizmetlerinin verilmesi gerekir.

Bunun dışında en çok uğraşan çalışanın çaba sarf edip emek harcayanın da bir karşılığı olmalı.

Ben kapitalizme karşı değilim ama biraz daha düzenleyip sosyal hayata entegre olmasından yanayım.

Zaten kapitalizmin amacı önce ben büyüyüp zenginleşip güçlü hale geleceğim sonra halkı ve ülkemi kalkındıracağım.

Buraya kadar sorun yok, sorun insanların aç gözlülüğü ve doymak bilmez egoları; ki bu sosyalleşmenin ve paylaşmanın önünü kapatıyor.

İş iktidar ve güce doğru vede en büyük benim yada ben olacağım demeye doğru gidiyor.

İşte buralarda düzenlemelerin yapılması gerekir.
Yani suçu günahı kapitalizme atmak çözüm çare değil.
Atacaksanız o suçu insan fıtratını yaratana atacaksınız.
Onu da suçlayamayacağımıza göre...