Kanadı kırık düşlerin ülkesiyim ben her devrim sonrası.

Kaçımız biliriz, her düş ve eylemin rıhtımında kaç hayal kırıklığı yatar sessizce.

Can hayıflanır her seferinde bu bahtsız kor yüreğimin göçünden.

Ne göçler gördüm ayak izleri hala dün gibi.

Kırlangıçların, Beethoven'dan ' ay ışığı' senfonisini kıskandıran operası her yeni güne vurgun yapar mülteci yüreğime.

Dahası en tarifsiz duyguların labirentinde yol bulmaz gibiyim çıkmaz ölü sokakların, paramparça olmuş düşlerin tacını taşıyorum yalancıktan.

Meğer tam da buraların köşe başında durmuş, çehresi tanışların göz kırpışları var  her çağın isimleridir bugün gibi.

Acı ve kaygılarımız aynı kaptan su içer. Yine aynı duyarlılığın çaresizliği içinde kıvranır tek akıl.

Analitiğin yakıcı sıcaklığı isyanlar taşıyor 'miş'li geçmiş ve 'cek'lerin zaman aralığında.

Ah kabuk tutmaz keder çeşnisi,

Canhıraşlarım, adaletsizliğedir.  Her serzenişin kuğusudur tauna aşkına!

Bulanık dünyanın insanı değiliz o dost selamlarında biliyorum, her birimiz gibi.

'Ne yapsan ne etsen '

Desek de,

bazılarımız gideriz yabancısı olduğumuz bu gezegenden. Bazılarımız yasını tutarız gidenlerin.

Hani diyorum ya ben veya benden ötesi.

Başkası yok aslında, demlenen canların fısıltısında esen meltem gibiyim.

...

En kirli hoyrat sularda, doğan asi çiçeği gibiyiz.

Her çağın sanatından damıtılan edebiyatın efsuni kokusuyuz.

Varlığa ince dokunuşlar yapan feylesofun tane tane işleyişi.

Volkanik patlamaların dökülüşüyüm söze dökülemeden. Oysa bu eşsiz sancının henüz alfabesini bulamadım.

Kim bilir ne söze gelir ne saza gelir kıvranan aklın sözsüz çırpınışıyım.