![]()
Zeki Coşkunsu
Tanrım, Senin Bizler Gibi Bir Dil Takıntın Yok!
10/07/2020 TANRIM; SENİN DİL PROBLEMİN
VE/VEYA DİL TAKINTIN YOK BİZLER GİBİ!(1)
(PROLOG-4) (…) Ha
neredeyse unutuyordum Tanrım; Sana ‘Tanrı’
diye hitap ettiğim için bile, kimi kulların beni kınıyor ve eleştiri okları
sağanağına maruz kalıyorum. Oysa Kur’ân’daki ‘ilâh’ kelimesinin Türkçe karşılığı ‘tanrı’ demek zaten! Ama bir bilseler o kulların, ‘ilâh’ın; “sığınılan, güvenilen, yardım eden, umut bağlanan, her şeyden çok
sevilen, kendisin(in koyduğu
yasakları çiğnemek suretiyle, gözden düşüp-sevgisini yitirmek)den sakınılmaya ve mutlak itaat edilmeye
tek lâyık olan, her sözü absülü otantik(mutlak
gerçek-doğru) olarak kabul edilen,
kendisinden kurtuluş beklenen” vb. “8
kardinal(temel) anlam”ı(2) içerdiğini sanırım, özür dilerlerdi hem, Senden hem
de, benden! Kimi kulların bilmese de, ben biliyor ve anlıyorum; Senin dil problemin/takıntın yok bizler
gibi! Kim ne derse desin, umurumda değil; Sen beni ve niyetimi biliyor ve
anlıyorsun ya, bu bana yeter! * “[Ey Peygamber! Allah’ı farklı isimlerle anmandan
dolayı ‘Muhammed iki ayrı tanrıya tapıyor!’ diye ileri geri konuşan o
müşriklere] de ki: “İster ‘Allah’ diyerek, ister ‘Rahman’ diyerek hitap edin.
O’na bu isimlerden hangisiyle hitap ederseniz edin O birdir; bütün güzel
isimler de O’na aittir.”…” [(17/110) Ayrıca bkz.
(7/180), (20/8), (59/22-24), (87/1-5) vb. ayetlere.] Sevgili okurlar, bu denli hayatla içice,
yüzyıllardır yaşamsal değerini koruyan ve sonsuza dek koruyacak olan bir ‘fenomen’i(sıradışı olayı), ‘birincil(primary/primer)’ bir konu olarak ele
almamız; bizim için önceliği ve evrenselliği açısından kaçınılmaz bir
gereklilik ve ilmî bir ‘sine qua non
(olmazsa olmaz, ilmî bir zorunluluk)’
olmuştur. ‘Monolog’
türündeki bu ‘ilmî/felsefî’, bir kuple de ‘edebî’
olan eserimiz, ‘5 kardinal(ana-temel) bölüm’den oluşmaktadır: Birinci bölüm; ‘İlim Felsefesi, Teoloji, Deontoloji, Ahlâk Teolojisi(Moral Theology/Ethical The-ology) ve Teolojik Ahlâk(Theologocal Ethics) Üzerine
Esinlenmeler’ başlığını taşıyor. Bir diğer önemli ana başlığı(2. Bölüm); ‘Küresel Kapitalist Dünyamızın Güncel Sorunları Üzerine Esinlen-meler’ oluşturuyor. Üçüncü Bölümde ise, ‘İslâm Dünyasının(!) Hâli Hazırdaki Portresi(Hâl-i Pür Melâlimiz) Üzerine Esinlenmeler’ yer alacak.
Dördüncü Bölüm, ‘Din ve Kur’ân
Anlayışımızdaki Sapmalar Üzerine Esinlenmeler’ başlığını taşıyor. Ardından
eserimiz, 5. Bölümde de, ‘Muhtelif
Meseleler Üzerine Esinlenmeler’ başlığı altında, farklı konulara ilişkin,
hem ‘edebî’, hem de ‘ilmî’ bir ‘ekskürsiyon(anlamlı bir
gezinti)’ ile son bulacaktır. Son bir uyarı: Eserimiz, ‘çağımızın ilmî yapısı’ çerçevesinde, bu çağın; ‘konsistan(çelişkisiz/tutarlı)’ ve ‘konple
(tam/bütün)’ [ki bu iki özellik, “Matematik-Mantık”
yapısının kardinal değişmezleridir!],
‘endüktif-dedüktif(tüme varımsal-tümdengelimsel)’, ‘aksiyomatik formal sistemi’ içinde
kalmak kaydıyla, [ruhu ve/veya omurgası ‘akademik/ilim felsefî’ arka planına sahip olmasının yanı sıra,
bir ‘soh-bet/dertleşme’ denemesi ve/veya ‘monolog’ türünde]
oluşturulmuştur! ‘Enferans’larımız
bu doğrul-tudadır! Bu husus dikkate alınarak eserimiz okunmalı ve
değerlendirilmelidir! Çünkü ‘ex falso
quodli-bet’ ilkesi uyarınca, ‘mantık
sisteminde bir tek ‘lojik paradoks’a(‘mantıksal
çelişki’ye) izin ver-mek/göz yummak
insanı, bundan istediği -keyfi,
farklı- sonucu çıkarmaya sevk eder’
ki bu, özel-likle biz yazarlar açısından hiç de istendik bir durum değildir;
aman dikkat! Bu eser, okurlarını; evren ve canlılar
üzerine bilgisizliğimizdeki açıkları, Allah’a imanla doldurma-ya, yani ‘boşlukları doldurarak Tanrı’ya(God of the gaps)’ ulaştırmaya çalışan bir yöntem’ içer-mez! Tam tersine, evren ve canlılar
üzerine bilgimizi(bilimsel verileri)
değerli kabul eder ve bu veri-lerden yola çıkarak sonuca ulaştırır.(3) Bilimin amacı doğruyu
bulmaksa, neden bilimin neyi söyleyip söyleyemeyeceğini baştan belirleyerek
bilimsel aktiviteyi sınırlıyoruz?(4) Yeri gelmişken hemen belirteyim; ben, “zorunluluğun ve tesadüfün bileşimi ile
evren ve canlılar hakkındaki her şeyin açıklanabileceği”ni savunan Ateist-natüralist düşünürler(5)
gibi düşünmü-yorum! Bertrand Russell,
Tanrı’nın varlığı hakkında Copleston
ile girdiği bir tartışmada “İşte evren
karşımızda ve hepsi budur!”(6)
diyerek, karşımızda duran evrenin bir açıklamaya ihtiyacı olmadan, her şeyin
açıklamasını içinde barındırdığını söylemek istemişti. Dahası, bu eser, ‘birçok ayrı alandan gelen sayısız verilerin
bir araya gelmesiyle neticeye varma’yı ifade eden “birleşmeli tümevarım (consilience
of induction)”(7)
yöntemi ve “en iyi açıklama olarak
çıkarım(inference to the best
explanation)”(8)
metoduyla da pekiştirilmeye çalışılmıştır.
Lütfen, bu eserimizi de diğer eserlerimizde
olduğu gibi; yüzyıllarca süren karanlık
bir dönem-den sonra, yeniden otantik(gerçek-doğru) ilmin ve Kur’ân’ın ışığına muhatap olan
bizlerin, ‘evrimleşme süreci’ içerisinde olan, ‘otantik ve epistem(oloj)ik(bilgikuramsal-bilgibilimsel) bir anlayış’ı olarak değerlendiriniz!
Takdir edersiniz ki insanların bilinci, ‘özel
bir uzlaşma’nın sonu-cudur[Binlerce
yıl öncesine dayanan eski çözümlerin mirasından bireyin kendini sıyırma gücü,
gayet yavaş ve oldukça zorludur! Çünkü insanlığın uyum sağlamada çok küçük
adımlarla ilerlediği, ‘zıpla-mak’
yerine ‘emeklediği’ için, Tammer ile Bovine’nin kabaca belirttiği
gibi, evrim; “her tür artığı, sayısız eski hurdayı
beraberinde taşıyan bir dip tarama ağı”(9)
gibidir]. Bir cins ‘kırkyama’dır! Bu durumu görüyor,
anlıyor ve hak veriyorum. İngiliz Filozof-Matematikçi Alfred North Whitehead’in de
(1861-1947) [‘Tanrı Referans Siste-mi’ne göre değil, -çünkü O’nun
Referans Sistemine göre mutlak doğru vardır ve o da, bizzat Tanrı ve Kendisi’nin
ilmi’dir- ‘İnsanoğlu(Kul) Referans Sistemi’ne göre (z.c.)];
“mutlak doğru yoktur; bü-tün doğrular
yarım doğrudur. Bunlara mutlak doğrular olarak muamele etmek insanı mahve-der!”(10) saptamasında olduğu
gibi, hiç kuşkusuz bu eser hakkında da, -her
insan ürünü olan eserler gibi- hatalar ve/veya desteklenmemiş savlar
içerdiği iddia edilecek olursa -ki
edilebilir-; okuyucu, her eser gibi, bunu da Kur’ân’ın önerisine uygun
olarak, ‘kritik(eleştirel)’ bir biçimde (39:18) okumalı ve değerlendirmelidir!
Zira, ‘çağımızın ilmî yapısı’
ve ‘insanoğlunun idrâki’
çerçevesinde, ‘deklaratif(prosedürel olmayan; açıklayıcı-beyan
edici/bildirimsel) bilgi yapısı’
yönünden, ‘enplisit(îmâen-üstü örtük)’
olarak KUR’ÂN’ın; “topoloji(global geometri), kuantum(atom-altı parçacıklar dünyası) mekaniği, enformasyon, konpleksite(karmaşıklık) ve genel sistem teorilerini içeren, maksimum genlikli epis-temolojik(bilgikuramsal-bilgibilimsel) analizle analizlenmesi gereken ve
dekoherans(eşevresizlik; çevreyle
etkileşimi sonucu süperpozisyonun yani, ‘toplamsallık-üst üste bindirme;
çakışma’nın bozul-ması) yoluyla zuhur eden/açığa çıkan(emerge), Cibrîl[Rȗh’ul-Emîn, Rȗh’ul-Kuds; ilmî tezimize göre primer(birincil-ilksel)
indirgeyici olan ‘DOĞA’ ve sekonder(ikincil) indirgeyici olan ‘AKIL’](*) tara-fından da konvertörlüğü(çevirmenliği) yapılmış, hem redükte edilmiş(indirgenmiş) hem de, yine dekoher ve/veya dekoder(şifre-kod çözücü) Cibrîl tarafından dekohere edilmiş, non-lineer(doğ-rusal olmayan),
sosyolojik, dinamik, sibernetize-entegre(bütünleşik), dekoheratif bir Allah Kelâ-mı(O’nun doğa’daki semiyotik-matematiksel
lisanı)(**) Sistemi”(11) olduğunu daima
hatırlayalım. (*)[Cibrîl(Rȗh’ul-Emîn, Rȗh’ul-Kuds; ilmî tezimize göre
primer(birincil-ilksel) indirgeyici olan ‘DOĞA’ ve sekonder(ikincil)
indirgeyici olan ‘AKIL’): İlmî tezimize göre, “Faz-3’ten vahye muttali olan” (ve
her biri seç-kin birer “toplum
mühendisi ve/veya inşa edicisi” konumundaki)
bütün peygamberlerde de yer etmiş bulunan “kuvve”, işte bu “rȗh”tur! Onun “sade bir
melek” olarak tavsif edilmesi yanlıştır! Örneğin “Muhammed pey-gamberin onu görmesi veya sesini duyması, içinde bulunan
bu ruh üzerine şiddetle yoğunlaşması” sure-tiyle, “sanki onu gerçekten görür ve duyar gibi olması”ndan ibarettir.
Dolayısıyla da bu anlamda vahiy; “Mu-hammed
peygamberin içinde olan o ruh’tan kaynaklandığı” için bu yönüyle “peygamberin sözleri”, “bu ruh’u onun içine Allah yerleştirdiği”
cihetiyle de o, “Allah’ın sözleri”dir!(Geniş bilgi için bkz: (42/51), (26/192-195),
(16/102), (2/97), (17/85), (81/15-24), (53/5),
(53/6-15), (78/38) vb. ayetlere…)(12) Kuşkusuz,
“in-dirgeme(redüksiyon)” prosesinde(işlem-sürecinde)
-asıl olan da zaten- “kalitatif(nitel) değerler”i, “kantitatif (nicel-sayısal) değerler”e
dönüştürmektir. İşte bu yüzden Allah, “Cibrîl
[Rȗh’ul-Emîn, Rȗh’ul-Kuds; -ilmî
tezimize göre- ‘primer redüktör(primaire réducteur: birincil-ilksel
indirgeyici)’ olan ‘DOĞA’ &
‘sekonder redüktör(secondaire
réducteur: ikincil-tâlî indirgeyici)’
olan ‘FONKTÖR AKIL’]” vasıtasıyla indirgemenin gerçekleştirilmesine imkân
tanımaktadır. Demem o ki Allah, “Meta-meta-meta…soyut
bilgiler”inin yani, Kendi “Kelâmullah”ının,
“somut değerler”e indirgenmesinin/ dönüştürülmesinin
ve dolayısıyla da, biz insanla-rın kullanımına sunulmasının ortamını
bahşetmiştir! Buradan bizlere çıkan ekstra ders de şudur: Bizler de bilgi-lerimizi
halka, (olabildiğince halkın
anlayabileceği seviyeye) indirgeyerek-dönüştürerek aktarmalıyız. Ancak
takdir edileceği gibi, konuyu iyi anlamadan-özümsemeden indirgemeye kalkışmak
yanlış olur! İyice anlayıp özümsedikten sonra, indirgeme işlemine geçilmelidir.
Dahası, yine asıl olan, “herhangi bir
formülü, ‘verbal (sözel)’e dökmek/dönüştürmek”tir. İşte, bu da
bir cins “indirge-me(redüksiyon)”dir. (**)[Allah Kelâmı(O’nun Doğa’daki
Semiyotik-Matematiksel Lisanı):
Kur’an literatüründeki kullanımıyla “KELÂMULLAH”
ile bizim kastımız, “Allah’ın Doğa’daki
Semiyotik-Matematiksel Lisanı” olup, “fon”
iti-bariyle “kelâmullah” olan
Kur’an, “doğa(primer redüktör;ilksel/birincil indirgeyici) ve sürekli update edilen (güncellenen-kendini
güncelleyen) fonktör(eşleştiren-işlevsel) akıl(sekonder redüktör:ikincil indirgeyici) re-düktörleri(Cibrîl:
Rȗh’ul-Emîn, Rȗh’ul-Kuds)” vasıtasıyla indirgendiğinden(redüksiyonu yapıldığından) hem, “mana(anlam)” ve hem de, “lafız” açısından “Resül Muhammed”e aittir. Bu yönü itibariyle de “MEMETİK
(-KÜLTÜRGEN)” orijinlidir.] Unutmayalım; ‘Alîm(ilmin kaynağı, şehâdet ve gayb âlemine ait tüm entitelerin
ilmine en iyi vâkıf olan’ ve ‘Hakîm(her hükmünde/her fiilinde tam-mutlak isabet
eden )’ ancak Allah’tır. Siz sevgili okurları; Albert EINSTEIN’dan, Niels
Henrik David BOHR’a, Roger PEN-ROSE’dan
Sir Isaac NEWTON’a, H. POINCARЀ’den Sir, G.W. LEIBNIZ’e, Baruch
SPI-NOZA’dan, Charles DARWIN’e, Paul DAVIES’den, Alfred North Whitehead’a, John
B. Jr. COBB’dan, David R. GRIFFIN’e,
Ludwing WITTGENSTEIN’den, Martin HEIDEGGER’e, Noam CHOMSKY’den, Philips TURETZKY’ye, Daniel
C. Dennett’den, Douglas R. HOFS-TADTER’e,
Eino KAIKKI’den, Martin BUBER’e, Alexandroviç P. SOROKIN’den, Bertrand
RUSSELL’a, Richard SWINBURNE’den
John Archibad WHEELER’e, Louis PASTEUR’den, Michael J. BEHE’ye, William
Lane CRAIG’den, Nicholas
WOLTERSTORFF’a, Alan G. PAD-GETT’den,
Jan G. BARBOUR’a, Friederich NIETZSCHE’den, Richard KEARNEY’e, J. Paul SARTRE’dan, Brian
LEFTOW’a, J.G. FICHTE’den, Sir James George FRAZER’a, Richard BRODIE’den, Paul COPAN’a, Muhammed ABDUSSELAM’dan, Ahmed
H. ZEWAIL’e, Musa Carullah BİGİ(YEV)’den,
Roger GARAUDY’e… vb. daha nice ‘otantik ilim, felsefe ve ilim felsefesi
dâhîleri ve/veya galaksileri’ eşliğinde ‘ilmî bir ekskürsiyon(ilmî
anlamlı bir gezinti/yol-culuk)’la baş başa bırakıyorum. Nice otantik ilmî ekskürsiyonlara… Tedbir, gayret ve içtihat bizden, başarı
O’ndan..! (1) Bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Tanrım Konuşmalıyız; Lütfen, Mümkünse Hemen!”, -Monolog- ss. 33-38,
ÇizgiKi- tabevi Yay., Konya, 2015. (2) Bkz. COŞKUNSU, Zeki; “İndirilen Otantik (Gerçek) İslâm-Uydurulan Pseudo(Sahte) İslâm:
İnsanoğlu Refe- rans Sisteminde Din Olgusu(Non-İzomorfik
İslam Din Anlayışının Kur’ân Epistemolojik Seviyesinde Bir Eleş- tirisi)”, s. 217, Çizgi Kitabevi Yay.,
Konya, 2014. (3) Bkz. TASLAMAN, Caner(Doç. Dr.); “Evrenden Allah’a”,
Etkileşim Yay., s. 17, İstanbul, 2012. (4) Bkz. PLANTINGA, Alvin; “Methodological Naturalism”, (ed. Jitse Van Der Meer, Facets of
Faith and Sci- ence içinde) University Press of America,
Lanham, 1996 & PLANTINGA, Alvin;
“When Faith and Reason Clash: Evolution and Bible”, Christian
Scholar’s Review, April, 1991. (5) Örnek olarak
bkz. DAWKINS, Richard; “Climbing Mount Improbable”, W. W.
Norton, pp. 3-37, New York, 1997 & MONOD, Jacques; “Rastlantı
ve Zorunluluk”, çev. Vehbi Hacıkadiroğlu, ss. 17-29, Dost Kitabevi, Ankara, 1997. (6) Bkz. RUSSELL, Bertrand; “Why I Am Not a Christian”, Routledge,
New York, 2004. (7) “Birleşmeli tümevarım(consilience of induction)” için bkz. FISCH, Menachem & WHEWELL William (Philosopher
of Science);
Oxford University Press, Oxford, 1991. (8) “En iyi açıklama olarak çıkarım(inference to the best explanation)” gibi güncel hayatta ve bilimde kullan- dığımız birçok akıl yürütmenin temeli de,
alternatifler içinde en uygununu bulmaya dayanır. Bkz. LIPTON, Peter;
“Inference to the Best Explanation”, Routledge, Londra, 2001. (9) Bkz. DENNETT, C. Daniel & HOFSTADTER, R.
Douglas; “Fantasies and Reflections on
Self and Soul (Aklın G’özü, Benlik ve Ruh Üzerine
Hayaller ve Düşünceler)”, (çev. Füsun
Doruker), s. 295, Bogaziçi Üni- versitesi Yay. 2. Baskı (Kasım), İstanbul,
2014. (10) Bkz. BRODIE, Richard; “Virus of the Mind(Akıl Virüsü)”, ss. 23, 56, (çev. Özgü
Çelik), Pegasus Yay., İs- tanbul, 2014. (11) Geniş bilgi için
bkz. COŞKUNSU,
Zeki; “Gerçek-Gerçeğe
Giden Yol(The Road to Real-Reality): Geçmişi-
miz-Bugünümüz
& Geleceğimiz Non-Konvansiyonel Otantik İlmî Makâleler”,
s. 39, Çizgikitabevi Yay., Kon- ya, 2019. (12) Bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Vahiy
Fenomeni: Tanrısal & Kozmik Enformasyonel Yayın Tanrı’nın Konuşma- sı Bağlamında Vahyin Epistemolojik Analizi (Vahiy Realitesine Non-Konvansiyonel
Bir Yaklaşım) Öyle Ya da Böyle Tanrı’nın Konuşmadığı Hiçbir Ölümlü(Beşer)
Yoktur!”, ss. 327 - 335, Çizgikitabevi
Yay., Konya, 2016. Ayrıca geniş
bilgi için bkz. RAHMAN, F.; “Ana Konularıyla Kur’ân”, (çev. Alparslan
Açıkgenç), ss. 149, 150-163, Ankara
Okulu Yay., Ankara, (1999) & ARPAGUŞ,
Hatice K.; “Fazlur Rahman’a Göre
Allah Ve İnsan”, s. 183,
Çamlıca Yay., İstanbul,
(2010) & YILAN, Abdulkadir
M.; “Fazlur Rahman’ın Vahiy Anlayışı”, (Yüksek Lisans
Tezi), ss. 34-65, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilim- leri Anabilim Dalı,
Çorum, 2013. (Şubat,
2013 - Haziran, 2015) Lviv, Ukraine - Adana, Türkiye
Zeki COŞKUNSU |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022 |
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ! |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022 |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022 |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022 |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT |
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022 |
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM) |
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022 |
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I |
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022 |
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor! |
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022 |
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!? |
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022 |
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!” |
![]() |