• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Zeki Coşkunsu
Biz Hep Yaralı Kuşları Sevdik
23/07/2021

BİZ HEP YARALI KUŞLARI SEVDİK;

SEVDİKÇE İYİLEŞTİLER,

İYİLEŞTİKÇE UÇUP GİTTİLER!

BİR DE

SEVGİ AÇI(AFFAMÉ d’AMOUR)

İNSANLAR VAR!

 

Biz hep yaralı kuşları sevdik;

Sevdikçe iyileştiler,

İyileştikçe uçup gittiler!

Bir de,

‘Sevgi açı(affamé d'amour)’ insanlar var;

O ‘ruhu köleleştirilmiş köpek’ misâli,

‘Hayatları boyunca

Haksızlığa ve kötü davranışlara maruz kalmış,

İyi bir davranış ile karşılaştıklarında ise,

Nasıl davranacaklarını bilemeyip bocalayan’

acınasılar…!”

(Zeki Coşkunsu)

 

     Edebiyatta hem, “klasisizm”e hem de, “romantizm”e bir başkaldırı olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa’da ortaya çıkan “realizm(gerçekçilik)” akımının öncü ve temsilcilerinden ünlü Rus roman yazarı, Fyodor Mihaylo-viç DOSTOYEVSKI (1821-1881) Çar tarafından Sibirya’da hapse gönderilir. Hapishaneden çıkınca yaşadıkla-rını, “Ölüler Evinden Anılar” başlıklı bir kitapta toplar.

     Dostoyevski ilgili eserinde, hapishaneye girmeden önce insanları iyi tanıdığını zannettiğini, ama hapishanede şahit olduklarından sonra epeyce yanıldığını anlatır! Rus yazar hapishanedeki bir köpek üzerinden, insan ilişki-lerini anlamaya çalışır. Hapishanede bulunan mahkumların, buradaki bir köpeğin yanından geçerlerken sırasıyla, köpeği tekmelediklerini fark eder!

     Gördüklerine çok şaşırır. Köpek tekmeyi yerken mahkumlardan kaçmaz, aksine yanına bir mahkum yaklaştı-ğında otomatik olarak, eğilip “tekme pozisyonu” alır. Dostoyevski, bir gün usulca köpeğin yanına yaklaşarak başını okşar. Köpek alışık olmadığı bu davranış karşısında ona, bir süre şaşkın şaşkın bakar ve hızla yanından kaçıp acı acı havlamaya başlar! O günden sonra köpek, nerede Dostoyevski´yi görse kaçar ve ona bir daha yak-laşmaz!

     Dostoyevskiruhu köleleştirilmiş” olan bu köpeği “sevgi açı(affamé d'amour)” olarak tanımlar ve bunun insanlar için de geçerli olabileceğini söyler! “Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara maruz kal-mış insanların, köpek örneğinde olduğu gibi, iyi bir davranış ile karşılaştıklarında, nasıl davranacaklarını bilemeyip bocalayabilecekleri(1)ni dile getirir!

     Öteyandan Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” adlı eserinde geçen “Marmeledov”un meyhanede söylediği şuy-du: “Yoksulluk ayıp değil mösyö, ama sefalet!…”  Evet, “bir insan kendisini bu kadar mı kınar, bu kadar mı kendisi ile başı belada olur? Raskolnikov bir insan değil, sadece ‘kokuşmuş, insanlığını kaybetmiş bir toplumun vicdanı’…! Çevremiz hâlâ Marmeledov’larla, Raskolnikov’larla, tefeci kadınlarla dolu…!”(2)

     Yine DostoyevskiYeraltından Notlar”, “Ölüler Evinden Anılar”, “Kumarbaz”, “Budala”, “Cinler”, “Ezilen-ler”, “İnsancıklar”, “Beyaz Geceler”, “Karamazov Kardeşler”…

     Ölüler Evinden Anılar” gerçi roman değil ama en az “Yeraltından Notlar” kadar etkileyici... “Sibirya’da-ki bir hapishanenin içler acısı halini bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu. İnsanların ne kadar alça-labildiğini, yeri gelince nasıl insanlıktan çıkabildiğini içiniz ürpererek okuyordunuz. İnsanoğlu o kadar al-çak bir yaratık ki zamanla her şeye alışabiliyordu. Dinlerin, ideolojilerin, ülkülerin çizdiği mutlu tabloları bir bir yıkıyordu kitap. Karşınızda ‘MASKE TAKMADAN, KOSTÜM GİYMEDEN, POZ VERMEDEN’ sadece ‘İNSAN’ vardı, ‘ÇIRILÇIPLAK İNSAN’; ‘ECCE HOMO’ vardı…”(3)

     Dostoyevski hayatın en ağır, en katlanılmaz, en dayanılmaz acılarına şahit olduğu, hatta idamdan kıl payı kurtulduğu hâlde “suçtur umutsuzluğa kapılmak” diyerek her defasında umudunu koruyordu. Dostoyevski gibi karamsar ve bedbin bir ruhun umudu elden bırakmamasına, umuda inanmasına şaşırıyor insan…!(4)

     Dahası, Dostoyevski insanı, insan ruhunu bütün “mistik”lerden ve “psikolog”lardan daha iyi tanıyor ve yazı-yor! Modern tabirle, ruh sağlığı yerinde olan tek bir kahramanı yok, Dostoyevski’nin…! Hepsi uçlarda gezen birer deli veya dahi…! Ya hep, ya hiç mantığı ile yaklaşırsak, dünyanın en büyük romancısı Dostoyevs-ki’dir, diyebiliriz. Ondan etkilenmeyen yazar, düşünür, sanatçı, filozof, entelektüel de yok...!

     Gelgelelim; Dostoyevski okuduktan sonra bir daha mutlu olamadım, diyen Cemal Süreyya haksız mı? Ne kadar doğru bilmiyorum, insanların yalancı mutluluğunu yüzlerine vurduğu ve bunun sefil bir aldat-macadan ibaret olduğunu haykırdığı için Dostoyevski’yi kitlelerden uzak tutmak gerekir diye düşünüyo-rum ara sıra...! Dostoyevski hayatı toz pembe yaşayan kafalara bir tokmak gibi iniyor! ‘İŞKENCE PA-HASI’na ‘DÜŞÜNME’sini sağlıyor insanın...!

     İtiraf etmeliyim ki Dostoyevski’den sonra o kadar istememe ve çabalamama rağmen, eskisi gibi mutlu olamadım, artık...! Bu istek içimde ölmedi, ama onu gerçekleştirebilme ihtimaline olan inancımı yitirdim! ‘İNSANI, TANRI’YI, TOPLUMU TANIMANIN VE BUNDAN DOLAYI KALABALIKLARDAN KOP-MANIN ACI BEDELİ’ bu belki de…! Keşke diyorum, ezeli saflığımı yitirmeme sebep oldukları için Dos-toyevski’yi ve ondan sonra aynı damarı taşıyan romanları hiç okumamış olsaydım! Belki hayatı, insanı ve hiçbir şeyi tanımazdım ama mutlu(!) olurdum!(5)

     Demiştim; “Biz hep yaralı kuşları sevdik; sevdikçe iyileştiler, iyileştikçe uçup gittiler!” Bir de “sevgi açı (affamé d'amour) insanlar” var; o “ruhu köleleştirilmiş köpek” misâli, “hayatları boyunca haksızlığa ve kö-tü davranışlara maruz kalmış, iyi bir davranış ile karşılaştıklarında ise, nasıl davranacaklarını bilemeyip bocalayan” acınasılar; ve’s-Selâm…!

 

     (1) Bkz. DOSTOYEVSKI, Fyodor Mihayloviç; Ölüler Evinden Anılar”, çev. Nihal Yalaza Taluy, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul, 2019 & FARJAD, Farid; 29.01.2021 tarihli, kendi “facebook” ana sayfasındaki paylaşım yazısı, https://www.facebook.com/faridfarjadhayran/posts/4088144207865184. (Erişim Tarihi: 29.01.2021).

     (2) Bkz. DOĞAN, Şahin; 05.02.2021 tarihli, “facebook”taki “Dücane Cündioğlu Okuyucuları” adlı sitedeki paylaşım ya-zısı, https://www.facebook.com/groups/194730758582/?multi_permalinks. (Erişim Tarihi: 05.02. 2021).   

     (3) Bkz. DOĞAN, Şahin; 05.02.2021 tarihli, adı geçen link. (Erişim Tarihi: 05.02. 2021).   

     (4) Bkz. DOĞAN, Şahin; 05.02.2021 tarihli, adı geçen link. (Erişim Tarihi: 05.02. 2021).   

     (5) Bkz. DOĞAN, Şahin; 05.02.2021 tarihli, adı geçen link. (Erişim Tarihi: 05.02. 2021).   

 

    Zeki Coşkunsu



404 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Konfesyonlarım & Yüzleşmelerim! İtirafımdır. - 20/09/2022
KONFESYONLARIM & YÜZLEŞMELERİM! İTİRAFIMDIR; SALT HEP İKİ MEVSİM BİLİP-YAŞADIM! BEN SİZİN DOĞRU SANDIĞINIZ ÇİZGİDEN SAPTIM! AMA SİZSE TÜM YAŞAMINIZI BÜYÜK BİR YALAN(-YANILSAMAY)A VAKFETTİNİZ!
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ? - 20/08/2022
METAFİZİĞİN NESNESİ TANRI İLE METAFİZİĞİN KENDİSİ OLAN FELSEFE ÖLDÜ MÜ?
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası - 29/07/2022
Duygu Okyanusu İçindeki Akıl Adası
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA* - 07/07/2022
YAŞAMSAL ÜÇ BÜYÜK KIRILMA YAŞAMSAL DENEYİM-ETKİNLİKLERİMDEN ÜÇ ÖRNEK KESİT
Felsefe Din Çatışması -II- - 09/05/2022
USDIŞILIĞIN TARİHİ: ‘İRRASYONALİTE(MANTIKSIZLIK-SAÇMALIK)’ İLE ‘RASYONALİTE(MANTIK-AKLA UYGUNLUK)’ ARASINDAKİ ÇATIŞMA(:ETKİLEŞİM & EVRİM)
Felsefe Din Çatışması -I- - 06/05/2022
‘METODİK KUŞKUCULUK(SCEPTICISME MÉTHODIQUE)’TAN HAREKETLE ‘KURAMSAL DÜŞÜNME(PENSÉE THÉORIQUE)’ ÖRNEĞİ VE ETKİNLİĞİNİN ‘İKİLİ(BINAIRE) DANS’I
Kanasın Kanamasına da... - 16/04/2022
‘Kanım çekiliyor’! Bu öyle bir ‘çekiliş’ ki Ne bir denizin, Ne de bir okyanustaki herhangi bir ‘med-cezir’, Yani ‘gel-git’lerinkine benziyor!
Pireye Kızıp Yorganı Yakalım mı? - 20/03/2022
MESELE ‘PİRE’ Mİ ‘YORGAN’ MI? YOKSA ASIL MESELE ‘YORGANIN SAHİBİ’; O YORGAN SAHİBİNİN ‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ] PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’ OLMASIN!?
Ben bir Savaş Karşıtıyım - 26/02/2022
“Savaşma; Öz-gür kal - Öz-gürce yaşa, Otantikçe sev(iş) ve üleş-paylaş!”
 Devamı