• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Mustafa Yıldırım
-
'Köylüleri niçin öldürmeliyiz'
17/12/2014

 

'Köylüleri niçin öldürmeliyiz' adlı şiir şair Şükrü Erbaş tarafından yazılmıştır.

Şükrü Erbaş 1953 yılında Yozgat'ta doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Yozgat'ta tamamlamıştır. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsünde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Toprak Mahsülleri Ofisinde uzun yıllar memurluk ve yöneticilik yaptı.

*

'Köylüleri niçin öldürmeliyiz' adlı şiir şöyle:

Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünemezler...
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
Bir gün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
Gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında döverler.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir.
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denilince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
On bir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler!

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini
ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, Tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sümküre sümküre
Yollara tükürürler..
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarını ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde...

KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL
NASIL KURTARALIM?

-Şükrü Erbaş

*

Şükrü Erbaş sizce bu şiirinde köylüleri mi aşağılıyor? Hayır, hayır, ne aşağılaması?! Sadece gerçeğin resmini çiziyor. Büyük oranı gerçek ve hakikat olan bir resmi...

Köylüleri en iyi kim tanıyabilir? Siyasiler mi, aydınlar mı, öğretmenler mi? Hayır, hiçbiri değil. Köylüleri en iyi, köyde doğup büyümüş eğitimli kişiler ve köylülerle daima muhatap olan kişiler tanır.
Şükrü Erbaş'ın köyde doğup büyüdüğünü bilmesem de, onun Toprak Mahsülleri Ofisinde uzun yıllar çalışmış olması, köylüleri çok iyi tanıdığına dair bir delildir. Toprak Mahsulleri Ofisinin en büyük muhatabı köylülerdir.

*

Köyler maalesef cehâletin şahlandığı yerlerdir. Cehâlet güçlü bir şekilde yaşama özgürlüğünü köylerde bulur. Köyler bilgisizliğin, bilinçsizliğin ve duyarsızlığın merkezleridir. Köyler kıskançlığın, çekememezliğin, ikiyüzlülüğün ve dedikodunun ayyuka çıktığı yerlerdir. Köyler 'bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın'cılığın merkezleridir.

Rumi Mesnevi'sinde köyleri çok güzel tanımlar:

Köye gitme; köy, adamı ahmak bir hâle sokar.
Aklı nursuz, fersiz bir hâle getirir.

Peygamber”in sözünü dinle, ey seçilmiş temiz adam!
Köyü yurt tutmak aklın mezarıdır.

Köyde sabah akşam bir gün kalan kişinin,
Aklı bir ayda yerine gelemez.

Tam bir ay onun ahmaklığı gitmez.
Köy otlarından da bundan başka ne biçilebilir ki?

Köyde bir ay kalan kişi,
Nice zaman bilgisiz ve kör kalır.

Köy nedir? Ermemiş, taklide ve deli tutulmuş şeyh.
Bu duygular, bütün akıl şehri önünde değirmende gözü bağlı eşekler gibidir.”

(Mesnevi’nin 3. defteri, 517-523 beyitleri)

Köyde yaşayan köylülerde köyün bu uğursuzluğundan paylarını almıştır.

*

Son elli yılda şehirler de yozlaşmıştır. Peki bu yozlaşmanın sebebi gene köylüler desem, şaşırır mısınız? Son 50-60 yılda köyden kente göç oranı öylesine çok olmuştur ki, köylerin nüfusunu neredeyse çeyreğe indirmiştir.

*

Şükrü Erbaş şiirinin sonunda şöyle der:

'Köylüleri, söyleyin nasıl,
nasıl kurtaralım?'

diyerek bir soruyla bitirir.

Evet, Erbaş'ın bu sorusuna yanıt verirsek: Çare eğitimdir derim. Yalan dolansız, kuvvetli bir eğitim, ciddi bir eğitim, kitap okuma sevgisinin aşılanabildiği kayda değer bir eğitim; değilse ne köylüler adam olur, ne de suya salınan eşek geri gelir.

Mustafa Yıldırım @tabusal



38499 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

‘Eli olmayanın dili çok olur.’ - 09/04/2019
Dili çok olan insanlar, genelde, ahkam kestikleri şeyden de yoksundur. Ama yoksun oldukları şeye en çok kendisi sahipmiş gibi göstermeyi iyi bilirler. Bu bir çeşit psikolojik tepkidir.
Doğu Toplumlarının Kaderi - 15/03/2019
Doğu insanın ihtiyaç duymadığı en büyük şey düşünmektir; en çok ihtiyaç duyduğu şeyse inanmaktır. Düşünmeye ihtiyaç duymadığı için, düşün yetisi gelişmemiştir. Düşün yetisi gelişmediği için de kendi başına kararlar alamaz. Ya ağası, ya şeyhi....
Muhafazakar Sanat Olmaz! - 04/10/2018
....
Basitlik Güzeldir - 01/02/2018
..
Korktuğum başıma gelmedi - 25/08/2017
...
Reenkarnasyon, aşıklar için olsaydı keşke - 01/08/2017
...
Kadın her yaşta güzeldir ama… - 22/04/2017
‘Kadın her yaşta güzeldir’ klişesi vardır, ama ben bir erkek olarak buna katılmam.
İslam dünyasının gelişmesi için gereken üç benimseyiş - 24/01/2017
Bu benimseyişler yabancı bir yerden değil, İslam’ın ana kaynağı ve kutsal kitabı Kuran’dandır.
İsminin konup durulmasına şaşırmıştım - 14/10/2016
Moğolların tarihi lideri Cengiz Han’ın adı koyulmuş olan ne çoktur aramızda, değil mi?
 Devamı