• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Canan Kayışlı
DIES NATALIS /Doğum Günü
25/06/2023
Doğum günlerinde ve sonrasında büyüdük/büyüdünüz derdik/derlerdi, "eskiden, çok eskiden" Hangi yaştan itibaren artık büyümüyoruz da, yaş alıp yaşlanıyoruz. Bilen var mı?

Ben DE yaşlandım ama  bu yıl sadece yaş almış gibi hissetmek istiyorum, çünkü son birkaç senede çok yoruldum, (sanki daha öncesi Cennetül -Mevaydı!) ama herkese ve herşeye rağmen şükürle ve iyi ki diyorum; o yüzden de sinsice içeri sızıp, kuytu bir köşeyi mesken edinen, farkettiğimde kapının önüne koyduğum, ama hâlâ kapıda bekleyen yaşlılığı kovasım var.

Hiç çocuk olmadım ben, o yüzden de oyuncak ve oyun için zamanım da olmadı, imkanlarım da. Sonra evren dedi ki "seni çocuklarla doyasıya oynaman için eğitmen/öğretmen olarak atayarak ödüllendiriyorum."

Ben de "Uslan yufka yürekli afacan çocuk, bitsin kar altında dal gibi güneşini arandığın"* deyip hediyemin farkında,  çocuklarla büyüyorum.
 
İnsan ayırdım, hep; Iyiyle kötüyü aynı kefeye koymadım hiç,  başım göğe ermese de, banane demedim hiçbir şeye, gözümü yummadım; "korkulan" o yüzden de, ötelenebilen bir insan olmak pahasına, doğrucu Davut" olmaktan da, Karakoyun sayılmaktan da çekinmedim.

Kör noktalarımı bulup, onlara bakmanın ve şeffaf olmanın gücünü keşfettiğimden beri de daha cesurum.

Gönüle girmek için gönlümün elvermediğini yapmadım, yapamadım. Korksam da, hayatın kıyısında dolaşmaktan vazgeçmedim.

Acılar, ahhh. Elbette, herkes gibi, herkes kadar belki, bence biraz daha fazla. Sevinçler? Elbette, ayaklarımı yerden kesen, yüreğimi göğe bakma durağına savuran, "mavi huydur bende" dedirten sevinçler, belki de herkesin yaşamadığı kadar.
 
Sosyal medya sayesinde herkes diğerinin, birbirinin doğum gününü unutmuyor, aslında ben   gizlediğimi sanmıştım. Ama biliyorum ki 3-5 de olsa doğum günümü hafızasında tutan ve iyi ki doğdun diyenlerim var. Yani bildirim geldiği için değil, bildiği için kutlayan, arayan, soran, yazan, iyi dileklerini ileten...

İnsan hatırlanmak ister, hatta hatırda kalmak ister, bunu bilmek, görmek ve yaşamak ister. Ama insan önce bunları kendisi yapmalı, yaşatmalı, göstermeli, yani insan önce toprağa tohum eker gibi sevgiyi, ilgiyi, emeği ekmeli ve biçmeyi beklememeli. Çünkü bugün üç ektim, yarın beş biçeceğim demek sukutuhayal yaratır. İnsan sevginin hallerini yapmalı, sevgiye dair ve dahil haller. Bazen sesin yankısı misali anlık dönüşler, bazen bir bambu ağacının beş yıl sonra filizlenip, kısa bir zamanda 27 metre olması gibi, hayatı sabır eden daha güçlü ve ekber bir resim ya da sevgiyi alıp, belki  vermeyi bilmemekten, belki de bencillikten ya da tohumların çürümesinden dolayı geriye dönmeyen, dönemeyen sesler, sözler, tavırlar. Hayat tam da bu değil mi, sonsuz bir zenginlik, fakirlik, sağlık, mutsuzluk, mutluluk, neşe, keder var mı? Yok, elbette ki yok, hayat iniş ve çıkışlarla hayat, aldığımız ve verdiklerimizle.Tohumun değerini bilmeyen ya da kibir ve bencillikten dolayı alma verme dengesini bozan herkesi, hakettiği yere göndermek ise kalbime borcum.

Bu yıl yenilmeyi, bırakmayı, kabulü ve gitmeyi öğrendim, daha doğrusu öğreniyorum hâlâ. Asıl gücün yenilmeyi kabul etmek olduğunu gördüm.  "Bu dünyada en iyi ben yenilirim.

 Dosta, düşmana, aşka.."diyerek gitmeyi,  bırakmayı, göndermeyi, altını ve üstünü çizmeyi deneyimledim. Bu devam edecek, ama benim gibi bir Amazon kadını, kendini yakıp, küllerini gönderdiklerinin üzerine savurmadan gidemiyor maalesef ve ne mutlu! Küller ateş olup yakar mı!

Başkasına hayır demenin, kendime evet demek olduğunu, sezgimin yüreğimin ve tecrübelerimin aklının toplamı olup, onu daha çok dinlemem gerektiğini de biliyorum artık.

Hakettiğimizi değil, bizi olmamız gereken kişi yapacak her şeyi yaşıyoruz; tekrarlananlar geçemediğimiz sınavlar. Anladım ki iyi bir öğrenci olsam da,  birkaç dersim var hâlâ alt sınıflardan aldığım.

 Bu yıl bu dersler başarıyla öğrenilip, sınavlar verilecek; yıldızlı pekiyi almayan Canan, tek ayak üzerinde  durma cezası verecek kendi kendine...

"Hamarat hüzünler yokolun, işçiman ağrılar bi yol yalnız bırakın hele" demek hevesindeyim artık.

Aşk ile..
 
Canan Kayışlı


169 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Destitus Ventis Remos Adhibe - 18/10/2024
….
VADE RETRO SATANA/Geri Çekil Şeytan - 27/11/2023
Kötülük nedir, kötü kimdir! Günlük hayatın içinde nerede durur, kimde durur kötülük!
Per Ardua Ad Astra/ Zorlu Yollardan Yıldızlara - 26/10/2023
Annemi hatırladım, (insan unut(a)madığını nasıl hatırlar ki? ) Derdi ki: Gururlanma padişahım senden büyük Allah var, bu cümlenin üstüne bir de "İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli" diye eklerdi.
Spira - Spera / Nefes Al - Umut Ver - 12/08/2023
Spira - Spera / Nefes Al - Umut Ver
Philosophum Non Facit Barba/Sakal Adamı Filozof Yapmaz - 29/07/2023
Marka, bir cismi daha değerli ve dolayısıyla daha pahalı yapan bir kavram, ama marka demek her zaman kalite demek değil, kalite her zaman “pahalı” demek değil!
Ad Astra Per Aspera | Yıldızlara Zorlukları Aşarak Ulaşılır - 15/07/2023
Hep birlikte bir şey daha öğrendik ki, bilinenin aksine, kelebeğin ömrü 24 saat değil, bu süre bir ay ve bir yıl arasında değişiyor.
Hominem Te Memento / Sadece Bir İnsan Olduğunu Unutma - 12/07/2023
Hominem Te Memento / Sadece Bir İnsan Olduğunu Unutma
Vita Brevis / Hayat Kısa - 05/07/2023
"Hayat kısa kuşlar uçuyor."
SURSUM CORDA/Kalpler Yukarı - 14/06/2023
Ben fareden korkarım, psikolojide bu korkunun bir de adı var, Musophobia. İnsanların yüzde dokuzu farelerden çok korkuyormuş, yalnız değilim yani.
 Devamı