• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Mustafa Yıldırım
-
'Bilenle bilmeyen hiç eşit olur mu?'
16/08/2014


Kuran'daki Zûmer suresinin 9. ayetinde şöyle bir soru cümlesi geçer:

'Bilenle bilmeyen hiç eşit olur mu?'

Bakın Allah, inananla inanmayan demiyor, bilenle bilmeyen diyor.
Bizde nedense bilmeye değil, inanmaya öncelik veriliyor; inandın mı her şey bitti, tamamdır, sen tek inan, anlayışına önem veriliyor.
Halbuki Allah'ın kimsenin inanıp inanmayacağına dair önceliği de yok, kaygısı da yok. Şöyle bir hadis vardır:

“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.”

Durun, amacım dini vaaz vermek değil, sadece bu ayet üzerinden yola çıkıp toplum yapımızla ilgili siyasi ve sosyolojik yorumlarda bulunmaktır.


2007 yılıydı sanırım, manken Aysun Kayacı şöyle bir laf attı ortaya:

'Ne yani, dağdaki çobanla benim oyum bir mi olacak'

Aysun Kayacı bu cümlesinden dolayı epey eleştirilere uğradı. Eleştirilmekte de haklıydı, gerçekten yakışıksız bir cümle kurmuştu.

Ama, demokrasiyi sandıktan çıkan oy sanan sağ iktidarlar da Aysun Kayacı'yı kısmen haklı çıkarıyordu.

Demokrasi, sana oy verenler kadar, vermeyenlerin de hakkını korumak, görüşlerini almak ve fikirlerine değer vermektir.
Demokrasi, bana oy verdiler diye kafana estiği gibi davranmak, lehine kanun çıkarmak, seçmeni lehine tavırlar sergilemek, eleştirilere müsaade etmemek, oy vermeyenleri af edersiniz şeyine bile takmamak değildir.

Tayyip Erdoğan destekçilerinin, milletin adamları diye nitelediği Adnan Menderes, Turgut Özal, Tayyip Erdoğan'dır; bu liderlerin üçü de demokrasiyi sandıktan çıkan oy sanma yanılgısına kapılmış, muhaliflerini mağdur ettikleri gibi, muhaliflerinin nefretlerini de kazanmıştır.
Önemli olan bir kısmın sevgisiyle bir kısmında nefretini kazanmak değildir. Önemli olan, sevgi kazanımını eşitleyebilmektir.

Yani sağcı iktidarların demokrasi anlayışına bakarak, Aysun Kayacı'nın sözleri pekte garipsenmemesi lazım.


Türkiye maalesef, bilmeyi değil de inanmayı, okumayı değil de seyretmeyi, düşünmeyi değil de kabullenmeyi tercih eden bir ülkedir.
Çoğunluk olarak, okul eğitimini diploma sahibi olma ve işe girebilmek için bir yeterlilik olarak gören bir ülkeyiz.
Araştırmaya değil de ezbere yönelen bir ülkeyiz.
Akla değil, duyguya aşırı önem vermemiz, bilinçsiz bir ülke olmamızı taçlandırıyor.

Ülke çoğunluğu ne kitap okur, ne de gazete... Ne doğru dürüst bir tarih bilincine sahibiz, ne de bir gelecek bilincine...
Gündemi doğru dürüst takip edemeyen, gündemdeki olayları yeteri kadar kritik edemeyen bir ülkeyiz.

Geçen gün cumhurbaşkanlığı seçimi oldu, Tayyip Erdoğan %51.7 oranında oy aldı. Tayyip Erdoğan'ın 12 yıldır devam eden hükümetinin kayda değer hizmetleri ve başarıları oldu. Son dört yılda ise Erdoğan demokrasi treninden inmiş, demokrasiye yakışmayan bir çok anti demokratik duruma imzasını atmış, ülke ekonomisini geliştirirken bu ekonomik gelişmeleri genele yayamamış, kişi başı geliri 20 bin liraya çıkarttık diye sevinirken, 100-200 liralık devlet yardımlarına muhtaç milyonlarca vatandaşın olması üzerine bir çelişki olduğunu düşünmemiş, çiftçini şikayetlerini duymamış, 'Ananı da al git' dediği olmuş, 301 kişinin hayatını kaybettiği maden faciasına takdiri ilahi demiş, olaydan 15 gün evvel bu madenin bakımı yapılma önergesininin partisinin oylarıyla reddedildiğini unutmuş, İstiklal Marşını bilemedi diye yaşını başını almış saygın bir profesörü seçim meydanlarında yuhalatmış.

Bunların hiçbiri Erdoğan muhalifleri hariç kimsenin dikkatini çekmedi. Taraftarları onun bu düzeysiz üslubunu siyaset bilmek olarak algıladı, karizması ve güçlü hitabetinden hoşlandı, yol yapmasını şunu bunu yapmasını oy vermek için yeterli gördü; Erdoğan taraftarları 'Eğer Erdoğan giderse sonumuz Suriye gibi olur' diye düşündüler, pek bir tarihsel bilince sahip olmadıklarını gösterip sımsıkı bir şekilde desteklediler.

Sadece Tayyib'i destekleyenler değil, bu ülkenin büyük bir kesimi bilinçsiz; empati ve duyarlılık sıfır neredeyse.

Azınlıkta olan, oranları yüzde 15'leri bile bulmayan bilinçli kesimin devre dışı kalmaması için, yüzde onluk seçim barajını tamamen ortadan kaldırılması lazım. Sağ iktidarlar bırakın tek başına hükümet kurma endişesini, öteki, ufak tefek partiler de aldığı oy oranıyla meclise girebilsin.
Bilinçsizin bilinçliye olan tahakkümü sona ersin.


Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olunca gerçekleştireceği hayali yarı başkanlık sistemine geçmektir.
Başkanlık sisteminin ne olduğunun, bize uyup uymayacağı hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayan halk, Erdoğan'ı seçti, kara gürültüye gelecek olan başkanlığın yolunu açtı.


Ne mi olmalı?
Halk bilinçsiz diye demokrasiden ve eşit oy ilkesinden vazgeçilemez, vazgeçilmemeli...
Yapılacak olan, parlamenter sistemden bir adım şaşmamak, yüzde 10 seçim barajını tamamıyla ortadan kaldırmak, Yasama-Yürütme-Yargı erklerini birbirinden keskin bir şekilde ayırmak ve birbirlerini denetlemelerini sağlamaktır.

Değilse, burnumuz boktan çıkmaz. İktidara gelen muhalifini mağdur eder.



1170 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019
Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir.
Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019
Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi....
Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018
....
Basitlik Güzeldir - 01/02/2018
..
Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017
...
Reenkarnasyon, aşıklar için olsaydı keşke - 01/08/2017
...
Kadın her yaşta güzeldir ama… - 22/04/2017
‘Kadın her yaşta güzeldir’ klişesi vardır, ama ben bir erkek olarak buna katılmam.
İslam dünyasının gelişmesi için gereken üç benimseyiş - 24/01/2017
Bu benimseyişler yabancı bir yerden değil, İslam’ın ana kaynağı ve kutsal kitabı Kuran’dandır.
İsminin konup durulmasına şaşırmıştım - 14/10/2016
Moğolların tarihi lideri Cengiz Han’ın adı koyulmuş olan ne çoktur aramızda, değil mi?
 Devamı