Zeki Coşkunsu
Tercih Sizin
13/02/2021 BİR YANDA OTANTİK İLİM VE OTANTİK FİLOZOFİ(FELSEFE) ÖBÜR YANDA ONTİK-OTONOM TÜM İNANÇLAR/DİNLER-DOGMALAR; TERCİH SİZİN…? “Otantik(gerçek-doğru) ilim” ve “otantik filozofi(felsefe)” diyorum, insanı “öz-gür”leş-tirir! Ve değil mi ki “öz-gür olmadan da bilge ve/veya ârif
olunamaz…?” Ancak bu öz-gürleşmenin, bilge ve/veya
ârif olmanın bir “bedel”i var:
Bu bedel, o yola gireni; ilk etapta hem, “mutsuz(!)-huzursuz(!)”
ve gerektiğince “kuşku-cu/şüpheci”
eder hem de, “yalnız”laştırır! Bir
yalnız ki öylesine, iliklerine işlercesine “üşütü-cü-dondurucu…!” Evet, öz-gürleşirsin öz-gürleşmesine de “mutsuzlaşır(!)-huzursuzla-şır(!)”, kıvamında olmak kaydıyla “kuşku/şüphe”yi dikkatlerine yeniden yeniden kaldırır, “yalnızlaşır” ve “üşürsün”…! Olsun varsın, sonunda(-son tahlilde) bir “aydınlanma”
yaşar; “karanlıklar”dan kurtulur,
aydınlanır/aydınlığa kavuşursun! Zira otantik ilim ve otantik filo-zofi(felsefe), insanı aydınlatır/aydınlığa
kavuşturur! Yine olsun varsın, sonunda(-son
tahlilde) “otantik(gerçek-doğru) mutluluk”a erersin! Değil mi ki asıl “öz-gürlük” ve “aydınlanma”,
otantik mutluluğun ta kendisidir…?
“Aydınlanma” dedim de, “ontik-otonom tüm inançlardan/dinlerden,
olabildiğince ön-yargılardan(-peşin
hükümlülüklerden), karanlıklardan
kurtulmak, dogmalardan öz-gür-leşmek” demektir. Diğer bir söylemle
aydınlanma; “bilmediğini ‘öz-bilinç’le(bilinçli farkın-dalıkla) anlayarak-kavrayıp, bilmediğinin peşine
yine, o ‘öz-bilinç’le düşmek, cehaletin-den ve kendi karanlığından kurtulmak,
tüm dogmalardan öz-gürleşmek”tir.
Böylesi bir aydınlanma, âdeta “yeraltındaki
mağaradan(-karanlıktan), zincirlere vurulu kölelerin dışarı(-aydınlığa) çıkış-yükseliş”i anlamındadır. Bu “çıkış-yükseliş”, bir anlamda “topraktan
uzaklaşma-soğuktan çıkış” hâlidir de....! Ya da, “biyo-psikolojik” bir benzet-meyle bu “çıkış-yükseliş”, insanın gelişim evrelerinden biri olan “çocukluktan-ergenlikten çıkış, matürleşme
yolunda atılan bir adım, bir sürece giriş” demektir. Hemen ancak, tam da yeri gelmişken şunu da
hatırlatıp-uyarayım: “Aydınlanma”
süre-cinde, “ışık”a “bakma”-“ışık”ı “görme” ve/veya “gerçek”le “ilk tanışma-karşılaşma”; bir anlamda da “doğruyu duyma” oldukça “rahatsız
edici”dir! Bu yüzden çoğu insanların zihni, “karanlık”ı ve “kölelik-esaret”i
seçer! Onlar için cahillik “mutluluk(!)”tur!
Zira “ışık-gerçek”le yüzleşmek ve
“öz-gür”leşmek hem, “otantik ilgi-bilgi-sevgi-akıl” hem de,
“cesa-ret” ister! Öyle olmasına öyle de, insanların bir de “önyargılar”ı yani, “peşin hükümlülükler”i var(vorurteil)(1): Birey “önyargılar”ının
etkisinden “kesin(-mutlak)” bir şekilde “tam” olarak kurtulamaz; bu olası
değil...! Zaten “ful önyargısız insan, ölü insana benzer!”
Zira önyargı kişinin, varlık ve olaylarla karşılaşması için “hazır ön bilgiler”i olup, bilgilerinin
omurgasını oluşturur. Gelgelelim, “otantik(gerçek-doğru) ilim” ve “otantik filozofi(felsefe)”
ikilisiyle hareket eden yani, “gerçek-doğru
ilmî ve entellektüel etkinlik”i olan bir insan, önyargılarının mik-yâsını(ölçeğini-ölçüsünü) azaltabilir, ama asla
“sıfır”a indirgeyemez! Kaldı ki
niye-niçin sıfıra indirgesin ki…!? Kuşkusuz “delilerin ve de onursuzların sıfır önyargıları olur; cahil-lerinse
önyargıları aşırı dozda olur!”(2)
Burada amaç, önyargıların karanlıklarını
aydınlatmaksa bu, “otantik diyalog”
ve “otantik diyalektik”le
gerçekleşebilir! Değil mi ki “toplum gerçeği,
bizim deneyimlerimizin ürünü-dür..? Bizim ile bugünkü toplum gerçeği arasındaki
diyalektik bize, ‘geleceği’ üretir. İn-san tarihte sadece etrafındaki dünyayı
‘tercüme’ ederek değil, ‘dönüştürerek’ tarihsel-leşti, ilerledi. Gerici yani
kaderci[: fatalistik - yazgıcı
(z.c.)], fatal[:yazgı-ölümcül-uğursuz (z.c.)]
veya gerekli, doğal görülen gerçekte ‘dönüşüm’ yoktur! Ancak ‘tanrısal’, ‘tabu [:tekinsiz; kutsal sayılan bazı insanlara,
hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi
yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç (z.c.)]’ görülen ger-çekler ‘dönüşemez’,
‘iyileştirilemez’; dolayısıyla ‘kaderci’dir!”(3) İşte, “otantik
ilim” ve “otantik filozofi(felsefe)” somut bilgiler üretirken, “otantik diya-lektik” üretilmiş
bilgileri sorgular, eleştirir, yanlışlar; ama doğrulamaz! “Otantik ilim” de öyle; sadece yanlışlamaya çalışır(falsifikasyon)! Zaten yanlışlanamayan,
doğruluğunu sürdü-rebilir ya da, sonraki çağlardaki “otantik diyalektik evrim” yanlışlayabilir; tıpkı “otantik il-mî teoriler” gibi…!
Buna karşın peki, ya “ontik-otonom
tüm inançlar/dinler-dogmalar…!?”
Evet, “ontik-otonom tüm
inançlar/dinler-dogmalar” ise insanı, diğerinin aksine “köle”-leştirir! Ünlü Rus roman yazarı, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin
(1821-1881) kendi ya-şamıyla birçok “paralellik”
taşıyan, hatta “tüm hayatının raporu”nu
verdiği; bir “aile dramı” ve “cinayet romanı” olmasının yanı sıra, “enfes bir felsefî metin” olarak da
gördü-ğümüz, dahası evini terk ettiğinde yanına
aldığı o son romanı, “Karomazov
Kardeşler”in en çarpıcı bölümü olan “Büyük
Engizisyoncu”da geçen Kardinalin, “devrimci-paylaşımcı”
İsa’ya “biz özgürlüğü senin adına
sonlandırdık!”(4)
sözü, aslında “tüm ontik-otonom
inançlar/dinler-dogmalar”ın “yazgısı”nın
bir “kompkat(özlüce) özet”i olsa
gerektir!
Gelgelelim, bu köleleştirme de bağlısına-müntesibine bir “ödül” verir:
Bu ödül, bağlısına-müntesibine “güven” verir, onu “ısı”tır! Fakat bu güven “pseudo(san-ki, sahte, çakma, yalancı) bir güven”dir; “sahici olmayan-samimiyetsiz…!” Bu yüzden de, hiç kuşkusuz “ontik-otonom tüm inançlar/dinler-dogmalar”,
insanı “karanlık”a götürür/
karanlıkta bırakır! İşte, asıl “otantik
mutsuzluk” da budur!
Dedim ya; “bir yanda otantik ilim
ve otantik filozofi(felsefe), öbür yanda ontik-otonom tüm
inançlar/dinler-dogmalar…!”
Tercih sizin…?
(1) Geniş bilgi için
bkz. GADAMER, Hans Georg; “Wahrheit und Methode: Grundzüge einer
philo-sophischen Henmeneutik(Hakikat ve Yöntem: Felsefi Hermenötiğin Temel
Özellikleri)”, 5th ed. (Tübingen: J. B. Mahr, 1986)[-GADAMER, Hans Georg; “Truth and Method(Hakikat ve Yöntem)”,
pp. 265-284, (2nd rev. ed. Joel C. Weinsheimer and Donald G.
Marshall), New York: Crossroad, 1989] & GADAMER, Hans Georg; “The
Power of Reason(Aklın Gücü)”, (Man and World-3, nu. 1), p. 11, 1970 & HEIDEGGER, Martin; “Being and Time(Varlık ve Zaman)”,
-trans. John Macquarrie and Edward Robinson-, pp. 191-195, New York: Harper and
Row, 1962.
(2) Bkz. GENÇALP, Güntay(-Ülgen Tölge); https://www.facebook.com/berfeazra. (Erişim Tarihi: 27.11.
2020).
(3) Bkz. BAHADIROĞLU, Gülay; “27.11.2020 Tarihli Facebook Duvar Yazısı”;
https://www.facebook.
com/gulay.bahadiroglu. (Erişim Tarihi: 27.11.2020).
(4) Bkz. DOSTOYEVSKİ, Fyodor Mihayloviç; “Karamazov Kardeşler”, (cilt: I-II), çev.
M. İlkin, Oda Yay., İstanbul, 2000 & PUREVDORJ
Amar; “F. M. Dostoyevski’nin
Romanlarındaki Karakter Çerçevelerinin İncelenmesi(Doktora Tezi)”,
A.Ü.E.B.E, Ankara, 2017:
https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.
500.12575/37713/466263.pdf?sequence=1&isAllowed=y. (Erişim
Tarihi: 27.11.2020). Zeki
Coşkunsu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022 |
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ! |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022 |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022 |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022 |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT |
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022 |
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM) |
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022 |
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I |
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022 |
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor! |
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022 |
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!? |
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022 |
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!” |
Devamı |