![]()
Zeki Coşkunsu
Yaşam Sevincini Hiç Tatmamış Çocuklardandık!
14/02/2022 ‘YAŞAM SEVİNCİ’Nİ
HİÇ TATMAMIŞ -GEMİLERİ YANMIŞ- ÇOCUKLARDANDIK! ‘KENDİ ÇAĞIMIZI
HİÇ YAŞAYAMADIK!’ ‘KENDİ ÇAĞIMIZLA
SENKRONİZE OLAMADIK!’ İÇİNDE YAŞADIĞI
ÇAĞI ‘TÜM İDEOLOJİ
& ONTİK OTONOM İNANÇ/TARİHSEL-KÜLTÜREL-MEMETİK(KÜLTÜRGEN) ORİJİNLİ-SİYASALLAŞTIRILMIŞ DİN/DOGMA(İNAK)’LAR ADINA-UĞRUNA
ISKALAMAK-KAÇIRMAK O ‘ÇAĞLA
SENKRONİZE OLAMAMAK’; ‘YAŞAM SEVİNCİNİ
TATAMAMAK’ ÇOĞUMUZUN BİZZAT
YAŞAYIP DENEYİMLEDİĞİ BİR ACI GERÇEK...! SALT SULARIN
KIYISINDA ‘KIYTIRIKTAN, UCUZ
YOLLU SÖRF’ YAPMAYI BIRAKINIZ. ARTIK HİÇBİR
KİMSENİN GİREMEDİĞİ SULARA ‘ENGİN
DERİNLİKLER’E; BÜTÜN RİSKLERİNE
KARŞILIK ALACAĞINIZ YERİNDE TÜM TEDBİRLERLE DENGELEYEREK GİRİP DALABİLME
CESARETİNİ GÖSTERİNİZ. “Hâlbuki konuşmaya ne kadar muhtacım. Her şeyi içinde boğmaya mecbur
olmak, Diri diri mezara kapanmaktan başka
nedir?(1) (Sabahattiin
Ali) “Bazı eski İslamcılara bakıyorum, Kur’an üzerinden Dinsizlik mücadelesi veriyorlar. Hâlâ Kur’an’a, İslam’a Takıklar[-takıntılılar (z.c.)]! Kültür genç yaşlarda kök verir; Daha sonra köklenmez, üzerine
koyarsın. O yüzden ‘öz-gür düşünce’
üretemiyorlar. Kur’an, din üzerinden, O dar alanda bildiklerinden Kendilerini savunmaya çalışıyorlar, ‘Evrensel’e varamıyorlar!”(2) (Gülay
Bahadıroğlu) Şu ana dek yaşamına, 33 eser ve sayısız
makâle ve gazete köşe yazılarını sığdırmış, 37 yıllık kadim gönül dostum,
yazar, otantik düşünür Dücane Cündioğlu (1962-…);
“…Üzüldüğüm tek şey -belki hâlâ beni de başkalarına bir şeyler
anlatma konusunda motive eden şey-
‘kendi çağımı hiç yaşayamadım!’ ‘Kendi çağımla senkronize olamadım!’ ‘İdeolojik
düşünme’nin insana kaybettirdiği en değerli şeyi, ‘kendi çağında yaşa-ma
yeteneğini kaybetmesi’; ideallerlin peşinden koşunca gerçeklikle temasınız
azalıyor ve uzun zamanda bunun bedelini çok ağır ödüyorsunuz! ‘Yaşam sevinci’ni
hiç tatmamış -gemileri yanmış- çocuklardan-dık!”(3) der, doğru söyler, yerden göğe haklıdır da…! İçtenlikle katılıyorum Dücane Cündioğlu’na... Alınız, benden
de bir o kadar...! Onunla “transformasyon
(dönüşüm)” ve/veya “metamorfoz(başkalaşım)” sürecine girdiğimiz tarihin aynı yıllara(2010) denk
düştüğü de, ayrı bir tevafuktur. Bu bağlamda “trajikomik” olan gerçek şuydu: “Ömrümün en verimli, delişmen 30 yıllını bu yola vakfetmiş biri olarak
itiraf etmeliyim ki o yıllar içinde, inandığım kutsal kitabın(!) içinde geçen
ve binlerce kez okuduğum(!) bir sȗre; ‘Asr Sȗresi ve ilk ayeti(103/1) olan ‘asra dikkat çeken-‘asrı tanıklığa
çağıran; zamana-çağ(ın)a tanık olma(*), o hakikati dahi idrak edememek kadar daha
acı bir şey olamama-sıdır!” (*)[‘Asra
Dikkat Çeken-‘Asrı Tanıklığa Çağıran; Zamana-Çağ(ın)a
Tanık Olma: ‘Asr sȗresinin ilk
ayeti olan, “ve’l-‘asr”, yani “DÜŞÜN -su gibi- akıp giden zamanı(zamanın akıp gidişini)-çağı(nı)!” Kuşkusuz ‘asr terimi; “ölçülebilir,
birbirini izleyen devrelerden oluşan zaman”ı gösterir. “Dehr” ise “başı ve sonu olmayan, ‘sınırsız zaman’ı, yani mutlak zaman”ı
anlatır. Bu nedenle ‘asr, ‘zamanın akıp
gidişi’ni, ‘yeniden, bir daha
yakalanamayacak olan zaman’ -ki o, “irreverzıbl(tersinir olmayan)”dır (z.c.)- kavramını içerir.(4) Asıl olansa zaten “zamana-çağa ait olmak” değil, “zamana-çağa
sahip olmak”tır! Keramet ve maharet “zamanda-çağda”
da değil, “insanda”dır! ] İçinde yaşadığı çağı, “tüm ideoloji & ontik otonom
inanç/tarihsel-kültürel-memetik(kültürgen) orijinli-siyasallaştırılmış din/dogma(inak)”lar adına-uğruna
ıskalamak-kaçırmak, o “çağla senkronize
olamamak”; “yaşam sevincini
tatamamak”, çoğumuzun bizzat yaşayıp deneyimlediği bir acı gerçek...! Şükür
ki -geç de olsa- “çürük temelli gökdelenimi/köprümü kökten
yıkıp yerine, mütevazı, sade, ama muhkem bir kulübe-mi inşa edebilmek” bana
da nasip oldu. Oldu olmasına da bir daha asla geri getirilemeyecek o yılları(çağı) ve o yılların(çağın) tadını-hazzını kaçırdık. Şimdilerde ise o kaçanların yerini
doldurma, telafiyle meşgulüm. Açığım çok, ama kısa zamana -kalitesi yoğun- çok daha verimli işler sığdırma gayretindeyim. Yıllar sonra anladım ki; “herhangi bir ‘ideoloji’ ve/veya bir
‘ontik-otonom inanç/tarihsel-kültürel-memetik(kültürgen)
orijinli-siyasallaştırılmış din/dogma(inak)’ ya da bir başkasının ölçülerine göre değil
de, özbeöz(gerçek) kendi otantik düşünce ve kararlarına göre(ama mükemmelin de peşinden koşmaksızın) kendini ifade edebilirsen özbeöz kendin
olmuş olur, özbeöz kendi doğana da yabancılaşmamış olursun. Değilse aksi
yollar, birer ‘çıkmaz sokak(impasse/cul-de-sac)’…!”
“Bütün
‘ideolojiler’ ve ‘kalpsiz dünyanın kalbi’ olan ‘ontik otonom
inanç/tarihsel-kültürel-memetik (kültürgen) orijinli-siyasallaştırılmış din/dogma(inak)lar’ istisnasız, tartışma götürmez bir biçimde de ‘in-sanlığın afyonu(opium de l'humanité)’dur!” Kaldı ki bu türden ideoloji/inanç/din/dogmaların hepsi, “bir
ayağı fiziğe basmayan salt ‘metafizik akıl”a dayanır-yaslanır bu nedenle de
“yaratıcılık(créativité)” ve “öz-gür
& öz-gün düşünce” ol(a)maz! Neden mi? Üretilen düşünceler(!) önceden belirlenmiş
“dinsel ideolojinin kuralları”na
göre şekillenmiştir de ondan…! Dahası, “dinsel
anlamdaki yaratıcılık” İslam dünyasının(!) gelişmesini de engelleyen
tabulardan birisi…! Çünkü “dinsel anlamdaki yaratıcılık” ile “insan zihninin tasarladığı düşüncelerin
üretilmesi”, anlam ve ey-lem olarak birbirine karıştırılmaktadır.
Dolayısıyla “insan zihninin yaratıcılığı”
ile -inançlı insanlara göre- “dinsel temeldeki Tanrı’ya ait olarak
algılanan yaratıcılık gücü” aynı düzeyde ele alınamazlar!
Neredeyse
hiç ayrılmaz olan bu ikili bir anlamda “mazlumların
sığınağı-mağarası” ve/veya “kölelerin
kendilerini güvende-huzurda hissettigi dünyası”dır! Bu ikiliye de, “karanlığın kalleş bekçileri olan egemen
güçler”, her zaman gereksinim duymuşlar ve bu ikiliden çoğunlukla
beslenmişler! Bu ikili onlar için “en
ideal sömürü malzemeleri”nden ikisidir. Bu ikili olmasa karanlığın kalleş
bekçileri olan o egemen güçler, tüm dünya insanlığını nasıl yönetecekler…!? Sözün özü, “asıl olan hiçbir kimsenin giremediği sulara, engin derinliklere; bütün
risklerine karşılık alacağı yerinde tüm tedbirleriyle dengeleyerek girip,
dalabilme cesaretini göstermektir; oysa genelde in-sanlık, salt suların
kıyısında kıytırıktan, ucuz yollu sörf yapar!” Son tahlilde, işte ben de bu yüzden
demiştim: “‘Yaşam sevinci’ni hiç
tatmamış -gemileri yanmış- çocuklar-dandık! ‘Kendi çağımızı hiç
yaşayamadık!’ ‘Kendi çağımızla senkronize olamadık!’ İçinde yaşadığı çağı ‘tüm
ideoloji & ontik otonom inanç/tarihsel-kültürel-memetik(kültürgen) orijinli-siyasallaştırılmış din/ dogma(inak)’lar adına-uğruna
ıskalamak-kaçırmak o ‘çağla senkronize olamamak’; ‘yaşam sevincini tata-mamak’
çoğumuzun bizzat yaşayıp deneyimlediği bir acı gerçek...! Salt suların kıyısında
‘kıytırıktan, ucuz yollu sörf’ yapmayı bırakınız. Artık hiçbir kimsenin
giremediği sulara, ‘engin derinlikler’e; bütün risklerine karşılık alacağı
yerinde tüm tedbirleriyle dengeleyerek girip, dalabilme cesaretini gösteriniz”;
ve’s-Selâm...! (1) İlgili söz için
bkz. ALİ, Sabahattin;
https://www.tumblr.com/tagged/sebahattin?sort=top & https://yesgereksiz.tumblr.com/post/106729734402/.
(Erişim Tarihi: 31.12.2014). (2) Bkz. BAHADIROĞLU, Gülay; 05.02.2021 tarihli,
kendi “facebook” ana sayfasındaki
paylaşım yazısı,
https://www.facebook.com/gulay.bahadiroglu. (Erişim Tarihi: 05.02.2021). (3) Bkz. CÜNDİOĞLU, Dücane; 13.04.2021 tarihli,
sunucu Okan Bayülgen’in “TV100”deki proğramına davetli olan
konuşmacı Dücane Cündioğlu’nun
ilgili videosu, https://www.youtube.com/watch?v=Y2bkAozrw_M. (Erişim Tarihi:
13.04.2021). (4) Bkz. ESED, Muhammed; “The Message of The Qur’ân(Kur’an’ın
Mesajı: Meâl-Tefsîr)”, Dâr Al-Andalus, Gibraltar (ilk dokuz sȗrenin
tamamlanmamış ilk baskısı, 1964
& tamamlanmış baskı, 1980),
[çev., (sȗre: 7-28) Cahit Koytak & (sure: 1-6 & 29-114 & Önsöz,
Kaynaklar, Ekler) Ahmet Ertürk], c.3, s.1304, İşaret Yay., İstanbul, 1996. Zeki
Coşkunsu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022 |
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ! |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022 |
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022 |
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022 |
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT |
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022 |
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM) |
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022 |
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I |
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022 |
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor! |
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022 |
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!? |
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022 |
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!” |
![]() |