• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Zeki Coşkunsu
Olgunlaşma(Matürasyon) Penceresi
02/02/2021

MATÜRASYON(OLGUNLAŞMA) PENCERESİ;

O DA NEYİN NESİ?

BAZI KAPILAR VARDIR AÇ(IL)MAK

BAZILARI DA, KAPA(N)MAK İÇİNDİR!

[PENCERELERDEN KAPILARA İLMÎ BİR EKSKÜRSİYON(ANLAMLI GEZİ(NTİ)]

 

Kalbin kelâmını Sahibi bilir;

Göğsünde atınca, senin mi sandın!?”(1)

     Yarınların bütün çicekleri,

Bugünün tohumlarında(saklı)dır!”(2)

     ‘Kitap okuyunca ne değişecek ki!?’ diye sorma!

Elinde tuttuğun kitaba iyi bak, anlarsın.

O da bir zamanlar ‘odun’du!(3)

 

     Çağımızın “ilmî aksiyomatik(belitsel dizge) yapısı” çerçevesinde, “fonksiyonel(işlevsel) yapı”sı bakımın-dan insan; “biyo-sosyal, kompleks-adaptif(karmaşık-uyumlu), gaye -yönelik öğrenen, enformasyon prosesle-yen(işlemleyen), sibernetik(güdümbilimsel), dinamik(enerjik-devingen) ve psikolojik bir sistem(4)dir[İn-san’ın otodalga sistemi(autowave system)”ni bünyesinde barındıran bir varlık olduğunu da, bu arada hatırlatmış olalım].

     Başlığımızdan hareketle “kapılar” diyorum, hayata, “matürasyon(olgunlaşma)”a açılan pencereler gibidir. Ya açıl(malıd)ır; ardına dek ya da, kapanır-kapatılmalıdır hem de, sımsıkı…!

     İlk elden şu iki hususa dikkatlerinizi çekmek isterim: (a) “insanoğlu adaptif bir sistemdir!” (b) “şu veya bu nedenle [iç ve dış presürlerin(baskıların) etkisiyle] adaptif yapı/şema, mal-adaptif(uyumsuz) yapı/şemaya dönüşebilir!”

     Buradan hareketle Avusturyalı zoolog(hayvanbilimci) ve etoloji(hayvan davranışbilimi) uzmanı, Konrad Zacharias Lorenz (1903-1989) bu realiteyi göstermek için bir deneye başvurur. Yeni doğmuş bir kaz yavrusu-nu, annesini hiç görmeden ondan ayırır. Yavru, Konrad’ın yanında büyür ve o ne yaparsa aynısını yapar. Yavru, araştırmacıyı annesi olarak görmektedir! Hâlbuki gerçekte, yavru doğum ve gençliğini anne kazın yanında geçir-seydi, onu taklit edecekti ki, işte ilmî literatürde buna, “doğal adaptasyon(intibak-uyarlama)” adı verilir. Bir bakıma Konrad’ın deneyinde, annenin yerini araştırmacı almak suretiyle şema, değişikliğe uğratılmıştır: Dolayı-sıyla da, “kazın kendi olgunlaşma periyodu kapanmış, sonuç olarak da kaz, ‘maladaptasyon’a uğramış/ negatif şema geçişi yapmıştır!” Zira “doğum ve gençlikteki doğal şemanın kazanılması süreci”ne ilmî literatürde, “matürasyon(olgunlaşma) penceresi” adı verilir.

     İlginçtir; ileriki zamanlarda maladapte olmuş kazı, tekrar doğal ortamına koyduklarında, başlangıçta diğer-lerinden ayrı durmuş, fakat bir süre sonra diğerleri gibi davranmaya/davranış sergilemeye başladığı da göz-lenmiştir. Sonuçta “kaz, kendi doğal adaptasyonunu yeniden kazanmıştır!”

     Tıpkı bunun gibi eğitimimiz -insan eğitimi- de, doğal ilmî bir program ve/veya süreçtir. Bu doğrultuda adap-tasyonu sağlayacak bir program izlenmelidir. Bilinmelidir ki “formal eğitim, ‘esansiyel(essentiel: esas olan) değerler’i verir/vermelidir!” Birey de bunları kullanarak, kendi programını yapar. “Gelişmemiş, geri kalmış (ve/veya geri bırakılmış) ülkelerdeki eğitim kurumlarında doğal adaptasyon şemaları maalesef bulunmadı-ğından, öğrenci bunlara adapte olamaz/olamamaktadır! Dolayısıyla öğrenciler mal-adapte olmak suretiy-le de, değişik olumsuz davranışlar sergilemektedir; zira ‘sistem buna âdeta zemin hazırlamış’tır!”

     Hiç kuşkusuz “bireysel eğitim, resmî/kurumsal eğitimden daha önemlidir!” Kimileri mal-adaptif şemayı, doğal adaptasyon şeması zannedebilirler/zannedebilmektedirler. Bunda, çocukluktan itibaren gelen presürlerin [baskıla(ma)ların] etkisi vardır. Zira çocukken, kendi aile çevremizi taklit ederiz. Derken şahsiyet-kişilik(perso-nalite), okuldakileri(öğretmen, öğrenci, vs.) taklit etmeye başlayarak gelişir. Bu, örnek alacağınız kişiye bağlı bir husustur. “Özellikle ilk 2 yıl çocuk için oldukça önemli bir safhadır; maladaptif şemanın ortaya çıkması o dönemlere rastlar!” Çocuk örnek aldığı/alacağı şahsa ait “persepsiyon(algı(lama)/idrak)” çerçevesinde bir şema çizer. İşte bu o kişinin şemasıdır; çocuğun şeması değil! Zira “bu şema algılama sonucu ortaya çıkan bir şemadır!”

     Yukarıda değindiğimiz deneyde yavru kaz Konrad’ı örnek almıştı. Buradan hareketle şu denilebilir: “Ebe-veynler -bilerek ya da, bilmeyerek- çocuğun yanlış/kötü adaptasyonla(maladaptasyonla) büyümesine neden olmaktadırlar!” Artık çocuk mal-adaptasyon şeması ile davranış sergiler ve bu böyle devam eder; bu davranış-ların yaşla bir ilişkisi de yoktur!

     Sonuç olarak insanlar, “otorite(rol model)” saydıklarını kendilerine örnek alarak “mal-adapte” de olabilirler. Zira bireyin kendisi hiçbir gayret ve araştırma içine girmeden “hipnoz” altında otoritelerin söylemiş olduğu tüm bilgileri olduğu gibi almaktadırlar. Hâlbuki bireyler, kendi “doğal adaptasyon şemaları”nı bizzat kendileri kur-maları gerekir ki bu da, oldukça zor(ama doğru olan) bir iştir. Görünen o ki genelde insanlık, kolay olan “taklit” yolunu ve “hipnoz” altında kalmayı seçerek araştırma ve inceleme yoluna yönelmiyorlar! Çünkü bu yol “zah-metli bir yol”dur! Ancak asıl “otantik(gerçek-doğru) mutluluk”, bu zahmetli yolun sonundadır; diğerlerinde değil!

     Soru: İnsanlar neden “doğal adaptif şema”yı bırakıp da, “mal-adaptif şema”ya yönelirler?

     Yanıt: Bu sorunun yanıtı şu şekilde maddeleştirilebilir:

     Açımlayalım.

     1) Her şeyden önce bu, o “çocuğun ilk dönemlerdeki matürasyon penceresinin kapalı oluşu”ndan kaynak-lanmaktadır. Çocuk o kapalı matürasyon penceresi nedeniyle o şekilde yetişir; ebeveyn ise bunun farkında bile değildir! Dolayısıyla, “İLK ELDEN EĞİTİMCİLERİN EĞİTİLMESİ ELZEMDİR(ANNE-BABA, ÖĞRET-MEN-EĞİTMEN, ÖĞRETİM GÖREVLİSİ VS.)!”

     2) Matürasyon penceresi kapalı olmasa da, “kişinin şeması bozuk ve de dondurulmuşsa”, yine bu durum, ciddi rol oynamaktadır. Eğer ki erken dönemde farkına varılabilirse, bunun değiştirilmesi mümkündür.

     3) Öte yandan “formal eğitimin, doğal adaptasyonu sağlayacak nitelikte olmayıp, mal-adaptif şemaya yönelik oluşu” da, bunda aktif rol oynar.

     4) Ayrıca, “normal adaptasyon; çevresel koşulların değişmesi ile bizim ona adapte olma hızımıza bağlı bir husustur[Tıpkıbiyolojik evrimdeki gibi. Bilindiği üzerebiyolojik evrim, çevresel etkilerin bazen önünde gitmiş, bazen paralel seyretmiş ve bazen de geri kalmıştır’]!” Eğer “çevremizdeki koşullar, bizim ona adapte olmamızdan daha hızlı gelişiyorsa, ona adapte olmamızı engellemektedir!”

     5) “Konuların değişimi de, ona adapte olmamızı engelleyen bir diğer etmendir! Bununla alakalı olarak kısa bir “anekdot”a yer verelim: Jersey Adası’ndaki bir hayvanat bahçesinde [ki bunu, bir natüralist(doğabilimci) ve zoolog(hayvanbilimci) olan ilim insanı, Gerald Malcolm Durrell (1925-1995) kurmuştur] araştırma yapan (adı geçen) zoolog, bir gün çevresinde toplanan meraklı topluluğa eline aldığı kör bir yılan(bir cins, Batı Afrika yılanı) hakkında bilgi vermeye başlar. Zoolog yılanın kör ve zehirsiz olduğunu insanlara zarar vermeyeceğini söylerken, yılan birdenbire gözlerini açar ve zoologu sokar. Hastaneye kaldırılan zoolog son anda kurtarılır. İşte bu örnekte olduğu gibi zoolog, “eksternal(dışsal-harici) şartların değişiminden haberdar olamayışının/ adapte olamayışının neticesi”ni bizzat yaşamıştır. Öte yandan başka bir zoolog ise birçok hayvanı görmeden seslerinden(özellikle kuş türlerini) tanıyabilmekte, ama saptanmamış birçok tür olduğu için de adaptasyonu hâlâ devam etmektedir[Aynı şekilde, “eğitimde de konular arasında geçişte, ona adapte olmamızın zorlaştığı göz-lenmiştir”]!

     6) Bir diğer etmen de “doğal adaptasyonun, maladaptasyona kayma olayı”dır. Doğal adaptasyondan mal-adaptasyona kayarken(geçiş yaparken), kaydığımız(geçiş yaptığımız) şema yanlış da olsa kayma(geçiş) işlemi gerçekleşmektedir. Bunun “nedenleri” ise şunlardır: (a) Ya, “doğal adaptasyonu anlamıyoruz”, (b) Ya, “yan-lış anlıyoruz”, (c) Ya da, “doğal adaptasyon şeması ile maladaptasyon şemasını birbirine karıştırıyoruz”-dur[Tıpkı,regülariteyi irregülarite(düzenliliği düzensizlik) olarak kabullenip-görenlerimiz gibi…”]!

     Sonuç olarak; her hangi “sıradan bir olay” veya “fenomeni(görüngüyü; sıra dışı olayı)” doğal da olsa,          -yukarıda sıraladıklarımızdan dolayı- ve/veya dinamik bir izahı da olsa bizdeki mal-daptif şemaya uyacak şekilde, onu eğer-büker, yoğurur benzetmeye çalışırız! İşte, “paranormal olaylar” da bu gruptandır. Mal-adaptif şemada “persistans(persistance: ısrar-sebat, inat)”, bu durumların ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

     Bu bağlamda maladaptif şema, kültürel olarak yatay ve dikey doğrultuda “transmisyonu(iletimi)” para-normal olayların ortaya çıkmasına da neden olmaktadır. Bu yüzden birey seçeceği şemayı, bizzat-kendisi irdelemeli ve mal-adaptif şemayı seçmemelidir! “Paranormal kimseler ispatlanmış olguları dahi kabul et-mezler; zira bu tipler, ‘mantal aberrasyon(zihinsel sapınç)’a duçar olmuş kimselerdir ve KENDİ İNAN-MAK İSTEDİKLERİNE İNANIRLAR!”(5)

      Yukarıda açmak” demiştim ya; evet, bazı kapıları açın; hem de sonuna dek(-ardına değin)… ‘Negatif egoizminiz’den dolayı değil, sırf ‘pozitif egoizm’ adına, salt kendinize, kendi gerçekliğinize uygun olduğu için…!

      Ha, bu arada hatırlatayım; bazı kapılar kilitsiz de açılır. Bazen kalıp olmadan da harfin döküldüğü olur; (Zira) hayat bir mürettiphane değildir!(6)

     Yine yukarıda kapamak” demiştim ya; evet, bazı kapıları kapayın; hem de sımsıkı… ‘Gururunuz’dan dolayı değil, artık hayatınıza ‘uygun’ olmadıkları için…!(7)

     Dedim ya; “bazı kapılar vardır aç(ıl)mak bazıları da, kapa(n)mak içindir!”

 

(1) Bkz. TEKİNER, Mehmet; https://1000kitap.com/yazar/mehmet-tekiner?s=en-uzunlar. (Erişim Tarihi: 16.11. 2020).

(2) Bkz. ÇİN Atasözü;  https://www.e-motivasyon.net/gelecegin-butun-cicekleri-bugunun-tohumlari-icindedir-cin-atasozu. html. (Erişim Tarihi: 16.11.2020).

(3) Bkz. FAZLIOĞLU, İhsan; https://twitter.com/ihsanfazlioglu/status/ & https://sozlerantolojisi.blogspot.com/. (Erişim Tarihi: 16.11.2020).

(4) Bkz. ÖZENLİ, Sertaç; “İlmî Sohbetler”, s.(C)3, Karakuşlar Yay., Adana, 1999 & COŞKUNSU, Zeki; “Gerçek-Gerçeğe Giden Yol(The Road to Real-Reality): Geçmişimiz-Bugünümüz & Geleceğimiz Non-Konvansiyonel Otantik İlmî Makâleler(I-II-III)”, c. I, ss. 68-69, Çizgikitabevi Yay., Konya, 2019.

(5) Geniş bilgi için bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Gerçek-Gerçeğe Giden Yol(The Road to Real-Reality): Geçmişimiz-Bugünümüz  &  Geleceğimiz Non-Konvansiyonel Otantik İlmî Makâleler(I-II-III)”, c. I, ss. 281-285, Çizgikitabevi Yay., Konya, 2019.

(6) Bkz. SUBAŞI Necdet;  https://www.facebook.com/necsub. (Erişim Tarihi: 16.11.2020).

(7) Bkz. COELHO, Paulo; http://guzelsozlertv.blogspot.com/2019/03/guzel-sozler-en-guzel-anlamli-sozler.html: (Erişim Tarihi: 16.11.2020).

 

Zeki Coşkunsu

 

 



364 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ!
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ?
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM)
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor!
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!?
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!”
 Devamı