• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Zeki Coşkunsu
Düşünce Dünyası Üzerine...
06/11/2020

BÜTÜNCÜL ORGANİK & EKOLOJİK

PARADİGMA(DÜNYA GÖRÜŞÜ-DEĞERLER DİZİSİ)

VE/VEYA

SİSTEMLER GÖRÜŞÜ

AÇISINDAN

DÜŞÜNCE DÜNYASI[-BENLİK OPERATÖRÜ(SÜRÜCÜSÜ)]

İLE

AKIL OPERATÖRÜ[-AKILLILIK(ÖZ-GÜR AKIL) RÖLASYONU] ÜZERİNE

KISA BİR HASBİHÂL

(II)

     Son tahlilde, “akıllılık ve maddi süreç David J. Bohm’a göre, “tek bir kökene sahiptir ve bu da, evrensel akı’nın bilinmeyen bütünlüğüdür.” Belirli bir anlamda bu, yaygın bir biçimde “zihin” ve “madde” olarak adlandırılan şeyin “evrensel akı’dan soyutlamalar” olduğunu ve “her ikisinin de tüm hareket içinde farklı ve görece özerk düzen olarak kabul edilmesi gerektiği” ima edilmekte-dir. Dolayısıyla, “zihin ile madde arasında genel bir bağlantı ya da genel bir uyum” getirme yeteneğine sahip “akıllı algılama”nın yanıt verdiği düşünülmektedir.(12)

     “Düşünce dünyası”nın merkezini oluşturan ve hayatı bütünüyle “mekanik” idare eden “Benlik Operatörü”ne karşın “Akıl Operatörü” ise, “Hakikat Alanı”na ait olup, “primer redüktör (kardinal-birincil indirgeyici)” olan “DOĞA(Vahy-i Gayr-i Metluv:DOĞA KUR’-AN’I)(13)ndan sonra gelen “sekonder redüktör(ikincil indirgeyici)ise, FONKTÖR(Eşleştiren-İşlevsel) AKIL” olup, Kur’ân terminolojinde bunun karşılığı ise “CİBRÎL(Rȗh’ul-Emîn, Rȗh’ul-Kuds)(**)dir.

         (**) [Cibrîl(Rȗh’ul-Emîn, Rȗh’ul-Kuds; ilmî tezimize göre primer(birincil-ilksel) indirgeyici olan ‘DOĞA’ ve sekonder(ikincil) indirgeyici olan ‘AKIL’): İlmî tezimize göre, “Faz-3’ten vahye muttali olan(ve her biri seçkin birertoplum mühendisi ve/veya inşa edicisikonumundaki) bütün peygamberlerde de yeretmiş bulunan “kuvve”, işte bu “rȗh”tur! Onun “sade bir melek” olarak tavsif edilmesi yanlıştır! Örneğin “Muhammed peygamberin onu görmesi veya sesini duyması, içinde bulunan bu ruh üzerine şiddetle yoğunlaşması” suretiyle, “sanki onu gerçekten görür ve duyar gibi olması”ndan ibarettir. Dolayısıyla da bu anlamda vahiy; “Muhammed peygamberin içinde olan o ruh’tan kaynaklandığı” için bu yönüyle “peygamberin sözleri”, “bu ruh’u onun içine Allah yerleştirdiği” cihetiyle de o, “Allah’ın sözleri”dir!(Geniş bilgi için bkz: (42/51), (26/192-195), (16/102), (2/97), (17/85), (81/15-24), (53/5), (53/6-15), (78/38) vb. ayetlere…)(14) Kuşkusuz, “indirgeme(redüksiyon)” prosesinde(işlem-sürecinde) -asıl olan da zaten-kalitatif(nitel) değer-ler”i, “kantitatif(nicel-sayısal) değerler”e dönüştürmektir. İşte bu yüzden Allah, “Cibrîl[Rȗh’ul-Emîn, Rȗh’ul-Kuds; -ilmî tezimize göre- ‘primer redüktör(primaire réducteur: birincil-ilksel indirgeyici)’ olan ‘DOĞA’ & ‘sekonder redüktör(secondaire réducteur: ikincil-tâlî indirgeyici)’ olan ‘FONKTÖR AKIL’]” vasıtasıyla indirgemenin gerçekleştirilmesine imkân tanımaktadır. Demem o ki Allah, “Meta-meta-meta…soyut bilgiler”inin yani, Kendi “Kelâmullah(15)ının, “somut değerler”e indirgenmesinin/dönüştürülmesinin ve dolayısıyla da, biz insanların kullanımına sunulmasının ortamını bahşetmiştir! Buradan bizlere çıkan ekstra ders de şudur: Bizler de bilgilerimizi halka, (olabildiğince halkın anlayabileceği seviyeye) indirgeyerek-dönüştürerek aktarmalıyız. Ancak takdir edileceği gibi, konuyu iyi anlamadan-özümsemeden indirgemeye kalkışmak yanlış olur! İyice anlayıp özümsedikten sonra, indirgeme işlemine geçilmelidir. Dahası, yine asıl olan, “herhangi bir formülü, ‘verbal(sözel)’e dökmek/dönüştürmek”tir. İşte, bu da bir cins “indirgeme(redüksi-yon)”dir.](16)

     Bu bağlamda, ilmî literatür “entelejans(akıllılık)” için, iki tür ayrımdan söz eder.

     İki Tür Entelejans(Akıllılık):

     1) Natüral Entelejans(Doğal Akıllılık),

     2) Artifisiyal Entelejans(Yapay Akıllılık).

     Natüral entelejans(doğal akıllılık)’ın ise, üç karakteristiği vardır.

     Natüral Entelejans(Doğal Akıllılık)’ın Üç Karakteristiği:

     1) Goal-Aim(Erek-Gaye ve Onu İzleme),

     2) Prediksiyon(Prédiction: Öngörü-Tahmin),

     3) Desizyon(Décision: Karar Verme).

     Ancak “tüm bu öğeler hem, yüksek seviyelerde hem de, birbirleriyle olan entegras-yonları(bütünleşiklikleri) yapılmak kaydıyla bir anlam oluştururlar; aksi takdirde değil!” İlkin birey, elbette tüm bunlardan da haberdar olmak zorundadır. Haberdar olmadığı alanlarda birey, doğal olarak eksik ve de yanlış bir yapı içinde seyredecektir. Zaten “insan olma”nın bir anlamı da, “bilme-diklerinden haberdar olma/farkında olma”dır. Sonra da bunların, “bilinç” düzeyine aktarımı gelir!(17)

     “Kategorik” açıdan ise, akıl üç’e ayrılır.

     Akıl Kategorileri:

     1- Allah’ın Transandant[-Müte‘âl: Absülü(Mutlak) Aşkın] Aklı,

     2- Doğa ve Kur’an’ın Aklı,

     3- İnsan(ın) Aklı.

     En üst rank’ta, “Allah’a ait olan mutlak akıl” yer alır! O’nun altında ise, “fon’da” Allah’a ait olan ve “O’nun kozmik enformasyonu”ndan yansıyan, (ki bu yansıyan,kozmik enformasyonun sadece küçük bir bölümüdür)indirgenmiş(redüktif)-tercüme edilmiş(konvertıbl)” ve “hologra-fik” olan “doğa ve Kur’an aklı”, en alt kategoride de, bu ikinci kategoriden(ki bu,sınırlandırılmış bir domendir) istifade ederek(tabii, ne derece istifade edebilirse) oluşmuş “insan aklı” yerini almıştır.

     Sözün özü; insan, “doğa ve Kur’an aklı”nı anlama uğraşısı vererek, “Allah’ın transandant[-müte‘âl: absülü(mutlak) aşkın] aklı”na yönelik, “progresif(ilerlemeci-gelişimsel)” olaraktan, “asimp-totik(sonuşmaz)” bir yaklaşım sergilemelidir. Her ne kadar bugün, doğanın tam-eksiksiz(full-comple-te) keşfi yapılamamış olsa da, insanoğlu bu uğurda ilerlemeli ve “aklın tavanı(18)nı zorlayarak, kendi-ni aşmalıdır.

     Gelgelelim; bu uğraş içinde yapılması zorunlu bir “sentez(synthèse: bireşim)” var. Bu sentez, he-nüz gerçekleştirilebilmiş değildir! İnsanoğlu, daha bu sentezin “ilk ayağı(-etabı)” olan birincisiyle meşgul! “İkinci ayağı(-etabı)” da gerçekleştirildiğinde, “her iki bileşen(composant: konpozan)” birbiriyle sentezlenecek(bireşimlenecek) ve “aslî hedef”e doğru ilerlenecektir. İşte, bu sentez yapılma-dan aslî hedefe ulaşılamaz! O hâlde nedir bu iki basamak?

     Birinci Basamak: “Enformatif Rasyonalizm(Bilgilendirici, Aydınlatıcı, Öğretici-Eğitici Akılcılık)”.

     İkinci Basamak: “Kreatif Rasyonalizm(Yaratıcı Akılcılık)”. Bir diğer ifadeyle,“Prodüktif (Üretken-Verimli) Rasyonalizm”.

     İşte, ilgili insanlığı(-meraklılarını) bu iki basamağın sentezi bekliyor.

     Evet, “rasyonalizm” yani “akılcılık”; ama, nasıl bir akılcılık? Hiç kuşkusuz, bizim literatürümüz-deki rasyonalizm, bünyesinde “kritik(eleştiri)”i barındıran, “kritik rasyonalizm(eleştirel-eleştirici akılcılık)”i gerektirir. Zira, “rasyonalizm’in ikinci basamağı” olan “kreatif rasyonalizm(yaratıcı akılcılık)” bizleri, “kritik realizm(eleştirel-eleştirici gerçekçilik)”e götürür. Dolayısıyla da, “kritisizm (eleştiricilik-eleştiri)”in olmadığı bir rasyonalizm(akılcılık) elbette “kreatif(yaratıcı)” olamaz! Eğer “kreatif rasyonalizm”e ulaşmak istiyorsak, “kritik realizm”e sadakat, ilmî bir sine qua non(olmazsa olmaz ilmî bir gereklilik-zorunluluk)dur!

     Soru: Peki, eğer “kritik realizm” atlanacak/es geçilecek olursa, ortaya nasıl bir tablo çıkar?

     Yanıt: Bu sorunun yanıtı, şu “iki argüman”da yatıyor:

     a) “…(Verili) bir realite”den mi yoksa,

     b) Verifikasyonel(kanıtlanmış/doğrulanmış, te’yit edilmiş-gerçeklenmiş) bir realite”den mi bahsediyoruz?

     “İlmî metodoloji(yöntembilim)” kaçınılmaz olarak, “…(verili) bir realite”yi değil, “verifikasyo-nel(doğruluğu kanıtlanmış, te’yit edilmiş-gerçeklenmiş) realite”yi ölçü alır. Çünkü rasyonalizm (akılcılık)bu dünya, benim kanıtladığım bir dünyadır!”ı gerektirir. Dolayısıyla, rasyonalizmde “âfâkîlik!” yoktur! Gelgelelim; çoğu eski filozofların bu bağlamdaki en büyük hataları/yanlışları ise, yukarıdakinin aksine, “benim realitem(bireysel-öznel realitem) budur!” diyerek, hiçbir “kanıtlanmış realite”ye de sarılmamaları olmuştur! Bu da onları, gerçek-nesnel doğrulardan uzaklaştırmış, ilmî üretim yapamaz hâle getirmiştir.

     Bundan yüzden, ilmî metodoloji’de “kanıtlanmamış bir realite”ye, “realite” gözüyle bakılmaz! Bir diğer ifadeyle, “kanıtlanmamış realite, realite değil”dir! Bu olsa olsa, “evrensel realite”den uzak, tamamıyla “kişisel/bireysel-sübjektif(öznel) bir realite”dir; o kadar! “Otantik ilim” ise, “kanıtlanmış realiteler”le meşguldür; “verili realiteler”le ve/veya “kişisel/bireysel-sübjektif (öznel) bir realiteler” e çakılıp kalmakla değil!(19)

     Şimdi de, “Akılsal Fonksiyon İşlemleri”ni, kısaca ve kendi inancımıza göre, özetleyelim:

     Temel İlke: Akıl’da Primordiyal Obskürite İlkesi[Akıl’ın, önceden Gerçek-Gerçek(Mutlak Hakîkât)’e vukȗf peyda edemeyişi!]”.

     Aksiyomatize Edilmiş Bireysel Bilgi Kümeleri: A bilgi Kümesi, B Bilgi Kümesi,......., (sonlu sayıda, bu sayı istenildiği kadar büyütülebilir).

     Bilgi Küme Yapısı: A Kümesi=(A’da “anladıklarımız”) U (A’da “anlamadıklarımız”).

     Küme Kerneli(=Ker Küme): O Prinsipal Bilgi Kümesi’inde, “anladıklarımız” altkümesi.

     Küme Konplementi: (Küme) - (Ker Küme)

     Data Analizi:

     Efektif(Etkili/Verimli) Akıl:

[DEVAM EDECEK]

Zeki COŞKUNSU

                     

 



557 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ!
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ?
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM)
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor!
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!?
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!”
 Devamı