Şimdi 1400 yıl önce yazılmış bir dili, çok sağlıklı tam olarak çözmek mümkün değil diye düşünüyorum.

Bu günkü mealler arasındaki çelişkiyi doğru Arapça bilmediğimize bağlayanlara soruyorum: Biz hangi Arapçayı öğrenirsek gerçek Kuran'ı anlayacağız.

Kuran meali çevirenlerin gerçek o günkü Arapçayı öğrendiğini nasıl, nereden anlayacağız? 
Onlara güvenmesek eğer hepimiz Arapça mı öğrenmek zorundayız?

Büyük bir Arap coğrafyası var; hepsi Arapça biliyor, bunlar Kuran'ı anlıyorlar mı peki?

Onları bırakın biz Türkçe okuduğumuz her cümleyi anlayabiliyor muyuz?

90 sene önceki Türkçe ile bugünki Türkçe aynı mı?

Bundan şu sonuç çıkıyor;
Allah biz insanları doğru yola sokmak için reçete yollamış ama zamanı hesaba katmamış.

Bu kitabı bugün yolladım tüm insanları da bağladım buna; ama bu kulum bunu 1400 sene sonra anlayamayacak! 

Ve bunu nasıl sorumlu tutarım diye düşünememiş.

Allahın tüm insanları bağlayan sabit bir kuralı olmaz mı yani; en basitinden yazıldığı dilden anlıyoruz.

Ve bir ayette de, ben bunu arapça yazdım kolay anlayıp uygulamanız için, der.

Ama beni farklı bir dilde dünyaya getirdi.

Çok açık ki beni hiç düşünememiş. 

Siz varın hala çelişkileri meallere, insanlara atın.

Salih Demir | Tabusal