![]()
Zeki Coşkunsu
Adem Olana Bir Sözcük Yeter
24/07/2020 “ÂDEM OLANA
BİR SÖZCÜK YETER(A VERBUM ADE SATİS)!” ÖYLE DEĞİL Mİ
TANRIM?(1) Tanrım;
aslında Sen biliyorsun: “Âdem olana bir
sözcük yeter(A Verbum Ade Satis)!”
Bu yüzden olmalı sanırım; “fedakâr Musa”ya
Tevrat’ta “işit/dinle!”(2), “paylaşımcı İsa”ya İncil’de “bak/
gör!”(3), “medenî Muhammed”e de Kur’ân’da “İqra[oku/mütalaa et, incele, araştır-tahkik et, ilet, tebliğ et, kamuoyuna
açıktan duyur, telaffuz et/dile getir, taşı/yüklen, biriktir ve birikimini
dağıt (dolayısıyla; ‘öğrenip-öğret!’)!]”(4) diye ilk seslenişin! Evet, Tanrı’nın Kur’ân’da insanlığa ilk
emir kipindeki seslenişi; “İqra!”dır!
Yani “oku/mütalaa et, incele,
araştır-tahkik et, ilet, tebliğ et, kamuoyuna açıktan duyur, telaffuz et/dile
getir, taşı/yüklen, biriktir ve birikimini dağıt(dolayısıyla; ‘öğrenip-öğret’)!”
olmuştur. Peki, bu ne demek? Önce, “kendi içinde başla!” demek…
“Kendini
fark et, kendini bil!” demek… “Önce kendini oku, (insan gerçeğini tanı) ve
sonra doğayı!” demek… “Sakin
ol, panik yapma!” demek... “Evrende
sana yetecek olan her şeyi senin içinde var ettim!” demek... “Makro
evreni, mikro evren olarak sana verdim!” demek... “En
büyük nimet olan kendi aklına dön!” demek... “Başkasının
aklına, kendi aklını ipotek etme!” demek... “Hiç
kimsenin hipnozu altında kalma!” demek... Yine Tanrı’nın Kur’ân’da ikinci seslenişi;
“kalem”le “yazma” eylemi... [“Kalem,
tüm eğitim-öğretim araçları ve metotları” demektir.] Niçin yazılacak? “Kayıt
altına alıp, unutmamak” için...
“Ben
evrene tüm ilmimi nasıl yazdıysam, sen de ortaya koyacağın tüm ürün ve
eserlerinde, benim sanat ve yöntemimi örnek al ve yaz!” demek... “Yaz
ki, seni kimse aldatmasın enayi yerine koymasın, her şeyi belgele!”
demek... Hâsılı, “ ‘İqra!’yı ve ‘kalemle yazma’yı terk edenler, huzuru ve mutluluğu
dışarıda ve yanlış yerde boşuna ararlar!” demek! Bizim orda bir söz var: “Kendi keserine sap olamayan, bir başkasının
baltasına nasıl sap olsun!?” Piyasa; 10 günlük 1 aylık seminerlerle
sertifika almış, sözüm ona insanlığı huzura(!) mutluluğa(!) erdirecek kişilerle
doldu-taşıyor! Yaşam süresi içinde; “İlim,
Felsefe, Din, Psikoloji, Sosyoloji, Matematik-Lojik(Mantık)” vb. disiplinlerinden nasibini al(a)mayan, ama her ne
hikmetse katıldığı 10 günlük seminerlerde tüm bunların uzmanı oluveren, üstelik
bunlara, “Reiki, Nlp, Freng Shui,
Kuantum Düşünce, Hipnoz” vs. de ekleyip ve bu konularda da uzmanlık(!)
alanlar.... Maşallah, maşallah...! “Bilgiyi
ticarî meta’a dönüştürenler...!” sizlere sesleniyorum: “Ben
yaşamayı bilmiyorum, bana biri yaşamayı öğretsin, akıl versin!” diyen aciz
insanların, hem hayatlarını, hem de ceplerini sömüren uyanıklar(!) tayfası!!! Ben bunlara “Kişisel Yapay Gazlayıcılar!” diyorum. Ana, Baba bir büyük nasihati
almamış, “ben merkezli” büyümüş vs…
Sosyal çöküntüye uğramış kişilere, kitaplardan ezberledikleri öğretileri(!)
sözde aydınlatmak, huzura erdirmek için ve bunu da para karşılığında, işte o
aldıkları 10 günlük sertifikaları yeterlilik belgesi göstererek, yaşamı yalamış
yutmuş(!) olarak gösteren maneviyat ve
umut tacirleri!!! Sözüm, bir de bunlardan medet umanlara: “Biyoloji”nin
bir alt ünitesi olan “Tıp” diye bir
disiplin var; sıkıntısı olan hekime gider, öyle değil mi ya? “Psikoloji” var, “Psikiyatri” var; sorunlara profesyonel çözüm bulmaya çalışınlar
var. Bir ilaç bile piyasaya çıkmadan kaç fazdan geçiyor; unutmayın! İşini kaybetmiş, yaşamdan ümidini kesmiş vb. kişilere, “Kişisel Gazlayıcı”; “pozitif düşün, hayat sana istediğini
verecek” dese ne değişecek? Bazı insanlar yaşamlarında cesur seçimler
yapmaktan korkarlar... Uzun lafın özü, “kimse
kimseyi kullanmasın, kimse de kendini kullandırmasın!!!” Bu bağlamda, “personal otorite”ye yani, unvan ve etikete de güvenmemeliyiz!
Doğadaki fenomenlerin bir kısmı, henüz ilmî izahlar bulmamış olabilir! Akılsal
fonksiyonların dikeyine evrimi, ilmin ve teknolojinin gelişmesi neticesinde
ileride izah bulabilecektir. Örneğin geçmiş tarihte Caltech Üniversitesi(Kaliforniya
Teknoloji Enstitüsü)’ndeki profesörlerin çoğu, “kıtaların hareket teorisi”ne inanmamışlardı! “Teknolojik, sismolojik ve tektonik veriler” neticesinde ancak,
kabul etmek zorun-da kalmışlar ve eski düşüncelerinden dolayı da utanmışlardı!
Utanmalarının nedeni, bu ihtimâli ihmâl etmeleriydi. Maalesef bu profesörlerin
öğrencileri de bu gerçeği kabullenmekte zorlanmışlardır. Çünkü onlar da,
profesörlerin hipnozu altındaydılar! [Uyarı:
Hiç kimsenin hipnozu altına girilmeme-lidir!]
Bu yüzden olmalı, İngiliz ünlü evrenbilimci ve fizik profesörü, ilim insanı
merhum Stephen Hawking (1942-2018), Royal
Society of London (1961) Üniversitesi’nin arması(5)na, -kuruluş
anısı olarak!- şöyle yazdırmıştı: “Nullius
in Verba(kimsenin sözlerine
inanmayın/herkesin sözüne inan-ma!)”(*)
[ki bu söz, “üniversitenin mottosu” yani,
bir “şiarı(belgisi)”dır]. Bir bakıma, “hiç kimsenin hipnozu altında kalmayın!” Yani sözün özü, “söylenenlerin doğruluğu araştırılmalı,
kaynağına inilmeli, uygulama limitleri ve geçerli kılan kriter ve kanıtlar elde
edilip, sonra benimsen-melidir!” (*)[Nullius in Verba:
Evet, bu Latince motto’nun
İngilizcesi; “on the words of no one!”
veya “on the words of no master!”
olup, “dont take anyone’s word for it!”
şeklinde de tercüme edilmesi mümkündür. Özlüce: Yani, “denemeden, sınamadan, üzerinde düşünmeden, hiçbir kimsenin, hangi yetkili
olursa olsun, dediğini doğrudan kabul etmeyin ve inanmayın!” anlamına
geliyor. Burada özellikle de ima edilen şey, “deney ve verilerle(data) desteklenmeyen açıklamaların kabul
edilmemesi!”(6)dir.
Aslında “Nullius in verba” ibaresi,
şair Horace (M.Ö. 63- M.Ö. 27)’ın (ki tam adı, Quintus Horatius Flaccus’tur)
Roma İmparatoru Augustus döneminde,
MÖ 65-8 yıllarında yazdığı “Birinci
Mektup”tan alınmıştır! (13-15. dizeler): “Ac ne forte roges quo me duce, quo lare tuter, NULLIUS addictus
iurare IN VERBA magistri, quo me cumque rapit tempestas, deferor hospes.”
(from the “First Epistle”)(7)
Türkçe çevirisi şöyle: “Bana ‘hangi
önderi, hangi üstadı, hangi fikir akımını izliyorsun?’ diye soracak olursanız, [derim
ki] Ben kendimi hiçbir ustanın sözüne, düsturuna, hazır reçetesine bağlı
olmadan, fırtınaya bırakmışım!”].(8) Stephen Hawking’in Royal
Society of London, 1961’de kurulduğu zaman seçilen şiarı(‘Nullius in verba!’)(9) ben de benimsiyor
ve tekrarlıyorum. Demem o ki; “Kimsenin
sözlerine inanmayın/hiç bir kimsenin hipnozu altında kalmayın!” Yani, “daima araştırın, kaynağına inin, doğruluğu,
uygulama limitleri ve geçerli kılan kriter ve kanıtları elde edin ve sonra
inanın!” Dolayısıyla da, insanoğlunun kendisine bahşedilen “Otantik Akıl” hazinesinin ve “Otantik İlim”in aydınlık yolunda
yürümeyi kendinize ilke edinin ve bu ilkeden de asla vazgeçmeyin, taviz de
vermeyin! Atatürk’ün özdeyişiyle “hayatta en hakiki mürşid/en yüksek rütbe,
ilim iledir!” Bunu da daima hatırlayalım. Dedim ya, “Âdem Olana Bir Sözcük Yeter(A
Verbum Ade Satis)!” Öyle değil mi Tanrım? (1) Bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Tanrım
Konuşmalıyız; Lütfen, Mümkünse Hemen!”, -Monolog- ss. 184- 186, ÇizgiKitabevi Yay., Konya, 2015. (2) Bkz. AHD-İ ATİK(TEVRAT); “Mezmurlar”, 4/1-8, s. 541, Kitabı
Mukaddes Şirketi, İstanbul,1976. (3) Bkz. İNCİL(MÜJDE); “Markos”, 1. Bölüm, İncil’in Çağdaş
Türkçe Çevirisi, s. 79, Yeni Yaşam Yay., İstanbul, 2000. (4) Bkz. KUR’ÂN-I KERİM; “Alaq Suresi”,
1. ayet. (5)
Bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/File:RoyalSocCOA20040420CopyrightKaihsuTai.jpg. [Erişim Tarihi: Ağustos, 2017]. (6) Geniş bilgi için
bkz. http://www.royalsoc.ac.uk/page.asp?id=6186 ve linklerine. [Erişim
Tarihi:
Ağustos, 2017]. (7)
Geniş bilgi için bkz. GROTON, Anne; “A Professor of Classics at St. Olaf College”,
http://sunsite. utk.edu/math_archives/ &
http/hypermail/historia/oct99/0163.html.
[Erişim Tarihi: Ağustos, 2017]. (8) Bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Gerçek-Gerçeğe
Giden Yol(The Road to Real-Reality):Geçmişimiz- Bugünümüz & Geleceğimiz
Non-Konvansiyonel Otantik İlmî Makâleler”, C. I, s.
284, Çizgikitabe- vi Yay., Konya, 2019. (9) Bkz. ÖZENLİ, Sertaç; “İlmî
Sohbetler”, s.14, Karakuşlar Yay., Adana, 1999. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022 |
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ! |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022 |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022 |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022 |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT |
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022 |
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM) |
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022 |
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I |
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022 |
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor! |
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022 |
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!? |
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022 |
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!” |
![]() |